ANKARA - Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay: ''Kamu olarak bize düşen sorumluluk yasaklayıcı değil, yönlendirici, özendirici, koruyucu, geliştirici olmaktır''
Bakan Günay, televizyonlardaki kadına şiddet görüntülerinin denetlenmesini istedi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü’nün desteğiyle Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından yürütülen ''Toplumun Kültür Politikaları ve Medyanın Kültürel Süreçlere Etki Algısı'' başlıklı kamuoyu araştırmasının sonuçları açıklandı.
Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü’nde düzenlenen toplantıya Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin ile Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Başkanı Davut Dursun katıldı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kültürel mirası korumak, yaşatmak, genç kuşaklara aktarmak konusunda yürüttüğü çalışmaların toplum tarafından ''anlaşılma düzeyinin'' tespiti, halkın Bakanlıktan beklentilerinin ortaya konulması ve uygulanmakta olan politikaların değerlendirilmesi amacıyla gerçekleştirilen kamuoyu yoklamasına toplam 2 bin 727 kişi katıldı. Araştırma yüzde 78,9 oranındaki katılımcının televizyon dizilerinin kadınları cinsel obje olarak sunduğu kanaati taşıdığını ortaya koydu.
Ankete katılanların yüzde 6,8'i televizyon izlemezken, günde 0-2 saat televizyon izleyenlerin oranı yüzde 39,2, 2-4 saat televizyon izleyenlerin oranı yüzde 27,4, toplam 4 saatten fazla televizyon izleyenlerin oranı ise yüzde 26,5 olarak belirlendi. Katılımcıların yüzde 48,6'sı internete girmezken, yüzde 24,2'si günde ortalama 0-2 saat, yüzde 10,7'si 2-4 saat, yüzde 16,6'sı ise 4 saatten fazla internete giriyor. Görüşülen kişilerin yüzde 38,8'i gazete okumazken, yüzde 50,6'sı günde 0-1 saat, yüzde 7.7'si günde 1-2 saat, yüzde 2.7'si günde 2 saatten fazla gazete okuduğunu belirtti. Soruları cevaplandıranların yüzde 3,3'ü televizyonu eğitim amacıyla seyrediyor. Yüzde 23,7'si eğlence, yüzde 29,4'ü haber-bilgilenme amacıyla izlediğini kaydediyor. Yüzde 43,6 düzeyindeki katılımcı ise hepsi şeklinde yanıt verdi. Araştırmaya katılanların yüzde 57,1'i Türkiye'de kültürel değerlerin oluşmasına en büyük katkıyı eğitimin yaptığını belirtirken, yüzde 19,8'i medyanın, yüzde 13'ü dinin, yüzde 7,3'ü tarihin, yüzde 1,8'i coğrafyanın katkı yaptığını ifade etti.
KAMU YÖNLENDİRİCİ VE ÖZENDİRİCİ OLMALI
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, televizyon yayınlarında iyiyi özendirmek gerektiğini vurgulayarak, kamu olarak üzerlerine düşen sorumluluğun yasaklayıcı değil, yönlendirici, özendirici, koruyucu, geliştirici olmak olduğunu söyledi.
Bakan Günay, araştırmanın proje koordinatörü Prof. Dr. Talip Küçükcan'ın sunumunun ardından yaptığı konuşmada, iletişim olanaklarının artmasıyla birlikte Türk toplumunun büyük bir kısmının yazılı ve görsel medya ile daha çok iç içe yaşadığını söyledi.
Kültür değerlerinin korunması, geliştirilmesi ve toplumun bilinçaltının şekillendirilmesi açısından medyanın kişinin hayatındaki önemli yerinin bu çalışmayla açıkça göründüğünü ifade eden Günay, televizyonlarda kadına şiddet görüntülerinin denetlenmesini istedi.
GÖRSEL MEDYANIN KAMUOYUNA ETKİSİ
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, müze kartı anlatmak için birçok çalışma yaptıklarını anlattığı konuşmasında kendisinin geçen yıl bir dizide küçük bir sahnede Müzekart'ı anlatma fırsatı bulmasının ardından ertesi hafta Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne gittiğinde kart satışlarının yüzde 15 arttığını öğrendiğini dile getirdi.
Bu durumun televizyonda görünmenin önemini ortaya çıkardığını belirten Bakan Günay, görsel medyada anlatmanın ve tanıtmanın yapılan çalışmalara ciddi katkılarının olduğunu söyledi.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bütçesine de konuşmasında değinen Ertuğrul Günay, Türkiye'de tarihin, kültürün, kültürel değerlerin korunması, güzel sanatların geliştirilmesi konusunda kamuoyu duyarlılığının arttığını, artık Anadolu'da tiyatro, senfoni
talep edildiğini, güzel sanatlarla ilgili kurslar, sergiler, müzeler istendiğini bu konuda duyarlılığın arttığını bu nedenle de bütçenin yetersizliğinin daha da görülmeye başladığını bildirdi.
Şiddet ve cinsel içerikli yayınlar konusunda 2011 yılı Türkiyesinde yasakçı bir bakış açısı sergilemelerinin mümkün olmadığını dile getiren Günay, Bakanlığın bir sinema eserini yasaklama yetkisinin olmadığını kaydetti.
Yasakçı bir bakış açısı sergilemediklerini dile getiren Günay, ancak koruyucu bir bakış açısı sergilemeleri gerektiğini aktardı.
Şiddet içerikli, cinsel içerikli yayınlardan kendisinin de mutsuz kesimde yer aldığını ifade eden Eruğrul Günay, ''Benim de geçmişte başvurularım oldu. Bir tarihi roman aslından uzaklaştırılmış, bugünkü bütün teknoloji imkanları kullanılmış bir yılan hikayesine dönmüş, neredeyse aile içi ensest ilişkiye dönüşmüş ve sürüp gidiyor. Neden? Kötü verirseniz kötünün de alıcısı var, ama iyi verirseniz iyinin de alıcısı var. Sinema sektöründen örneklerimiz var. Bizim iyiyi özendirmemiz gerekiyor. Toplumda kültür ve aile değerlerimizi bir arada yaşama kültürümüzü sarsacak olanların saatlerini de hiç olmazsa ileri kaydırmamız gerekiyor. Kamu olarak bize düşen sorumluluk 'yasaklayıcı değil, yönlendirici, özendirici, koruyucu, geliştirici olmak'' diye konuştu.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, bu konuda da yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, kadın dernekleri, çocuk dernekleriyle de ortak bir çalışma yapılması gerektiğini vurguladı.