Deniz Tüfekçi: Türsab'ta söyleyeceklerini yazdı

Seventur’un sahibi Deniz Tüfekçi “Söylemek istediklerimiz Bunlardı, ama konuşmamıza izin vermediler” diyerek bir yazı kaleme aldı.

İSTANBUL- Türsab Kongresi bitti ancak üzerine yapılan konuşmalar bitmedi. Seventur’un sahibi Deniz Tüfekçi “Söylemek istediklerimiz Bunlardı, ama konuşmamıza izin vermediler” diyerek bir yazı kaleme aldı.
Deniz Tüfekçi’nin yazısı şöyle:

23.TÜRSAB KONGRE KONUŞMASI 24 ŞUBAT 2018

Ben artık masal dinleyip uyutulmayı değil, başımıza gelenlere neden olanların yüzüne düşüncelerimi haykırmak istiyorum…

Faaliyet raporu üzerinde görüşlerimi belirtmeden önce geçen dönem Türsab yönetiminde ve BYK’larında görev almış meslektaşlarımıza, Türsab’ın profesyonel kadrosunda çalışan bir çoğunu yakından tanıdığım personeline teşekkür ederken ,aramıza yeni katılan meslektaşlarımıza hoş geldiniz diyor, aramızdan ayrılan, uzun yıllar boyunca dostluklarını katkılarını gördüğümüz, Çetin Kayra ağabeyimiz gibi kongrelerimizde divan başkanlığı yapmış tüm meslektaşlarımızı hasret ve rahmetle anıyor, sayın divanı ve değerli üyelerimizi saygıyla selamlıyorum.

GÜVENLİK YOK!

Güvenliğin sağlanamayacağı gerekçesi öne sürülerek ertelenen kongremizin bu gün kapılarında yüzlerce toplum polisinin Toma’ların olacağını düşünerek biraz da tedirginlik duyarak geldim buraya. Hayret, her hangi bir olağan üstü durum yok, eskiden ne kadar güvenlik görevlisi varsa şimdi de o kadar var. Sahiden bir güvenlik sorunu varsa bizim bilemediğimiz, birileri bu salona bomba mı koyacaktı, silahlı adamlar mı basacaktı bu salonu, bizim bilemediğimiz hangi tehlikeyle karşı karşıya kalacaktık.

ELİNİZDEKİ DELİLLERİ AÇIKLAYIN

Bu kararı veren başta Türsab başkanı sayın Ulusoy olmak üzere bu karara oy birliği ile imza atan değerli yönetim kurulu üyesi arkadaşlarımızın hiç kem küm etmeden ellerindeki delilleri ile bize burada anlatmaları görevleridir. Tehlike ne imiş, can güvenliğini mi sağlamak olanaksızmış, şimdi hala bu tehlike var mıymış, ne gibi tedbirler alınmış da şimdi burada sakin bir genel kurul yapabiliyoruz bilmek bir üye olarak hepimizin hakkı.

Eğer burada çıkıp bu konuda açıklama yapılmazsa o zaman dünya kamuoyunun öne sürdüğü Türkiye güvensiz bir ülkedir, can güvenliği yoktur, gidip de hayatımızı tehlikeye atmayalım … savlarına hak vermiş, adamlar doğru söylüyor! demiş olursunuz.

HANGİNİZE İNANALIM

Öte yandan Hükümetimiz, bakanlığımız Türkiye’de güvenlik sorunu yoktur, gelin paşa paşa içiniz rahat olarak tatilinizi yapın diyor.

Ya siz doğru söylüyorsunuz, ya da Hükümetimiz, bakanlığımız doğru söylüyor. Sayın Başaran Ulusoy’a mı inanalım, yoksa Sayın Cumhurbaşkanımıza mı inanalım?

Devletin başı ile Turizm sektörünün en büyük örgütünün başı birbirini yalanlar durumda. Hangisine inanacağız?

Benim bu güne kadar katıldığım 19 genel kuruldan ve ondan önce yapılan genel kurullardan bu gün yapılan genel kurulun hiçbir farkının olmadığını ,olmayacağını biliyorum. Bu güne kadar bu salonlarda ne düşünüyorsak söyledik, kimse çıkıp elinde sopa, silah kimseye fiske bile vurmadı. Bizim tarihimizde şiddet değil, sevgi, üretkenlik , dostluk ve başarı yazar.

