Terör dünyanın başına bela olmaya devam ediyor. Bundan böyle olmaya da devam edecektir. Çünkü, gün geçmiyor ki dünyanın her hangi bir yerinde bir terör olayı olmasın. İnsanları öldürmeyi kafasına koyan her türden ve her görüşten terörist, artık hedef gözetmeden saldırıyor. Masum, günahsız, silahsız ve sivil insanlara karşı en ağır ve en tehlikeli silahlarla saldıran teröristlerin bu yaptıklarına devletler, güvenlik görevlileri , askerler ve insanlar çoğu kez çaresizlik içinde bakmakla yetiniyorlar. Ulaşım araçlarının ve ulaştırmada kullanılan tesislerin teröristler için çok önemli hedefler olduğunu artık biliyoruz. İnsanların kalabalık olduğu yerlere saldırmayı planlayanlar, daha çok kişinin ölmesini hedefliyorlar. Bundan yıllarca önce özgürlük adına hareket ettiğini söyleyenler uçakları kaçırır, yolcuları rehin alır seslerini duyurulardı. O zaman ki olaylarda insanlara çok zarar vermemek için gayret sarfedilirdi. El Fetih gerillalarının kaçırdıkları Panam uçağınının yolcularını boşaltıktan sonra yakmaları buna bir örnek gösterilebilir. Aradan yıllar geçti ve artık uçakları Havana'ya kaçıran ve kendilere özgürlük savaşçısı diyenler yok. Şimdi terör renk, şekil ve boyut değiştirdi. 11 Eylül terör açısında da bir milat olmuştur. Ancak filmlerde görebileceğimz sahneleri gerçek olarak yaşadık.
Gökdelenlere çarpan uçakları televizyonda gördüğümüzde gerçeği tam kavramayamıştık. Sanki bir film sahnesiydi gördüklerimiz. Ama öyle olmadı gördüklerimiz film değildi. Gerçekti ve insanlar ölmüştü.
Terörün yeni yüzü El- Kaide ve Taliban ile hortladı. El Kaide İslam adına hareket ettiğini söylüyor, kendi gibi düşünmeyen ve hareket etmeyenleri kafir olarak görüyor. Yaptığını cihad olarak nitleyen bu yaratıkların insanlığın başına bela olduklarını söylemek isterim. Taliban ise daha farklı. Bakın geçen hafta yaşanan bir olayı size anlatmak isterim. Benim de görev yaptığım Saga Havayolları, bir Türk şirketi olarak Afgan Devleti'nin bayrak taşıyıcı şirketi olan Afgan Ariana Airlines adına bir kaç yıldan beri seferler yapmaktaydı. Şirketin uçakları wet lease (ekipleriyle birlikte) olarak Ariana'ya kiralanıyor ve başkent Kabil base olarak başka ülkelere seferler yapılıyordu. Yine böyle bir seferin ardından Frankfurt'tan Kabil’e dönen 6'si Türk, 1'i İspanyol olan mürettebat boş zamanlarını değerlendirmek için ikamet ettikleri Inter Continental Oteli’nin bahçesinde yemek yediler. Yemekten sonra, Dispeçer Kayhan Ayıklar,Kabin Amiri Emine Bağıt, Kabin Memuru Ayşe Dağcı, Teknisyenler Turgay Çetin, Dursun Paltun ve Hüseyin Sayın tam odalarına girmek üzereyken büyük bir patlama ve gürültü duymuşlar. Pencereden baktıklarında silahlı Taliban militanlarının bahçeyi kana buladıklarını görüp hemen odalarına kaçmışlar. İspanyol uyruklu first officer (yardımcı pilot) Antoni Juan Planas ise bahçede kaldığından saldırının ilk hedeflerinden biri olmuş. Şirket genel müdürümüz Kabil’de otele saldırı düzenlendiğini ve fazla bilgi alamadığını söylüyordu.. Ardından telefonum çaldığında hattın diğer ucunda Afganistan’daki Büyükelçimiz Basat Öztürk vardı. Olayların devam ettiğini Taliban’ın üç canlı bomba ve 50’ye yakın silahlı militanla valiler toplantısı yapılan oteli bastığını ve ölenler olduğunu söylüyordu. Ben, arkadaşlarımızın cep telefonlarını arayarak durumlarını öğrenmek istediğimde bunu zorlukla başardım. Çünkü bu ülke ile haberleşmek gerçekten çok zordu ve o anda odalarında yatak altlarına saklanan arkadaşlarımızın yüksek sesle bile konuşamadıklarını anlıyordum. 7 saat süren baskın Afan askeri birlikleri ve NATO helikopterleri ile püskütüldüğünde geride onlarca ölü ve yaralı vardı. Ve ne yazık ki, taa Palma de Mayorca adasından kalkıp , 6 ay önce aramıza katılan ve Kabil base’de görev alan Antonio Kaptan artık yoktu. Türk mürettebat sabaha karşı Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nde göre yapan Türk askerinin Kobra araçları ile olay yerinden alınıp elçiliğe getirildiğinde hala olayın şokunu yaşıyorlardı. Arkadaşlarıızın kurtulmasına, ne kadar çok seviniyorsak, Antonio arkadaşımızın böylesine ölümüne de o kadar fazla üzülüyoruz. Arkadaşlarımıza da büyük geçmiş olsun diyoruz. Allah onları ailelerine bağışladı.
Terör, çirkin ve kalleş yüzünü bir kez daha göstermiş ve masun inları katletmiştir. Bunun İslamla ve insanlıkla hiç bir alakası yoktur. Antonio arkadaşımıza Tanrı’dan mağfiret diliyoruz. Toprağı bol olsun. Ailesinin acısını paylaşıyoruz. Olaydan yara almadan sağ salim kurutlan arkadaşlarımıza ise büyük geçmiş olsun diyorum. Türk mürettebatı sağ salim kurtarılmasında ve geri dönmelerinde Kabil Büyükelçimiz Basat Bey’in, elçiliğin ve askeri misyonun tüm görevlilerinin, Afgan Havayolları Genel Müdürü Moin Khan Wardak ve arkaşlarının, Saga Havayolları’nın mensuplarının gayretlerini kaydetmekte yarar var. Sağolsunlar, varolsunlar . Dileriz, böyle bir olay hiç bir yerde ve hiç bir zaman yaşanmasın...