Mazinde bir tarih yaşar,
Yaşa Fenerbahçe………
Fenerbahçe ilelebet yaşayacak ama, biz Fener’liler de böyle giderse, şampiyonluğa hasret yaşayacağız. 6 yıldır şampiyonluk yüzü görmedik,bir kupa kaldıramadık. Efsane Başkanımız Ali Şen’in bana hediye ettiği dev bayrağı güveler yedi. Rahmetli Büyükelçi Galatasaraylı Kaya Toperi’nin yıllarca önce bana yaptığı bu espri gerçekleşti. İnanın güveler yedi bayrağımı.
Kendimi bildim bileli sarı-lacivertliyim. Çocukluğumda Mithatpaşa Stadının duhuliyesinde seyrederdik maçları. Duhuliye dediğimiz yer, toprak zeminle kafaların buluştuğu yerdi.Boyumuz yetmediği için,Can Bartu’nun,Mehmetçik Basri’nin, Naci’nin, Lefter’in kramponlarını görebiliyorduk ancak. Golü kimin attığını, ancak önümüzdeki uzun boylu ağabeylerimizden öğreniyorduk.
Futbol maçından çıkıp, Spor Sergi Sarayındaki basketbol maçlarına da giderdik. Bir keresinde hiç unutmam. Vefa’ya futbolda iki gol atan merhum Can Bartu, aynı akşam da Spor Sergi Sarayında Moda’ya 24 sayı geçirmişti. Ne günlerdi onlar.. Fenerbahçe-Galatasaray maçında, Spor Sergi’nin kapısında kulüp bayrağına sarılı iki tabut yer alırdı. Biri bizim, diğeri Galatasaray’ın. Maçı kim kazanırsa, taraftarlar rakip kulübün tabutunu kaparlar, neşe ve coşkuyla Taksim ile Beyoğlu’nun ara sokaklarında alkışlarla dolaştırırlardı. Herhangi bir tatsız olay çıkmazdı. O dönemin sporseverleri ve taraftarları böylesine centilmendi.
Kurulduğu 1907’den günümüze kadar tam 38 Başkanı oldu Fenerbahçe’nin. Bunlardan Faruk Ilgaz, Razi Trak ve Ali Şen ikişer defa oturdular Başkanlık koltuğuna.Tüm Başkanlarımız kulübe emek verdiler, hizmet ettiler, başarılar kazandılar. Ama Ali Şen adını kulüp tarihine altın harflerle geçirdi. (Ali Şen Başkan-Fenerbahçe şampiyon) sloganı, günümüzde bile hala geçerliğini koruyor. Koruyor çünkü, Ali Şen iki Başkanlığında da FB’yi şampiyon yapmıştı.
Gazeteciliğe spor foto muhabiri olarak başladım. Siyaset, turizm ve çevre yazarlığım sonradan Ankara’da oluştu. Yıllarca siyaset yazmış birinin, bugün futbol kulüp ve yönetimlerini eleştirmesi yadırganabilir. Ancak spordan hiç kopmamış, futbolu çok yakından izlemiş, hatta bir dönem yine Sarı-Lacivert’li Ankaragücü’nde asbaşkanlık yapmış biri olarak, bugünde söyleyeceklerim var. Futbolumuzun genel yapısını, siyasallaşmasını ve yönetimini eleştirmeyeceğim. Bunu bilinçli yapan, bilgili ve donanımlı yazarlarımız var. Ama ben Fenerbahçe’mi konuşmak, neden başarılı olamadığımızın üzerinde durmak istiyorum.
Aslında Aziz Yıldırım çalışkan, başarılı ve Fenerbahçe ile yatıp kalkan, tüm amatör sporları ayağa kaldıran bir başkandı. Asosyaldi, sevimsizdi, diktatörü andıran bir yönetim stili vardı. Kulübe kendi adamlarını doldurması ve kongreleri bu yolla kazanması, kendisini desteklemeyenleri öfkelendiriyor, ağır eleştirilere sebep oluyordu. 20 yıla yakın başkanlığında takıma 6 lig şampiyonluğu, 3 TFF süper kupası, 2 Türkiye kupası, birer Başbakanlık ve Atatürk kupası kazandırmıştı. Ama en büyük başarısı Atatürkçülüğü ve Fenerbahçe düşmanlarına karşı amansız mücadelesiydi ki, hapse girmesine rağmen eğilmedi, bükülmedi ve dimdik ayakta durarak, biz Fenerbahçelileri onurlandırdı. Ona kızıyor, öfkeleniyorduk ama o hiç aldırmıyor, Fenerbahçe lisesi, Üniversitesi, modern stadyumu, kamp alanları gibi yatırımları peşpeşe yapıyordu.
