Erdoğan'ın katıldığı Destimal töreninin tarihi niye değişti?

Doğan Satmış

Geçtiğimiz 5 Nisan Cuma günü Cumhurbaşkanı Erdoğan, Topkapı Sarayı'nda çok özel bir törene katıldı, bu törenin adı, 'Destimal Töreni' idi. Ayrıntılarını pek çok medya kuruluşu pek yansıtamadı, sadece Hürriyet'te Eyüp Serbest, konuya odaklı ayrıntılı bir haber yazdı (kendisini kutlarım) ama bu tören Osmanlı tarihinde ve İslam tarihinde önemli bir törendi.

Destimal töreni, yüzlerce yıldır tekrarlanan bir tören ve şöyle gerçekleşiyor:

Topkapı Sarayı'nın Kutsal Emanetleri arasında yer alan Hz. Muhammed'in hırkası, yılda bir kez, içinde bulunduğu altın sandukadan ve kat kat sarılı olduğu bohçalardan dualarla ve salavatla çıkarılıyor. Sonra, Destimal adlı önceden hazırlanmış özel baskılı beyaz mendiller, Hırka-i Şerif'e temas ettiriliyor ve bu özel törene katılanlara dağıtılıyor. İnanışa göre bu mendiller, ölenler toprağa verilirken yüzlerine konuluyor ve bu şekilde toprağa verilenler cennete gidiyorlar.

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın katıldığı tören bu ‘Destimal Töreni’ idi. Sosyal medyaya yayılan videolarda da görüleceği gibi Erdoğan, beyaz eldivenler giymişti, Hırka-i Şerif sandukasını açtı, sarılı olduğu kat kat bohçaları tek tek açtı, sonuçta Hırka-i Şerif göründü, sonra Destimallar tek tek hırkaya temas ettirildi ve konuklara dağıtıldı. Hatta videoda gördük ki, eski Genelkurmay Başkanı ve Savunma Bakanı Hulusi Akar Paşa da destimallerden birer, ikişer aldı, arkasında duran ve kendisinden destimal isteyen bir başkasına da elindekini cebindeki ile değiştirip verdi.

xxx

Yıllar önce bu töreni görmüş şanslı kişilerden biri de benim, arkadaşım gazeteci Murat Bardakçı'nın ve Topkapı Sarayı'nın o yıllardaki Müdürü Prof. İlber Ortaylı'nın özel daveti ile 2008 yılında, bu törene katılma şansım olmuştu. Tören, Kutsal Emanetlerin saklandığı Topkapı Sarayı'nın bu emanetlere ayrılan küçük bir odasında gerçekleştiği için, 40-50 kişilik bir konuk ancak girebiliyordu. Bizim katıldığımız törende, dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve müftülük yetkilileri ile aralarında kadınların da bulunduğu Koç Ailesi’nden bazıları, birkaç gazeteci ve gazete yöneticisi vardı, yine dualar ve salavatlar eşliğinde odaya girildi, o zamanın İstanbul Müftüsü eldivenle sandukayı ve bohçaları tek tek açtı, Hırka-i Şerif göründü, destimaller üzerine değdirildi ve biz konuklara dağıtıldı.

xxx

Şimdi gelelim bu törenin tarihçesine ve Osmanlı dönemindeki destimal törenlerine.

Gazeteci Eyüp Serbest'in yazdıklarına göre, altın sandukada saklanan hırkayı Hz. Muhammed sırtından çıkarmış ve şair Kâ’b Bin Züheyr’e bağışlamıştı. Hırka sonraki yüzyıllarda sırasıya Emeviler ve Abbasiler’e geçmiş, Mısır’ın fethinden sonra, öteki kutsal emanetlerle İstanbul’a getirilmişti.

