Bu başlığı okuyanların büyük bir şaşkınlık yaşadığını biliyorum. Sefa Bey’in kafasına saksı mı düştü ki ilk defa bir kişi veya kuruma yönelik başarılı olduğunu söylüyor diye düşünerek okumaya başladığınızda, Hamdi Topçu’nun bir taraf olarak başarılı olduğunu ve bugünkü THY’ye adeta köpeksiz köyde değneksiz gezilecek bir ortam sağlamak adına bölüp, parçalayıp nasıl yönettiğine değineceğim. Tabii ki anlatacağım bu başarıya giden yolda kişisel menfaatleri veya korkuları uğruna kendi ayağına kursun sıkan çalışanları da unutmamaya özen göstereceğim.
THY ÇÖPSÜZ ÜZÜM HALINE NASıL GELDI.
THY’de mesleki örgütler yani çalışanların kendi aralarında kurduğu dernekler ve tabii ki tüm çalışanların ortak menfaatlerini korumak adına kurulmuş sendika vardı. Vardı diyorum çünkü mevcut durumda işlevsiz hale getirildiklerini sizlerde gözlemliyorsunuzdur.
Gelelim eski sendika yönetimine
Senelerin yıpranmışlığını üstünde taşıyan Hava-İş sendikasının o zamanki yönetimi en büyük yanlışı 305 dediğimiz eylemde yaptı. Tam sendika ile uğraşılır ve sendika grev kılıcını çekmeye hazır halde iken bir anda grev yasağı çıkartılmasını sizler gibi bende büyük bir şaşkınlıkla izledim. THY işvereni henüz grev aşamasına gelen sendika ile baş edemeyeceğini anlamış olsa gerek ki bir anda grev yasaklandı. Bu anti demokratik yaptırım karşısında Hava-İş anında tepki vererek 305 eylemini yaptı. İşte bu eylem sonun başlangıcı idi. Çünkü ne yasalarımız nede çalışanlar bu eyleme hazır hale henüz gelmemişti.THY işvereni bu cılız eyleme anında tepki koyarak eyleme katılan veya katıldığını düşündüğü bir dolu çalışanı işinden etti. Bu işten atılmalar çalışanları korkuttu ve çalışanlar arasında parçalanmalar başladı.
O zamanki sendika başkanı Atilay Ayçin e her zaman ve her ortamda tepki koyan biri olduğum halde yapılanların Ayçin’den ziyade çalışanların sendikal haklarına yapılan bir darbe olduğunu görmüş ve bir anda Hava-İş yönetimine yazılarımla destek olmak zorunda kalmıştım.
Çünkü sendikacılığın bitiş ayak sesleri kendini fazlasıyla belli etmişti. 30 sene sendikaya aidat veren ve her zaman mevcut yönetimine muhalefet yapan biri olarak bana yakışanı buydu. ( Sitedeki Arama butonuna bastığınızda,grev zamanında yazılmış sendikaya destek içeren yazılara erişebilirsiniz)
Grev ’in başladığı gece bende oradaydım ama Hamdi Beyin odasında değil tabi. İşçilerin yanında sabahı ettim. Hatta bir ara Hat Bakım ünitesi o zamanlar THY A.O ya bağlı olduğundan eski mekanıma gidip grev nasıl gidiyor bir bakmak istedim. Hat Bakım da kimse greve çıkmadığından şaşkına uğradım. Hangarın içine girerek, greve katılım olmasın diye görevlendirilmiş yönetiminin birlikte olduğu odaya girdim. Can Şaşmaz ve ekibi oradaydı. Hepsinin yüzü gülüyor ve hat bakımın greve çık(a)mamasının keyfini sürüyorlardı. Bana hoş geldin dediler ve bende anında “Beyler burada gülümsenecek bir durum yok ki. Neden gülümsüyorsunuz.” “Unutmayın ki bir zamanlar sizlerde sendikalı idiniz. Diyerek sitemde bulundum. Sonra çekip çıktım ve evime gittim. Grev başarısız başlamıştı ve zaten bildiğiniz üzere öylede devam etti.
PEKI, BU DURUMA NASıL GELINDI
Sendikalar ve dernekler gücünü çalışanlarından alır. Hiçbir işveren karşısında örgütlü bir işçi gücü istemez. Bu işveren açısından normal görülmelidir. Çünkü işçi ve işverenlerin menfaatleri bir gün mutlaka çakışacaktır. Bu nedenle önce bu kurumların yönetimlerine el atmak gerekir. İşçi aleyhine yapılması gereken böl-parçala-yönet taktiğinin THY Yönetimi tarafından çok iyi uygulandığını maalesef kabul etmek durumundayım. Her nedense bizim toplumumuz bu tür gelişmeler kendine zarar verecek hale gelene kadar duyarsız kalıyor.
NEYSE KONUMUZDAN KOPMAYAYıM.
THY yönetimi önce sendikanın olası bir grevine karşı kendini hazırlamıştı. Bir şekilde Teknik A.Ş ile THY’nin toplu iş sözleşme başlama ve bitme tarihlerini zamanında ayırdı. Kısaca olası bir grevde THY ve Teknik A.Ş bir araya gelemeyecekti.
Mevcut sendikanın bilhassa teknikte güçlü olduğunu gören işveren, bu birlikteliği ise HABOM adı altında farklı bir şirket kurup işe yeni başlayan teknisyenleri oraya alarak hem ucuz iş gücü yaratmak hem de tekniği bölme olarak kullandı. MNG Tekniği THY tarafından alınması bu işin tuzu biberi oldu. Teknik A.Ş resmen üç ayrı birim de ve üç ayrı ücret ve sosyal hak farklılığında çalışmaya başladı. İşveren için harika bir ortam sağlandı.
