Gezen turist mi, yatan turist mi?

Tümay Mercan

Bu sene turist mi var diyeceksiniz?
Haklısınız. Yabancı turist son haftalarda geliyor kısıtlı olarak, yerli turist ise bir furya tatil yaptı, tatil işini bitirmek üzere.
Hala benim tatile gitmek isteyip gidemeyeler de var elbette. Fiyatları görünce evde oturuyoruz.+

Turizm yıllarca “her şey dahil sisteme” teslim oldu.
Binlerce turist her hafta otelcilerin tabiriyle “doldu, boşaldı”.
“ Doldur –boşalt” sistemi ile kim mutlu oldu?
Gelen yabancı turist. Ucuza yedi, kumlarda yattı, güneşin keyfini çıkardı, gitti.
Daha sonra tekrar geldi mi?
Gelenler vardı elbette. Daha ucuz “ye -iç -yat” tatili başka nerde yapılabilir?

Bu arada tatil yöresi esnafı hep dertliydi.
“ Turist otele kapanıyor, alışveriş yapmıyor” dedi.
Haklılar elbette ama turist dışarıda bir dünya olduğunun farkına varamadı.
Varmasın diye oteller türlü eğlence ve meşgalelerle turisti meşgul ettiler. Başarılı da oldular.

Gel zaman, git zaman bu sistemin ülke turizm gelirleri ve tanıtımı için çok da sağlıklı olmadığı anlaşıldı ama sistem nasıl değişecek?
Ayrıca tamamen değişmesi de gerekmiyor.
Çünkü bu bazı turistlerin tercih ettiği bir sistem. Sonuçta rekabet unsuru.

Fakat turizmi tamamen “her şey dahil” sistemine dayandırmak yanlış.
Yeni bir seçenek sunabilmeliyiz dünya turistlerine.

Şimdi Değilse Ne Zaman?

İşte bunu düşünme, kurgulama, yeni sistemi tanıtmanın tam zamanı.
Dünyada her şey değişim içinde.
İnsanlarda bu değişimleri kabul etti, kanıksadı, alıştırıldı.
Gelin biz de turizmde yeni bir konsept üretelim.
İnsanlar hazır yenilikleri kabul etmeye alışmışken, tatil ihtiyacı yılın 365 günü devam ediyorken, güzelim ülkemizin turizm kaynağı her bölgeden fışkırıyorken neden olmasın?

Gezen turist konseptini geliştirelim.
Elbette bunun için zaman ayırmak, düşünmek, planlamak, harekete geçmek gerek.
Zahmetli bir iş.
Türk turizminde bu dönüşümü yapacak bilgi, tecrübe, akıl, insan kaynağı, gayret var mı? Evet.
Alt yapıda tamamlanması gereken işler olursa tamamlanabilir mi?
Evet!
Ne eksik?
Organizasyon, birlikte düşünme, iş yapma kültürü, “ ben “ yerine “biz, ülkem” diyebilmek.
Bu işi kim yapacak?
Turizm STK’ları, duayenleri, düşünürleri, mangalda kül bırakmayanları yani turizm aktörleri.
Geniş bir yelpaze. Disiplinler arası bir çalışma ile olacak.
Akıl çok ama “ortak” değil.
Akıl ortak olmayınca da işe yaramıyor artık.

Bize turistin” gezeni” lazımsa, buna göre bir konsept olmalı.
Gastronomi, spor, adrenalin, mağara, eko turizm, hasat turizmi, çeşit çok.
Gül, safran, lavanta hasatları tam değerlendirilemiyor.
Daha hasat turizmini tam yapamazken turizm genel hasadı elbette kimseyi memnun etmiyor. Üstelik turizm çok kırılgan bir sektör.

Turizm sektöründe bu kadar deneyimli insan varken neden olmuyor?
Yarın yabancı bir firma gelir de bu turizm çeşitliliğinden para kazanırsa kafamızı duvara vursak da faydası yok.
Geçmiş olsun.

Zaman Hızla Geçiyor

Zaman hızla akıyor, günler, haftalar ve aylar hızla geçiyor.
Turizmde hayallerimiz, gözlerimizde bir renk, kulaklarımızda bir ses ve içimizde bir nefes olarak kalıyor. (Bu bir şarkıydı, hatırladınız mı?)

Salgın dönemini artık anladık, şaşkınlıklar geçti, yeterince konuştuk, şimdi gelecek yıl planlarını uygulama zamanı geliyor.
Gelecek yıl ve yıllar için plan var mı?
Hadi artık oyalanmayalım.
Küçük bahçelerimizden çıkıp ülke turizmine yeni bir konsept belirleyelim.
Dünya bizden yenilik bekliyor.
Eskiler “yata yata, karpuz büyür” derlerdi.

Sözün özü; Soru şu; turizmimiz turist yatarken mi büyür, gezerken mi?