BALIKESİR - Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme, Sertifikalama ve Araştırma Derneği (GİMDES) Başkanı Hüseyin Kani Büyüközer, dünyada 2 trilyon dolarlık bir helâl gıda pazarının bulunduğu belirterek, "2 milyar müslümanın bu pazar içindeki payı maalesef yüzde 14. Dünyadaki 57 İslam ülkesinin hiçbirinin mevzuatında helâl haram ile alakalı bir düzenleme yok. Örneğin bir vejeteryan, uçağa bindiğinde özel menü getiriliyor ancak müslümanın böyle bir hakkı yok." dedi.
Güney Marmara Kalkınma Ajans (GMKA) tarafından düzenlenen "İhracat için Helâl Sertifikalama Sempozyumu", Bandırma Ticaret Odası toplantı salonunda yapıldı. Sempozyuma konuşmacı olarak Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme, Sertifikalama ve Araştırma Derneği (GİMDES) Başkanı Hüseyin Kani Büyüközer, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkan Vekili Mustafa Çıkrıkçıoğlu, YÖRSAN Genel Müdür Yardımcısı Ayhan Ödekbaş, Hamidiye Suları A.Ş. Kalite Sistemleri Sorumlusu Kader Bektaş ve Er Piliç Genel Müdür Yardımcısı Süleyman Öztürk katıldı.
GMKA Genel Sekreteri Mustafa Gündoğan, bölgenin ihracat potansiyelinin gerçekleşenin çok üzerinde olduğuna inandıklarını ve rakamları yukarıya çekmek istediklerini söyledi. Sempozyumun moderatörlüğünü ve açılışını yapan GİMDES Başkanı Büyüközer ise konuşmasına, "Geçmişten gelen bakir, görmezden gelinmiş ve hattâ garip kalan bir konuyu gündeme taşıdıkları için Güney Marmara Kalkınma Ajansı'na teşekkür ediyorum." sözleriyle başladı. Helâl sertifikalamanın iki ayağı olduğunu ifade eden Büyüközer, "Birincisi, bu konuda hassasiyetleri ve inançları olan insanları ilgilendiren bir konu. Dolayısıyla inanç sahiplerine uygun ürünleri kapsayan bir konu. İkincisi ise dünya ekonomisi içinde bunun ticari boyutuyla ilgili kısmı. Dolayısıyla bu iki konunun da sağlıklı bir şekilde çalışır hale getirilmesi gerekiyor." dedi.
Bir müslümanın doğumundan ölümüne kadar hayatının her safhasında helâl yaşam sistemi içerisinde yaşamak zorunda olduğuna dikkat çeken Büyüközer, "Eğer bunu yapamıyorsa kusurlu bir mümin olarak hayatını devam ettiriyor demektir. İnanç sahiplerinin bu hakkını, onların inançlarına uygun standartlarda vermek üreticilerin görevidir. Firmalar, ürünlerini bu insanlara satacaksa inançlarına en uygun şartlardaki ürünü üretmek zorundadır. Dünyadaki ürünler ne yazık ki bu şartları haiz değil. Son 100 yıllık geçmişe baktığımız zaman satılan mallar, bizim inaçlarımıza göre gelişmemiş. Sadece kendi inançları ve menfaatlerine uygun bir sistemi dünyaya ihraç ediyorlar. Museviler, uzun yıllardır 'koşer' adıyla bir sistem kurmuşlar. Bütün dünyada bu sistemi uyguluyorlar. Kültürel bir inanç olarak bütün dünyada vejeteryanlar var. Önemli bir kitleye sahipler. Örneğin bir vejeteryan uçağa bindiğinde, 'Ben vejeteryanım.' dediğinde ona özel menü getiriliyor. Maalesef bir müslümanın böyle bir hakkı yok." dedi.
