Dünyanın kültür hazinesi Noel Baba’yı ziyan ediyoruz?

Kâmil Yüceoral

Yıllar önce Antalya-Demre de (1983) Noel Baba'nın (St. Nicolas ) kilisesini gezerken, bahçesinde Prof Dr. Haluk Tezonar hocanın yaptığı o muhteşem heykeli görmüş ve çok etkilenmiştim.
Haluk hoca, Noel babanın paltosunun eteklerine sevgi ile sarılmış her ırktan ve renkten çocuklar ile Noel baba ya, müthiş ve farklı bir anlam yüklüyordu.
Noel Baba (MS 400 yıllarında) ;.eski pagan kültüründe, her biri ayrı tanrıya ait özelliklerin;( çocukların, denizcilerin, evlerin ve drahoması olmadığı için evlenemeyen kızların koruyucusu olan tanrılara ait özellikler), tek bir hristiyan azizin şahsında toplanarak yaratılmıştı.

Prof Dr. Haluk Tezonar'ın yaptığı Noel Baba heykeli. Demre- Antalya... Prof Dr Haluk Tezonar (1995 de rahmetli oldu)

Daha sonra Haluk hocanın kendisi ile tanıştığımızda, o heykeli yerine taşırken, arabanın üstüne çıkıp bazı çirkin kişilerin attıkları taşları nasıl göğüslediğini de ondan dinlemiştim.
Haluk hoca, bu güzel eseriyle Noel Babaya sadece dinler,ırklar ve milletler üstü insancıl bir kişilik vermenin ötesinde, onu yobaz saldırılara karşı da kahramanca korumuştu.
Hoca bu sanat eseriyle, hem usta bir heykeltraş, hem de insan hakları idealisti olduğunu kanıtlıyordu .

Daha sonra ABD de o meşhur ikiz kulelerde görevli iken, yanımızdaki arsada yer alan, bem beyaz boyalı, çok eski ve minik St. Nicolas Ortodoks Klisesine bakar (malum saldırıda o kilisede yıkıldı) ve hep bizim gerçek Noel Babamızı ve heykelimizi düşünürdüm.

St Nicolas; New York Hollandalılara ait iken, yönetimdeki denizciler tarafından, Santa Claus adıyla Yeni Amsterdam’ın koruyucu azizi olarak kabul edilmişti.

Bir ara Haluk hocayı arayarak konuyu ona da anlattım.
Central Park ın kuzeyindeki St. Nicolas caddesinin başına, orijinalinin Türkiye’deki kilisesinde olduğu da belirtilerek "Heykelin bir eşini koyabilir miyiz?" diye sordum.
"Her Noel de altına bırakılacak hediyeleri, o bölgenin fakir çocuklarının kapışmasını hayal ettim".
Hoca, izinler ve imalatın kaynakları temin edilir edilmez bunu gerçekleştirebileceğini söyledi.
Görev yetkim ve imkanlarım buna yetmediği ve fikri benimseyecek bir başka yetkiliye de ulaşamadığım için, ortak hayallerimiz maalesef gerçekleşmedi.

Aradan yıllar geçti ve bana Turizm Bakanlığı Müsteşarlığı nasip oldu.
Türk tipi kubbeleri ana rahmine benzeterek kendisine stil edinmiş ve Mimar Sinan hayranlığı ile öğünerek bizleri Japonya da onöre eden Kyotolu büyük mimar Watanabe yi Türkiye davet ettiğimizde, bu tarihi alanı da birlikte ziyaret ettik.
O da çok heyecanlanarak, istediğimiz takdirde burası için, büyük bir Noel Baba evinin projesini çizebileceğini söyledi.

Bu arada Antalyalı heyecanlı bir genç bakanlığa gelerek, benimle görüşmek istedi.

Arzusu muhabirliğini yaptığı bir Alman turizm dergisi için yardım almaktı.
Ben de kendisine, her konuda yardımcı olacağımızı, Antalya da bir Noel Baba Vakfı kurulduğu takdirde o vakfa kişisel olarak da katkıda bulunabileceğimi bildirdim.
Şartım ise: Noel Baba Vakfı amacının, "Sadece, doğru Noel Baba nın Türkiye de yaşadığının ve bu konuda gerçekleştirilecek ek faaliyetlerle bunun hedef kitlelere anlatılması olduğunu" özellikle belirttim.
Vakıf süratle kuruldu fakat faaliyetleri, bu çizginin çok dışına çıkınca, önce basındaki eleştirilerle başıma gelmeyen saldırı kalmadı, sonra da mecburen vakfın mütevelli heyet üyeliğinden ayrıldım.

Bu vakfı kurdururken, Demre de Noel Baba Evi dışında, çok büyük bir Noel baba parkı oluşturarak dünya çocuklarına ve ailelerine kucak açmayı, onların ilgisini çekebilecek her türlü eğlence ile birlikte, kardeş olmalarını sağlamak ve Türk turizmine bu yoldan da hizmet etmeyi düşünüyordum.



Belki böylece; Yeşil elbiseleri, Coca Cola reklamı için, gerçek ülkesi ise karlı noel mevsimine uysun diye değiştirilmiş, tüketim ekonomisinin elinde şekillenen yeni ve "Yalancı Noel Baba" kimliğinin gerçeğinin de bilinmesini istiyordum..

2 Ocak 2021 günü Cumhuriyet gazetesinin ekin de, değerli gazeteci yazarımız Fatih Türkmenoğlu'nun Laponya yı anlattığı o güzel yazıyı (1) zevkle okurken ,orada ziyaret ettiğini yazdığı Noel Baba Köyü ve evi, beni o andan alıp bu acı anılara geri götürdü.
Ne diyelim "Yemeyenin malını yerler" yada "At binenin Kılıç Kuşananın" demiş atalarımız.
Biz elimizdeki gerçek servetleri bile yabancıların sanal ortamlarına kaptırırken, bize de bu tür acıları paylaşmak kalıyor.

Noel Baba Köyü Laponya Finlandiya

Kim bilir belki bir başka genç de ilerde, bu kültür ve tarih madenlerimizi çağdaş biçimde, işleterek dünyaya sunma olanağına ve becerisine sahip olur ve böylece hem ülkesine hem de insanlığa hizmet eder.

(1) https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/donan-bir-denizin-ortasinda-1803060