Son yıllarında futboldaki istikrarsızlık, otoriteyi futbolculara kaptırma, Emre-Volkan gibi futbolcuların genel rahatsızlığa sebep olan davranışları, kulübe bir türlü iyi, tecrübeli ve şöhretli bir antrenörü getirememesi, sonunu hazırlayan en önemli sebepler arasındaydı. O nedenle gidişi şık olmadı, kulübe kaydettirdiği onca taraftar da onu kurtaramadı.
Gelelim Ali Koç’a. İyi bir Fenerbahçeli olduğunda hepimiz hemfikiriz. Gençliği, havası, parası ve Aziz Yıldırım’ın ona karşı yanlışları, Koç’u Başkanlığa taşıdı. Bugüne kadar 1 milyar 100 milyon liradan fazla parayı kulübe hibe etti. Etti ama, bu para Fenerbahçe’ye yaramadı, şans getirmedi. Getirmedi çünkü, kulüp için düşündüğü yönetim modeli ve yaptığı transferler yanlıştı, ters tepti. Oysa Fenerbahçe’de Aziz Yıldırım’la birlikte 5-6 yıllık bir tecrübe kazanmıştı. Bu yeterli olmamış ki, kulübü ileriye taşıyamadı, taraftarın beklentilerine cevap veremedi ve koskoca Fener’i mahalle takımına çevirdi. Evet iyi futbolcularımız vardı ama, oynamadıktan ve onları oynatacak sistemi kuramadıktan sonra, söylenecek söz kalmamıştı. Anlaşıldı ki, şirket idare etmekle kulüp idare etmek çok farklı şeyler.
Kulübü futbolu bilenlerle, hem de iyi bilenlerle yönetmek gerekiyor. Ali Koç Fenerbahçe için bir şanstı. Eğer göreve geldiğinde taraftara (Ben size 3 yıl şampiyonluk vaat etmiyorum. Türk gençlerinden oluşan bir takım kuracağım. Yabancı futbolculara verdiğimiz milyonları altyapıya yatıracağım. Ama 3 yıl sonra size şımarmamış, formasını ıslatarak hakkını veren öyle bir ekip kazandıracağım ki, işte o ekip bizi şampiyonluğa ve uluslararası kupalara götürecek) diyebilseydi, hepimiz sabırla beklerdik. Ama iddiayla yola çıkıp, yabancılardan oluşan belirsiz bir kadroyla hezimete uğrayınca, taraftarı çok üzdü. Bugün Ali Koç, bilinen tecrübeli firmalardan birine bir anket yaptırsa, sonuç önüne geldiğinde istifasını basıp kulübü terk ederdi.
Ama şapkayı önümüze koyup, akıllıca düşünmeliyiz. Kulubün bütün gelirleri, banka borçlarından dolayı 2023’e kadar temlikli. Özetle Fenerbahçe’nin parası yok. Ali Koç desteklemese, futbolcuların ücretleri ile personelin maaşları ödenemez. Bu durumda 10 ay sonra kongreye gidecek Ali Koç’a sahip çıkmak yada kulübe en az Ali Koç kadar para verecek genç ve idealist bir başkan bulmak zorundayız. Ali Koç kalacaksa, futbolu iyi bilen eski yöneticiler, değerli futbolcular ve tecrübeli antrenörlerle bir araya gelerek, Fenerbahçe’yi ortak akılla idare etmelidir. Öyle olursa Fenerbahçemiz eski günlerine dönebilir.
Başakşehir 65 puanla şampiyon oldu. Fenerbahçemizin 50 puanı var ve yedinci durumdayız. Nasıl üzülmeyelim, son şampiyonluğumuzda 64 puana sahiptik. Ali Şen’in başkanlığında FB, 84 puanla ipi göğüslemişti. Nereden nereye geldik. Geçmişte Galatasaray 14 yıl şampiyonluk yüzü göremedi. Beşiktaş’da bir 13 sene şampiyonluk bekledi. Ama Fenerbahçe’nin artık beklemeye tahammülü yok. Ali Koç’un son senesi, bari bu yıl bir şeyler yapabilse…
Bu arada bir gerçeği ona söylemeye kimse cesaret edemiyor. Emre Belözoğlu ve Volkan kulübe yıllarca iyi hizmet etmiş futbolcularımızdır. Ancak bu ikilinin idareye bulaşması halinde, kulübümüzün yönetim ve disiplin ciddiyeti ağır yaralar alır. Aziz Yıldırım’ın son yıllarına dikkat edilirse, kendilerini yönetimin içinde ve üzerinde gören futbolcuların olumsuz etkileri hemen akla gelir. Fenerbahçe yıllar sonra aynı yanlışı yapmamalıdır.
Lütfen biz doğuştan Fenerlileri ve milyonlarca taraftarımızı daha fazla üzmeyin. Kulübü hiç değilse bu yıl akıllıca yöneterek, yüzümüzü güldürün.