DURUN DAHA BITMEDI.
THY işvereni HABOM’da ayrı bir iş koluna mensup Çelik İş i devreye sokarak en büyük hamlelerinden birini yaptı. Nasıl olsa sendikalarının ücretini çalışanlar ödüyor. Çalışanlar ücretini ödesin ama sendika yönetimi benim dediğimden çıkmasın mantığı çerçevesinde otobüslere çalışanlar doldurulup sendika üyeliğine imza attırıldılar. Oldu mu sana İki ayrı sendika. Yemede yanında yat misali.
İşte bu gelişimleri sessiz ve sakin izleyen ve uyarılara rağmen çalışanlarla durum değerlendirmesi yapmayıp pasif kalan dernekleri anlayabilmiş değilim. Görünen köy kılavuz istemezken ve Hamdi Topçu’nun gizlice değil, göstere göstere yaptığı atılımları görmemek olanaksızdı. Ayrıca, bir de üstüne üstlük her gelişmeyi net olarak bu platformlarda defalarca yazmış ve de uyarmış olmama rağmen. İlginç Değil mi?
Ancak, yiğidi öldür, hakkını yeme, Bükemediğin bileği öpeceksin demişler. THY yönetimi bu işte galip geldiyse ve en yaman karşıtları dahil kimsenin deviremediği Hava İş’te Atilay Ayçin yönetimi devrilebildi ve Teknik A.Ş metal iş kolunda gösterilebildiyse, Bu HAMDİ TOPÇU sayesindedir ve Hamdi Topçu’ya bu konuda yardımcı olanları sizler bilirsiniz.
THY’NIN “DIKENSIZ GÜL BAHÇESININ” BAHÇıVANıDıR HAMDI BEY.
Siz sevgili THY ve Teknik A.Ş çalışanları asıl suç sizde bilesiniz. Hayatında Apartman yöneticiliği, okul döneminde mümessillik, öğrenci birliği başkanlığı bile yap(a)mamış, gerektiğinde toplumu adına riske giremeyecek kişileri, lider olarak seçip arkasına dizildiğinizde işverenin profesyonel kadrolarına karşın her zaman mağlup olursunuz.
HAVA-İŞ’IN SON GENEL KURULU
Sendika genel kuruluna gidemeyen veya gitmeyen delege olabilir mi?
Maalesef son Hava-İş genel kurulunda oldu. Delege, kendini oraya taşıyan listeye oy atmak zorunda değildir. Delege bağımsızdır. Teknik A.Ş de kazanan Ayçin grubunun 25 delegesinden 17 si işveren korkusu ile genel kurula gelememişti. Genel kurulun en güçlü işletme grubu delegeleri görünürde kemik gibiydi. Güzel hazırlanmışlardı. Bu grup sendika genel kuruluna gel(ebil)seydi ve genel kurulda Ali Gülçiçek grubundaki delegeler ve bağımsız duran Hat bakımın 11 delegesi ile birleşebilse ve kulis faaliyetleri sürdürerek bağımsız delegeleri ikna edebilmeye uğraşsalardı %100 ipi göğüslerlerdi. Zaten genel kurulun favori ekibiydiler. Bunların yanı sıra İşverenin zoraki delege yaptığı Reform grubunun delegelerinin (kapalı oy sistemi içinde) fire vermemesi mümkün değildi.
Ancak olmadı ve sendika tarihinde bir ilk yaşanarak sendika işverene çalışanların el birliği ile teslim edildi. Yine Hamdi Topçu kazandı.
Bir gün bu inanılmaz genel kurulun perde arkasında dönen dolapları detaylı olarak yazan birileri mutlaka çıkacaktır. Belki de “İktidar Savaşları” dizimiz gibi bir yazı serisi daha yapabiliriz.
ŞIMDI GELELIM THY A.O’NUN TOPLU IŞ SÖZLEŞMESINE
25 Ocakta karşılıklı oturacaklarmış. Hadi hayırlısı diyelim. Ancak THY işverenine bir tavsiyem olacak. Aman ola ki bu sendika yönetimi için,bunlar bizim adamımız bunlar falan diye düşünmeyin çarpılırsınız. Sendikalar tarihi ile ilgili yazıları okuduğunuzda nice sarı sendikaların bir anda değiştiğini görürsünüz. Evet doğrudur. Bu yönetim işverenin sayesinde ve kapalı kapılar ardındaki oyunlar ile yönetime gelmiştir. Ancak,sendika yöneticileri, sarı sendika tanımından son derece rahatsızlar. Bu tür sarı denilerek aşağılan yöneticiler, son derece tehlikeli hamleler yapabilirler. Aynı kedi misali duvara sıkıştığını anladığı an boyuna posuna bakmadan tırnaklarını çıkartıp direk yüzünüze atlar gerçeğini sakın ola ki unutmayın. Ayçin Profesyoneldi. Toplumun yapısını çok iyi tanır ve İşi bildiğinden bazen kıvırır bazen sertleşirdi.
Ancak bunlar amatör ve acemi. En tehlikeli sendika budur. Bilginiz olsun. Bu yönetimin ne yapacağını şimdiden kimse bilemez.
Umarım tüm THY çalışanları için kazanımlı bir toplu iş sözleşmesi olur.