Gazeteler, gözümüz kulağımızdır fakat, çağımızda bilgi kirliliğinin ulaştığı noktayı da gözönüne alarak yazılan her şeye de inanmayalım diyorum. Adamın biri gazeteci arkadaşına telefon açmış ve demiş ki, "THY'nin Diyarbakır uçağında Aynur Doğan'ın Kürtçe şarkısı çalındı". Siz , siz olun inanmayın. Çünkü, bana göre bu kesin yanlış ve yalan bir haberdir.
Gelelim doğru olan habere. Bu habere göre DTP , Siirt Milletvekili Osman Özçelik, uçaklarda Kürtçe anons yapılmasını istemiş. İster istemesine ama, bunu kim nasıl yapar orası önemli. Bu arkadaş popülist bir yaklaşım tarzıyla tabanına şirin görünmek istemiş. Mantıklı ve makul şeyler istemek lazım. Bu ülkenin toprakları üzerinde farklı milliyetlerden insanlar yaşamaktadır. Bunların da hakları arasında kendi dilleri ile ilgili talepleri olabilir. Elbette, ülkemizin üniter yapısını bozmayan haklı taleplere anlayış gösterebiliriz. Şu anda bu ülkede devlet televizyonlarında Kürtçe yayın yapılmaktadır. Buna itiraz eden yok. Kaldı ki, yakında özel televizyonlara da bu hak tanınacaktır.
Gelelim uçaklardaki duruma. Uçaklarda anonslar uçuş emniyeti ve diğer bazı gerekli bilgilerden oluşur. Bunun dışında başka konulurda anons yapılması çoğu kez söz konusu değildir. Kabin görevlileri, yolculara uçuşla ilgili bazı bilgiler verirler. Uçuş emniyetini ve can güvenliğini tehlikeye sokan davranışlarhem Türkçe, hem de İngilizce sözlerle ve aynı anda hareketlerle gösterilerek anlatırlar.
Birincisi, bu ülkenin resmi dili Türkçe'dir. Henüz Anayasa'ya başka bir dil daha vardır diye ibare eklenmemiştir. O halde uçaklarda konuşulması gereken ilk dil Türkçe'dir. Bir de bütün dünyada havacılık dili olarak bilinen İngilizce vardır. Bunların dışında başka bir dilin bizim ülkemizdeki ulaşım araçlarında kullanılmasını istemek abesle yatıp kalkmaktır. Bu konuda en iyi örnek Amerika olsa gerek. Orada da hergün milyonlarca insan, yüzlerce seferde uçaklarla seyahat etmektedir. Uçaklara onlarca ayrı milliyetten insan binmektedir. Hiç kimse çıkıpta benim dilim Fince'dir, uçakta Fince anons yapın deme hakkına sahip değildir. Eğer böyle bir şey olabilseydi, sanıyorum uçaktaki kabin görevlileri yolculuk bitimine kadar bütün dillerde anons yapmak zorunda kalacaklardı. Çünkü, Eskimolar da kendi dillerini duymak isteyebilir. Ama öyle değil bu iş. Modern çağ etnisiteye saygı duyar. İnsanların kültürlerini geliştirmelerine katkıda bulunmayı da ister. Ama havacılık gibi disiplin ve ciddiyet isteyen bir konuda böyle bir lüks hiç kimsenin tekeline verilemez.
Konuyla ilgili olarak kendisine soru sorulan Türkiye Cumhuriyeti'nin Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım, en güzel ve en mantıklı cevabı vererek, böyle bir şey olamaz demiştir. Ağzınıza sağlık sayın bakanımız. Son sözü söyleyip, böyle bir polemiğe mahal vermediğiniz için, çağın ve sektörün kurallarına saygı duyduğunuz için ben de size bir kez daha saygı duydum. Devlet adamlığı ve devlet ciddiyeti bu olsa gerek. Uniter yapıya atıfta bulunan sayın bakanın bu kapıyı kapatması yararlı olmuştur. Bunun tartışılması bile sektöre zarar verir.
Kültürel haklar isterken ölçüyü kaçırmadan, işi sulandırmadan hareket etmek lazım diye düşünüyorum. Ben, Kürtçe kanal olan TRT Şeş'i ara sıra açıp müzik dinliyorum, tıpkı başka dillerde dinlediğim gibi. Ama uçaktaki anonsu kendi ana dilim ve uluslararası dil dışında dinlemek zorunda değilim.