Kimsenin kendi başkanlık hesabına Ülkemizin güvenliğini malzeme etmemesi lazım.

Televizyonlarda çıkıp ülkemiz güvenlidir diyorsunuz, sonra güvenlik gerekçesiyle genel kurulun iptalini istiyorsunuz. Bu salonlarda kongresini yapmayı planlayan yabancı guruplar Türsab yönetiminin bu beyanından, genel kurulumuzun iptalinden sonra ne diyecekler? Daha iki yıl önce İstanbul’da yapılan uluslararası kongre 148 iken son iki yıldır tek bir kongre yok. Buna ne diyeceksiniz?

BEN DEĞİL TÜRSAB BAŞKANI GÜVENLİĞİ SAĞLAYAMIYORUZ DİYOR

Birisi bu ülke güvensizdir dedikçe daha çok aşımızdan işimizden oluruz, bunu ben desem, ülkem güvenli değil! desem önemi yok, ama bu lafı eden Türsab’ın yönetim kurulu başkanı ve yönetim kurulu üyeleri ise bu dikkate alınır.

Siz orada benim önümü açmak, işimi kolaylaştırmak için oradasınız, işimi daha da zora sokmak için değil.

OHAL ALTINDA TURİZM YAPILAMAZ

TÜSİAD başkanı, yani sanayicilerin başı çıkıp takır takır bu hükümete bu iş OHAL ile yürümez derken, demokrasinin askıya alındığı bir ülke görüntüsü veren ülkemizde Türsab yönetimi neden OHAL kaldırılsın, görüntümüz normale dönsün demez?

TABLO NEDİR KAÇ ÇALIŞAN İŞİNİ KAYBETTİ

Sektörümüzdeki 1.250.000 çalışanın 450.000’i işini kaybetti, 31 milyar dolarlık gelirimiz geçen yıl 14 milyar dolara geriledi.Çok değerli çalışanlarımızı kaybettik. Bir çok meslektaşım artık aramızda değil. Hadi, üçü beşi beceriksiz, üçünün beşinin de emekliliği geldi, ya geride kalan binlercesi? Kim bunun sorumlusu?

MERTÇE ÇIKIP İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ DURUMUN SORUMLUSUNU İŞARET EDİN VE ONLARDAN ÇÖZÜMÜ DE İSTEYİN

Kim bu sektörün içine düştüğü durumu anlatmak yerine sanki bizi doğrudan ilgilendiren sorunmuş gibi Yenikapı’ya cruise limanı açın dedi?

Gemi mi geliyor da liman arıyorsunuz. O limanın otoparkını işleteceklerin çıkarı ile bizim çıkarımız nasıl özdeşleşiyor. Bu mu derdimiz?

Son iki yılda yaşadıklarımızı bu güne kadar 91 körfez krizi dahil hiç yaşamadık. Ben 40 yıldır bu sektörün içinde olan bir kişi olarak böyle büyük bir yıkıma şahit olmadım.

Seyahat acentaları , işlerini kaybetmişler. Lütfi Kırdar’da iki sene önce yapılan uluslararası kongre sayısı 148, son iki yılda sıfıra düşmüş. Aylarca uğraşmışım, bir sürü masraf yapmışım, bir sürü arkadaşım çalışmış, haftada iki uçuş için tur operatörü anlaşma imzalamış, sonra bir uçak düşürülüyor, iki satır mesaj gönderiyorlar, kusura bakmayın güvenlik sorunu nedeniyle operasyonu iptal ediyoruz. Ülkeye gelecek 6 milyon Euro döviz kaybolmuyor sadece, emeğimiz boşa gidiyor. Gönderilen mesajı bakana iletmesi için Türsab başkanına verdim. Belki bir şeyler yapılabilir diye. Ama gördüm ki söylediklerimi tekrarlamaktan başka bir tepki yok.Bakanlık bilgilensin, haberdar olsun istedim.

DEMOKRASİ OLGUSU

Temel sorun ülkemizin güvenlik sorunu olarak gösterilebilir. Burada ne siyaset yapmaya ne hükümeti suçlamaya gelmedim Yürüttüğü yanlış dış politika tercihleri olabilir, ama temel sorun demokrasi algımızdaki aşınmadır. Rus uçağının düşürülmesi belki BDT ülkelerinden gelen turist sayısının onda bire inmesine yol açmıştır. Peki batılı turistin gelmesinin önündeki engel nedir?