Hz. Muhammed’in Hırka-i Saadet denilen hırkası geniş kollu, siyaha çalan yünlü kumaştan, iç kısmı krem renkli yünden kaba bir kumaşla kaplı ve 1,24 metre eninde. Önünde sağ tarafında 23x30 cm ebadında bir parçası eksik. Sağ kolunda da eksiklikler var. Üsten açılan, çifte kapaklı altın bir çekmece içinde, bohçalara sarılmış olarak muhafaza ediliyor.

xxx

Destimal töreni, Cumhurbaşkanı Erdoğan için bir ilk değil, kendisi 2017 yılında bir kez daha aynı törende bulunmuştu. Gazeteci Murat Bardakçı, 2017’deki bu ziyaretin o zaman 95 yıl sonra gerçekleşmiş bir ‘ilk’ olduğunu yazmış ve şöyle demişti:

“Hırka-i Saadet Ziyareti, imparatorluk dönemimizde Ramazan’ın onbeşinde yapılan ve asırlar boyunca aksatılmadan devam eden çok önemli bir protokol faaliyeti idi. Son hırka ziyareti merasimi 1922 Mayıs’ındaki 1340 Ramazan’ında olmuş, Cumhuriyet’in ilânının ardından uzun seneler kapalı kalan Kutsal Emanetler Dairesi ancak 1964 Temmuz’unda açılabilmiş, hırka sonraki yılların Ramazan aylarında dar bir çevre için açılmış ama devletin başındaki kişinin de iştirak ettiği bir ‘Hırka-i Saadet Ziyareti Merasimi’ hiç yapılmamıştı. Topkapı Sarayı’nın Kutsal Emanetler Odası’nda geçen cuma günü yapılan merasim işte bu yüzden, yani tam 95 sene aradan sonra ilk defa icra edilmesi bakımından önem taşıyor...”

Görüldüğü gibi Erdoğan, neredeyse bir asır sonra bunu gerçekleştiren devlet lideri oldu 2017 yılında. Geçen hafta ise bunun bir tekrarını yerine getirdi.

Osmanlı döneminde Padişahlar öncülüğünde yapılan bu destimal törenine imparatorluğun dört bir yanındaki hayırseverler, okul, han, kervansaray yaptıranlar özel olarak davet ediliyordu. Saraydan davet alan, hacca gidiyormuş gibi uğurlanıyor, coşkuyla karşılanıyordu. Üzerlerine, Hz. Muhammed’i öven yazılar yazılı Destimal-i Şerif’e sahip olanlar onunla birlikte defnedilmeyi vasiyet ederdi.

Murat Bardakçı, ‘Destimal’ yerine de ‘Destmal’ demeyi tercih ediyor ve yapılan törenin “Destmal programı” değil, “Hırka-i Saadet Ziyareti Merasimi” olduğu söylüyor.

Şimdi gelelim bu törenin yapıldığı gün konusuna; Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen hafta Ramazan ayının 26'ıncı günü olan ve Kadir Gecesi'ne denk gelen cuma günü bu Destimal törenine katıldı; ancak Destimal törenlerinin, Ramazan Ayı'nın 15'inci gününde yapılması bir gelenek olarak bugüne kadar uygulandı, Murat Bardakçı da yazılarında bunun 15'inci günde yapıldığını belirtiyor. Bu yılki Destimal töreni, neden 26'ncı güne kaldı bilemiyoruz; ramazan ayının 15'inci günü yerel seçim kampanyasına rastladığı için mi tören Kadir Gecesi'yle aynı güne çekildi belli değil; belki de 15’inci gün bir kural değil.

Xxx
Bu arada, söz Destimal'den, yani mendillerden açıldığı için, Hristiyanlık'ta da çok bilinen ve özellikle de Urfa'dan kaynaklanan bir başka 'Kutsal Mendil' öyküsünü anlatmadan geçmeyelim.

İnanış odur ki, Hazreti İsa sağken Urfa'da yaşayan dönemin Kralı Abgar hastalanıp, İsa'nın da mucizelerini duyunca, ona birini gönderdi ve yanına davet etti. Hz. İsa ise, Urfa'ya gelemeyeceğini söyledi ama yüzüne bastırdığı bir mendili gönderdi, Urfa Kralı Abgar, İsa'nın yüzünün şeklini alan bu mendili kendi yüzüne değdirince şifa bulup iyileşti, sonra da 'Kutsal Mendil'i Urfa'da, kendi sarayında koruma altına alıp sergiledi; zaman içinde mendil, kayboldu, birkaç asır sonra yine ortaya çıktı, el değiştirdi, önce İstanbul'a getirildi, sonra da bir şekilde İtalya'ya gitti. Halen Avrupa'da, mendilin kendilerinde olduğuna inanan birden çok 'Kutsal Mendil' kilisesi var.

Hristiyanlıkta da bu kutsal mendil 'Mandylion' diye anılıyor, 'Mendil' kelimesi de bundan kaynaklanıyor.