Ege Cansen'e göre Türk Lirası'nın geleceği yok, ortadan kalkacak

Doğan Satmış

Taksim Toplantılarının son konuğu kıdemli ekonomist Ege Cansen'di. Cansen toplantıda 'para', 'dolar', 'devalüasyon', ve 'dijital para' olarak gösterilmek istenen 'bitcoin' ve benzeri yeni moda ürünleri anlattı. Her zaman keyifle dinlediğim Cansen, yine çok aydınlatıcı idi. Önce neler söylediğini aktaralım:

"Türk lirası ile dolar 1940'lı yıllarda 1,3 düzeyindeydi ve neredeyse birbirlerine eşitti, o günden beri Türk Lirası dolar karşılığında 8 milyon kat değer kaybetti. Eğer atılan 6 sıfırı da eklersek, günümüzde bir dolar 8 milyon TL değerinde.

Türkiye iki paralı bir ülke oldu. Hem dolar hem de TL geçiyor. Ama TL, İngilizci deyimiyle 'Hard Currency' yani 'Sert para' olmadığı, tersine 'yumuşak para' olduğu için dolar karşısında hep dayak yiyor, daha da yiyecek.

Türkiye'de hayat dolar olarak çok ucuz. Bu yüzden döviz geliri olanlar için Türkiye bir cennet.

Osmanlı İmparatorluğu 'haraç sistemi' üzerinde kuruluydu, hep dışardan gelen parayla yaşadı ve büyüdü. Bunu sürdüremeyince borç almaya başladı, borçları ödeyemeyince de battı. Bu gelenek bizim ruhumuza işledi. Halen de biz dışardan borç alıp sürdürmeye gayret ediyoruz. Rahmetli Turgut Özal da bu kafadaydı, bunu yöntem olarak belirlemişti.

Ancak dışardan borç alıp karşılığını ödemeyince de 'Cari açık' oluyor. Cari açık olduğu müddetçe bu düzen değişmez, Türkiye her zaman böyle ekonomik krizler yaşar. Şimdi de cari açıkla borç alıp, ithalat yaparak Türkiye'de harcıyoruz. Ödeme zamanı gelince de ödeyemiyoruz.

Halen Türkiye’de yaşayanların 180 milyar dolarlık altını var. Bir de yurtdışındaki hesaplarda 140 milyar dolarlık banka hesabı var, yani Türkiye'den yabancı bankalara aktarılmış servet var. İkisini toplayınca zaten aşağı yukarı dış borç toplamı eder. Yani gelen para, ya altına gitmiş, ya da yurtdışındaki banka hesaplarına gitmiş. Aslında devletin cari açığı var ama Türkiye insanının cari açığı yok, onların altın ve döviz hesapları var."

Ege Cansen'i dinleyince, moralim bozulmadı değil. Biz cari açığı hiçbir zaman yok edemeyeceğimize göre sorunlarımız da hep devam edecek gibi gözüküyor.

Cansen en iddialı sözlerini ise Türk Lirası'nın geleceği için söyledi. Ona göre bir para biriminin ‘para’ olabilmesi için dört fonksiyonu yerine getirmesi gerekir. Bu fonksiyonlar şöyle:

Satın alma aracıdır.

Ölçü birimidir.

Değer saklama aracıdır.

Sözleşmelerde geçer.

Ama hepimiz biliyoruz ki, Türk lirası bir saklama aracı olamaz, saklarsanız değer kaybeder. Sözleşme de yapamazsınız, zararlı çıkarsınız. Ölçü birimi olarak da alamazsınız, zamanla değişir. Geriye tek işlev kalır, satın alma aracı.

Yani TL dört işlevinden üçünü kaybetmiş durumda. Bu yüzden Türkiye gibi ülkelerde halen iki paralı bir sistem vardır biri dolar, öteki yerel para olarak. Ama yerel para, yani bizim örneğimizde Türk Lirası güven vermiyor ve bu yüzden geleceği de yok. Şöyle devam ediyor:

"Uzun vadede Türk Lirası ortadan kalkacaktır. Çünkü Türk Lirası, para olma özelliğini kaybetti. Siz hiç Türk Lirası olarak borç vermeyi düşünen gördünüz mü? Zaten küresel ekonomi ulusal parayla olmaz."

***

Ege Cansen olarak "Bitcoin" gibi dijital paralar konusunda konuştu ve 'Bitcoin' benzeri ürünlerin 'Dijital para' olmadığını söyledi. Ona göre bu ürünler olsa olsa 'Elmas' gibi ‘kıymetli meta’ olarak değerlendirilebilir. Şöyle dedi:

"Bir paranın para olması için arkasında devletin olması lazım. Bitcoin ve benzeri ürünlerin arkasında devlet yok. Bu yüzden bitcoin gibi ürünler dijital para değildir. Belki elmastır, kıymetli madendir. Oysa Dolar, Euro, Türk lirası, normalde de, dijital olarak da paradır. Bakın bitcoin'in değerini anlatırken 'Bir bitcoin 58 bin dolar ediyor' diyoruz. Siz hiç 'bir dolar, şu kadar bitcoin eder' diyeni duydunuz mu?"

Ve tabi dijital para olarak gösterilen ürünler para olmadığına göre, elmas veya benzeri öteki kıymetli metalar gibi bugün değeri çıkar, yarın da düşer.

Ege Cansen usta bunları söylüyor.

Cansen’in Türkiye’nin büyük problemi olan ‘Cari açık’ için anlattığı bir sarhoş fıkrasını da yazayım, kayda geçsin.

“Sarhoşun biri doktora gitmiş ve peltekleye peltekleye ‘Doktor benim konuşmamı düzeltir misin?’ demiş. Doktor adama bakmış zil zurna sarhoş, sonra saatine bakmış, daha sabahın dokuz buçuğu. ‘Evladım içmemen lazım’ demiş. Sarhoş itiraz etmiş, ‘Ya içki konusunu boş ver, sen benim konuşmamı düzelt!’ Yani sarhoş diyor ki, ‘ben hep içeyim ama pelteklemeyeyim.’ Bu durumda doktor ne yapsın?”

Türkiye ekonomisi de bu halde, cari açıktan vazgeçmeyip, kriz olmasın diye bekliyor.