BATILI TURİST DEMOKRASİNİN OLMADIĞI YERE GİTMİYOR.

Hiç kuşkunuz olmasın bunun başlangıcı Gezi olaylarıdır. Gezide göstericilere yönelik polisiye tedbirlerin Batı Avrupa’da demokrasi konusunda yarattığı algı nedeniyle, ve onun devamındaki çeşitli uygulamalar ve en önemlisi OHAL kararı batı dünyasından gelen sayısı 17 milyonu aşmış turisti önce 10 milyona, geçen yıl ise bu sayıyı 7 milyona düşürmüştür. Bizi işsiz, güçsüz, ekmeksiz, aşsız bırakan budur. Bu politikaların yarattığı tablo, düşük gelirli turistlerin gidebileceği bir ülke varsa o da Türkiye algısıdır. Gelen turistin kalitesi, harcama düzeyi bu.

BİZ BU PARAYLA ANCAK TÜRKİYEYE GİDEBİLİRİZ DİYEN TURİST GELİYOR BİZE

MERAK EDİP BİR ARAŞTIRMA YAPTINIZ MI ÜYEMİN DURUMU NEDİR DİYE?

Birliğin üyelerinin haklarını savunmak, ekmeğine sahip çıkma adına buraya aday olup seçilmiş arkadaşlarımız bu olup bitenden haberdar değil mi? Kaç meslektaşımız dükkanını kapattı, kaç meslektaşımız banka borcu alıp, ödeyemedi, kaçı icralık, kaçı kredi kartı borcunu bile ödeyemez, personelinin maaşını ödeyemez, onları artık işyerinde tutamaz olmuş, hiç bunu merak edip sordunuz mu? Geçen yıllara göre kestiği fatura nereden nereye düşmüş…?

Bilip de ne mi yapacaksın?

Koyacaksın raporu Bakanın, Başbakanın , Cumhurbaşkanının önüne, paylaşacaksın Ana muhalefet partisi lideri ile açıklayacaksın kamuoyuna, işte durum bu, biz her şeyimizi kaybettik, ne yapıp bizi bu durumdan çıkaracaksın !!! diye sormak hiç mi aklınıza gelmedi?

Bir acenta dediğin bir kişi değil, buraya temsilcisi olarak gelenler değil, sadece şirketin sahipleri de değil, o acentada çalışanlar, onların eşleri, çocukları anaları babalarıdır. Ben burada aday olanları ya da sizi değil, bakmakla sorumlu olduğunuz çocuklarınızı, harçlık veremediğiniz yavrularınızı, maaşını veremediğiniz çalışanlarınızı,buraya gelemeyen meslektaşlarımızı, boynu bükükleri görüyorum. Yöneticilerin göremediklerini görüyorum.

Utanmıyor musunuz buraya gelen meslektaşlarımızın halini görüp sesinizi çıkartmamaktan dolayı?

Koydun mu önüne hükümetin, bakanlığın önüne böyle bir durum tespiti yapan rapor?

Tv’lerde seyrettiğim, dinlediğim Sayın Ulusoy’a göre durum biraz kötü ama pek de kötü sayılmaz, biz bunları aşarız!! Peki ne yapılsa aşarız? Devletten ne bekliyorsun? Bu duruma gelmemize neden olan politikaların yarattığı tahribatı acaba Hükümet ne yapsa hafifletir, sonra da daha iyi bir noktaya geliriz? Bu konuda ses yok!

Sayın Bakan açıklama yapıyor, turizmcilere yeterli desteği verdik, artık sıra tekstil ve otomotiv sektörüne geldi.Gel de gülme.

Ne desteği yapılmış, anlatayım. Gemi ile gelen yolcunun cebine 35 dolar para koyuyoruz. Uçakla gelen yolcunun uçağına 6000 dolar veriyoruz.. Uçak koltuk sayısı fazla olan havayolu şirketi sahibi meslektaşımızın itirazı sonucu onun uçaklarına 9000 dolar destek veriyoruz.

Öyle garip bir teşvik ki, Gemi ile Uçak ile gelen turist için teşvik var, otobüsle gelirse teşvik yok.Uçak benzin yakıyor da otobüs su mu yakıyor? 900 milyon lira olduğu söylenen teşviklerin ne olduğunu da anlatmakta yarar var.

