RİZE- Rizeli Doğuş Çay’ın hızlı ve kararlı büyümesi yabancıların gözünden kaçmadı. Bir dönem Doğuş için Hindistanlı Tata’nın ortaklık teklif ettiği konuşuluyordu. Şimdi daha çok ABD’den ilgi görüyor.
25 yıl önce Rize’den Kartal marka otomobille İstanbul’a yola çıkan Karakan kardeşler bir dev yaratarak hayallerine ulaştılar.
Altı çay-şeker tesisi kurdu. Salçadan sonra cipste dev tesisin temelini atmaya hazırlanan Karakan, bir yandan da ABD’den gelen ortaklık tekliflerini değerlendiriyor
Alpaslan Karakan, ağabeyi Süleyman Karakan ile 15 Mayıs 1987’de Rize’den İstanbul’a Kartal marka otomobille yola çıktığında aslında ulusal bir markanın da yolunu açıyordu.
İKİ KARDEŞ İÇİN OKUL GİBİ OLDU
Arkalarında büyük bir tecrübe kadar başarısızlık da vardı. Baba Yakup Karakan ticarete Doğu isimli şirketle 1960’da girmiş iki kardeş için burası adeta okul gibi olmuştu. Ancak, 1984’te çay sektörünün özelleştirilmesiyle devlet teşviğiyle attıkları adımlar başarısızlıkla sonuçlanmıştı.
Henüz 25 yaşındaki Alpaslan Karakan’ın ve 31’indeki ağabeyinin şimdiki hedefleri, İstanbul’da bir dükkân açmaktı. Onları rakiplerinden ayıran farklar, 27 yıllık geçmiş kadar Rize’deki bayileriyle düzenli mal getirmeleri, çeşit yaratabilmeleri ve daha önemlisi Doğuş markasıyla paketli satışa yönelmeleriydi.
DÜNYANIN EN BÜYÜKLERİ
İstanbul’daki üç yıllık macera, Rize’de 2 milyon dolarlık bir yatırımla günlük üretim kapasitesi 60 ton olan fabrikanın kurulmasını beraberinde getirmişti. Karakan, bu üretim adımı sonrasındaki gelişmeleri şu sözlerle anlatıyor: “Bir yıl sonra kapasitemizi 80 tona yükselttik. 1992’de ikinci, 1995’te üçüncü, 2002’de dördüncü, 2005’te beşinci ve altıncı fabrikalarımız kuruldu. Bu arada 1998’de Ordu’da paketleme tesisi kurduk. Her yıl 50 bin aileden çay alımı yaptığımız fabrikalarımıza öz sermayemizle toplam 100 milyon dolar yatırım yaptık. Kapasitemiz de 2 bin 400 tona kadar yükseldi. Bugün Doğuş olarak dünyanın en büyük ilk üç çay fabrikası bize ait.”
10 MİLYON DOLARLIK DEĞER YARATILDI
Alpaslan Karakan, bu süreçte gıdanın farklı alanlarında da şansını denedi. Mesela 1994’te çay üretimini desteklemek için girdiği şekerde Eskişehir ve Gebze’deki paketleme fabrikalarında üretime yöneldi. 2008’de Ödemiş’te salça fabrikası kurdu. Karakan, yüzde 4’lük pazar payına sahip oldukları salçanın toplam ciroları içinde 10 milyon dolarlık bir değer yarattığını söylüyor. Bu arada Karakan, şeker işinin çok kârlı olmadığını ifade etse de bu alanda ilk iki isimden biri. Ve cirosu, 35 milyon dolar.
ÖNCE HİNDİSTANLI SONRA ABD’Lİ
Gıdadaki en son adımını ise devlerin yer aldığı cips pazarına attı Karakan. Aksaray’da 25 milyon euro’luk yatırımla 70 bin metrekare arazide 25 bin ton üretim kapasiteli cips fabrikası kurmayı planlıyor. Karakan, piyasaya 2013’te verecekleri bu ürünle istihdamı 1.800’den 3 bine çıkaracaklarını belirtiyor ve ekliyor: “Satış noktaları için kuracağımız özel pay sistemi sayesinde ilk etapta yüzde 10’luk pazara sahip olacağız. Rekabet alanlarımızı genişletirken zorlu bir alana girdiğimizin farkındayız. Çok hızlı büyüdüğü için girdiğimiz bu pazarda rakiplerimiz karşısında agresif büyüme stratejisi geliştireceğiz.”
BİZİ BÜYÜME FIRSATI OLARAK GÖRÜYORLAR
Tüm bu hızlı ve kararlı büyüme süreci, yabancıların da dikkatinden kaçmıyor. Bir dönemler Karakan’a Doğuş için Hindistanlı Tata’nın ortaklık teklif ettiği dilden dile dolaşmıştı. Şimdi daha çok ABD’den ilgi gördüklerini açıklayan Karakan, “Yabancıların ortaklık anlamında bize çok teklifleri oluyor. Ancak biz tamamen kendi işimize odaklandık. Amerikalılardan özellikle teklifler var. Bizi büyüme fırsatı olarak görüyorlar. Değerlerimizle örtüştüğü müddetçe, gelen teklifleri değerlendirmeye çalışıyoruz” diyor.
* HER YIL 50 BİN AİLEDEN ÇAY ALIYOR.
* Altı fabrikasında 2.400 ton çay işleyebiliyor.
* Çaya yatırımı 100 milyon dolara ulaştı.
* Salça ve şekerden sonra cipse yatırım yapacak.
* Cips için Aksaray’da 25 milyon euro’luk yatırım planı var.
GENÇLER PATRON OLUYOR
Alpaslan Karakan’ın yeni dağıtım stratejisi, aslında bir başka açıdan yeni girişimciler yaratmayı da konu alıyor. Sistemi tamamen yenileyerek dağıtım ekibinde yer vereceği gençlere maliyetin yüzde 25’i kendisine ait olmak üzere yıl sonuna 500 araç dağıtmayı planlayan Karakan, her bir gence kendi dağıtım şirketini kurarak ‘patron’ olmayı öneriyor. Karakan, yeni sistemi, “Bu sistemle kişiler kendi işlerinin patronu olacak ve satış üzerinden gelir elde edecekler” sözleriyle özetliyor.