'57 İSLAM ÜLKESİNDE YASAL DÜZENLEME YOK'
Müslümanların dünyada büyük bir kitleye sahip olduğu halde global sistemin içinde inancına uygun sistemi tam rayına oturtamadığının altını çizen Hüseyin Kani Büyüközer, "Dünyada 2 milyar müslüman var. Bu kitle şu anda kendi ülkesinin uçağında dahi bu hakkını gerçekleştirme imkanı bulamamış ancak bugün dünyada bu gariplik yavaş yavaş aksiyona dönüşmüş durumda. 2 trilyon dolarlık bir helâl gıda pazarı var dünyada. Bunun içinde kozmetik, sağlık, finans gibi sektörler bulunuyor. Bu pazarın maalesef yüzde 14'ü müslümanlar tarafından gerçekleştiriliyor. Bunun sebebi, büyük oranda bilgisizlik ve bilinçsizliktir. Hem üretici hem de tüketici tarafında büyük sıkıntılar var. Dünyadaki 57 İslam ülkesinin hiçbirinin mevzuatında helâl haram ile alakalı bir yasal düzenleme yok. Böyle bir sistem içerisinde müslamanlar, bu haklarını toparlamaya çalışıyorlar ancak son dönemde parlayan bir yıldız durumunda. Bütün dünya bu konuda önemli çalışmalar yapıyor. Bize Avrupa'dan önemli talepler geliyor. Avrupa'da yaşayan müslümanlar için 70 milyar dolarlık bir potansiyel var." diye konuştu.
'ÜÇ YILDA 210 FİRMA SERTİFİKA ALDI'
Özellikle Avrupa ülkeleri ve ABD'de birçok firmanın helâl sertfikası almak için uğraştığını anlatan GİMDES Başkanı, piyasada sertifikalama kurumu anarşisi yaşandığını vurguladı. Bu konuda ciddi olarak çalışan kurumların yanında köşebaşı, gecekondu tarzında kurumlar da bulunduğundan şikayet etti. GİMDES olarak sertifika vermeye üç sene önce başladıklarını hatırlatan GİMDES Başkanı Hüseyin Kani Büyüközer, şöyle devam etti: "Dünyada Malezya ve Endonezya bu işe öncülük ediyor. Bu ülkelerle uzun süren görüşmelerin ardından bir akreditasyon kurumu oluşturduk. Başlandıkça ciddi sıkıntılar çektik. Bizim verdiğimiz helâl gıda belgesiyle 2011 yılının hesaplarına göre 2 milyar dolarlık helâl gıda ihracatı gerçekleştirildi. Üç senede toplam 210 firmaya sertifika verdik. Eskiden ayda üç beş firmaya sertifika veriyorduk, şimdi ayda 30 firma müracaat ediyor. Demek ki farkındalık oluşmuş artık. Genetiği değiştirilmiş ürünlere kesinlikle sertifika vermiyoruz. Tartışmaya dahi almıyoruz bu konuyu. Biz keferat kurumu olarak çalışıyoruz, yani firmalara bir nevi kefillik yapıyoruz. İnsanlar bize güvenerek tüketiyor. Allah'a ve insanlara karşı ciddi bir sorumluluğumuz var."
TİM Başkan Vekili Çıkrıkçıoğlu da bu işin her zaman yanında olduklarını söyledi. Türkiye ihracatının taşıyıcı sektörlerinden birisi olan gıda sektörünün bugün 14,5 milyar dolar ihracatı olduğunu belirten Çıkrıkçıoğlu, "Günümüzde müslümanlar, helâl ürün talep ediyor. Özellikle müslüman ülkelerde yaşayan insanlar, helâl ürün almaya ve kullanmaya başladı. Bizim ülkemizde konu başka yerlere çekiliyor. Müslüman ülkeler başta olmak üzere müslüman nüfusun yoğun olduğu Avrupa ülkelerinde de helâl ürüne rağbet artmaktadır. Bu konu, Türkiye'nin geleceğidir." dedi.
Sempozyumda Er Piliç, Hamidiye Kaynak Suları ve YÖRSAN'dan yetkililer, helâl sertifikası ile ilgili deneyimlerini ve firmalarının bu sertifikayı alma süreçlerini aktardı.