Eskiden halıcıların, kuyumcuların dükkanlarına müşteri gelmesi için Cruise şirketlerine yolcu başı ayak bastı parası olarak ödedikleri parayı şimdi Cruise şirketleri bakanlıktan her hangi bir yükümlülük altına bile girme gereği duymadan aldığı paradır. Bu para artık devlete ödetilmektedir. Adı teşvik olan bir haraçtır.yarın Gürcistan’ın Batum limanından Trabzon’a Gürcü turist! getirdiğini iddia eden birisi yolcu başına maliyeti 10 doları bulmayan bilet parasını bile almadan bedava trabzon’a yolcu getirir, bunun karşılığında 35-40 dolar para alır.Varna, Burgaz limanlarından da Bulgar turist!! benzer koşullarda getirilirse, şaşmayın.

Uçak başına verilen 6000-9000 usd teşviğin adresi ise merkezi Cayman adaları, Malta gibi ülkelerde olan off-shore şirketleridir. Kimisinin sahibi Türk yurttaşı olsa da teşviğin adresi Tamamen yabancı tur operatörleridir, üyemiz acentaların tamamına yakını bu işe sadece aracılık etmekte, her hangi bir biçimde bu teşvikten yararlanamamaktadır.

Konaklama sektörüne de tahsis edilen arazilerin süresi 49 yıl daha artırıldı onlara da teşvik bu kadar.Konaklama sektörü çökmüş,bankalara teslim olmuş,haraç mezat satılma noktasına düşmüş,tek bir teşvik yok.

900 milyon lira teşvik ön görülmüş seyahat acentalarına, bunu haber olarak vermiyorlar, daha ne istiyorsunuz der gibi söylüyorlar. o teşvik seyahat acentalarını ayakta tutmak için değil, birilerine kaynak aktarmak için yapılmaktadır.

Acenta başına neredeyse 130.000tl teşvik var bu pakette. Ama bu kağıt üzerinde.

Peki sizin cebinize giren 130 kuruş kuruş var mı? Yok.

HÜKÜMETİ DE KANDIRDINIZ

Siz sadece bizi oyalamadınız, doğruları anlatmayarak, sanki her şey güllük gülistanlıkmış gibi bir hava yaratarak hükümetin doğru karar vermesine de engel oldunuz.

Çıkıp başbakanın karşısına, sektörün durumu iyi olsa aidat toplardık, acentaların %90ı aidat borcunu bile ödemekten aciz, bak 60 milyon lira aidat alacağımız var, durum budur! demek aklınıza gelmedi mi?

Peki Bakanlık, Hükümet ne yapıyor?

BAKANLIK BÜTÇESİ DÜŞMÜŞ

Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesinde şimdiye kadar olmadığı düzeyde bir artış sağlanarak bu gelirin tekrar eski düzeyine çekilebilmesi için bir bütçeye sahip olması umuluyordu.

Hükümetin bırakın böyle bir artışa yol açacak bütçe çalışması içinde olması, görülüyor ki bütçeyi daha da düşürmüş. Genel bütçe içindeki oranı binde 55’den binde 53’e düşürülmüştür.

7.5 katrilyon düzeyindeki genel bütçe içinde kültür ve turizm’e ayrılan rakam 3.997 milyon lira ile sınırlı kalmıştır. Bu rakam oran olarak geçmiş iktidarlar döneminde sadece Turizm Bakanlığı bütçesi bile bunun yaklaşık 3 katı civarındaydı.

Euro bazında bir kıyaslama yaparsak, 2017 bütçesinde 945 milyon Euro olan Kültür ve turizm Bakanlığı bütçesi, 2018 yılı için 860 milyon Euro düzeyine inmiş, reel olarak bütçe, bir önceki yıla göre Euro bazında %9 oranında yani 85 milyon Euro azalmıştır.

İşin daha da vahim olan bölümü ise bu bütçenin %75’inden fazlası cari harcamalara gitmekte, personel, kira, su, elektrik, yakacak, araç kirası, benzin ,çiçek, çikolata ikramına gitmektedir.

Bilgileri veren sayın Bakanımız, yaşanan bu faciayı Hükümet görmezden geliyor, açıkçası ne haliniz varsa görün diyor. Sayın bakan bile acınacak bu durum karşısında mahcubiyetini maalesef…. İle başlayan cümleleriyle ifade ediyor.

