Diyarbakır Sağlık Turizmi Çalıştayı

Tümay Mercan

Diyarbakır’da geçtiğimiz günlerde Dicle Üniversitesinin düzenlediği, davetli olduğum “Diyarbakır Sağlık Turizmi Çalıştayı” yapıldı.

Çalıştay öncesi yapılan panelde Belek Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Oğuz Özyaral hocamla birlikte konuşmacıydık.

Prof. Dr. Oğuz Özyaral termal turizm, gastronomik çözümler, yerel ürünler sürdürülebilirlik konusuna değindi. Ben de “Sağlık Turizminin Dünü, Bugünü, Yarını” nı anlattım.

Panel sonrası gerçekleşen çalıştayda sağlık turizmi ile ilgili farklı konular tartışıldı. Diyarbakır sağlık turizmi konusunda bölgesel potansiyelini harekete geçirmek ve değerlendirmek istiyor. Potansiyel elbette var. Dicle Üniversitesi’ ne ve emeği geçen herkese bu çalışma ve davet için teşekkür ederim. Çalıştay sonuçları kıymetli ve alana katkıda bulunacak.

DİYARBAKIR TURİZM DEĞERLERİ

Çalıştay vesilesi ile Diyarbakır’ın tarihi ve kültürel değerlerini de biraz tanıma fırsatı oldu. Biraz diyorum Diyarbakır tarih ve kültür açısından çok zengin. Bir günde bitecek gibi değil. Dinlenme aralarında gasronomik değerlerini de tanımak istediğinizde bir haftada ancak gezilebilir.

Genel olarak Doğu bölgesi tarih ve kültür açısından çok zengin. Bölge acenteleri elbette biliyor ve konuyla ilgili çalışmalar yapıyor ama dışarıdan turist gelmesi önemli.

Yılladır Emitt fuarlarında Diyarbakır standını hep eleştirmişimdir. Stantta hep bir kale duvarı vardır ve kapkaradır. Diyarbakır’ a gidince o kale duvarının gerçeğini gördüm. Neden kara Çünkü Diyarbakır’ın taşları kara. Yani siyah renk. Ama gitmeden anlaşılmıyor.

Oysa taşların dışında ve içinde önemli tarihi değerler var. Diyarbakır peygamberler şehri.

Zerzevan Kalesi var. Kral mezarları var, Hasuni Mağaraları, Malabadi Köprüsü var. Dicle kıyıları, termal suyu ve oteli var.

Çok çeşitli yöresel yemekleri var. Burada hepsini yazmayacağım. Turizm açısından gelişmeye müsait bir bölge. Sur bölgesi Turizm Bakanlığımız tarafından düzenlenmiş güzel bir tarihi alan ortaya çıkmış. Diyarbakır’da şehir içi yollar ve çevresi çift yol ve çoğu yerde dört şerit. Devlet önemli yatırımlar yapmış.

Uçaktan baktığınızda çok katlı planlı bir şehir yerleşimi görüyorsunuz. Hayalinizde nasıl bir Diyarbakır var bilmem. Ben batıda doğup büyüyen biri olarak doğu illerini çok ilginç, ilgi çekici buluyorum. İşim gereği ülkemizde ve doğuda da birçok ile gittim. Fakat turizm açısından değerlendirerek bakmak farklı oluyor. Yakın zamanda da Elazığ’ı tanıma fırsatım olmuştu.

Turizm öyle bir konu ki, turizm değerlerinin bir bölgede olması yetmiyor. Sağlıklı bir turist akışı için alt yapı, bölge insanının buna hazırlıklı olması, turizm değerlerinin ulaşım açısından kolay ulaşılabilir olması, fiyat açısından güven vermesi gibi birçok konu devreye giriyor. Üstelik bunlar her şehir için geçerli.

Önemli olan bölge dinamikleri ve halkı turizm gelirlerine ihtiyaç duyup duymadığı. Eğer böyle bir ihtiyaç yoksa o şehirde turizm gelişemiyor. Gelişim, ihtiyaç hissediliyorsa oluyor. Turizm her anlamda güvenli, turisti kabul eden ortamlarda gelişiyor.

Turizmini geliştirmek isteyen şehirlerin bütün dinamikleri ile önce bunu düşünmesi gerektiğini sanıyorum.

Bu konu turizm için de böyle, sağlık turizmi için de böyle. Dışarıdan fark edilen potansiyel o şehir için en azından o dönem açısından çok önemli olmayabiliyor. Şehrin önceliği gibi görünse de gerçekleşmesi konusunda parçalar eksik kalıyor ve sonuçta yapılan bütün çalışmalar boşa gidiyor, sonraki çalışmalarda motivasyonunu engelliyor.

Diyarbakır’ da turizm ve sağlık turizmi potansiyeli var. Potansiyelin harekete geçmesi için bazı parçaların tamamlanması gerek. Şu an turizm ve sağlık turizmi yok değil. Gelenler beğenerek dönüyorlar. Ama sürdürülebilir değil. Diyarbakır’la ilgili duyduğum bir söz var. “Diyarbakır’ a gelen ağlar, giden ağlar.” Yani gelen, geldiği için ağlıyor ama o kadar beğeniyor ki giderken üzülüyor.

Hep konuşuyoruz güzelim ülkemizin her karışından turizm değeri çıkıyor ve biz bunları anlatmakta zorlanıyoruz. Evet çok olduğu için zorlanıyoruz. O zaman sırayla anlatmayı, mevsimlere bölerek, 12 ayı değerlendirerek anlatmayı deneyeceğiz.

Sözün özü; Diyarbakır tarih ve kültür zenginliği içinde. Bir sonraki Emitt’ de dilerim farklı özellikleri daha iyi değerlendirilebilir, kale duvarı arkasında gizlenmez.

Not: Bu yazı yazarı tarafından organik zeka ile yazılmıştır.