Turist sayısı artıyormuş, 2017 de artmış

Bu yıl %30 artış var diyerek moral enjekte edenlere, o kadar bile artış olsa, bu dişe dokunur bir şey ifade etmez, sorunları gizlemeye yarar en fazla, ama gerçeği gizlemek hem bize, hem sektöre hem de ülkeye büyük zarar verir. Artışı söyleyeyim, 4 milyon nüfuslu Gürcistan’dan 2.5 milyon ,komşu İran’dan 2.5 milyon, Bulgaristan’dan 1.5 milyon turist gelmiş. Yani çalışmaya geleni de, sebze almayı geleni de turist saymış, bir kişi yılda 30 kere gelip gitmiş, 30 turist olmuş.

Maden böyle artış var peki fiyatlar neden böyle;

Her şey dahil 4 yıldızlı oteller 17 dolara, 5 yıldızlı oteller ortalama 25 dolara satıldı Antalya’da Ruslara .Birisi İstanbul’da, diğerleri Antalya, Kuşadası gibi yerlerde otel sahibi yönetim kurulu üyesi arkadaşlarımız var, doğru söylemiyorsun desinler. Bu koşulda turist sayısı artsa ne olur artmasa ne olur. Bu tabloyu saklamanın kimseye yararı yok. Saklayarak kendinizi de kandırıyorsunuz, Yıkımın gerçek boyutunu göstermeyerek Hükümeti de kandırıyorsunuz.

Derdi turizm olmayan bir yönetim, derdi turizm olmayan bir hükümet tablosuyla karşı karşıyayız.

Yöneticilerimizle Bakanlık ve Hükümet arasında bu konuda mükemmel bir uyum , anlayış birliği var ,bu gerçekle yüz yüze gelin.

DERDİMİZ AYAKTA KALABİLMEMİZE KATKI SAĞLAYACAK TEŞVİK,

Türkiye pahalı mı ki fiyatı daha da ucuzlatıyorsunuz

Yahu kimse söylemiyor mu bu teşvik kararını verenlere, bizim derdimiz ayakta kalabilmek, bu ülkeye turistler bizim ürünlerimizin pahalı olması nedeniyle değil, ülkenin savaş ortamında, terör batağında çırpındığı için gelmiyor, o yüzden OHAL koydunuz, teşvik gelen turistin cebine para koyarak değil, onu getiren seyahat acentasının ayakta kalmasını sağlayacak teşvik vererek yapılır . Bunu söylemek aklınıza gelmedi mi?

Elinizde bize göstereceğiniz, yanlış yapıyorsun Deniz Tüfekçi,

Biz bunların hepsini yaptık, al işte belgesi, biz acentaların içine düşürüldüğü durum nedeniyle sektörün 1991 yılında başına gelenlerin daha da kötüsü gelmesin diye, çalışanlarımız ekmeksiz, işsiz kalmasın diyerek devletin seyahat acentası çalışanlarının sigorta, kira, maaş gibi giderlerini yurt dışı pazarlama giderlerini karşılamasını istedik diyebiliyormusunuz?

Sektörün geleceğinin kararmaması için bir öneriniz oldu mu?

HÜKÜMET VE SURİYELİLER

Siz Hükümet olarak dünyaya örnek olacak, insanlık dersi verecek bir iş yaptınız, 3 milyon Suriyeli için şimdiye kadar 33 milyar dolar harcama yaptınız, onları açlıktan soğuktan ölümden kurtardınız, takdir ediyoruz, alkışlıyoruz, peki size yılda 30 milyar dolar dövizi anasının ak sütü gibi helal parayı kazandıran sektöre, Suriyeliye verdiğin paranın, bağışladığın paranın 40 da birini , acentalara, konaklama sektörüne devletin zekatı gibi verse,350.000 turizmci işsiz kalmasın, çoluk çocuğu ona buna muhtaç etmeyin dediniz mi?

EYY HÜKÜMET!!!

Biz de modaya uyalım;Eyy hükümet, eyy bakanlık, sana yılda 30 milyar dolar döviz getirmiş sektöre Suriyeliye yaptığın yardımın 40 da birini yapman için ne yapması lazım. Yaleli eşliğinde el avuç açıp karşında bana da yardım deyip gerdan mı kıralım?

Merkez bankası kayıtlarına göre daha iki yıl öncesine kadar 31 milyar doları aşkın döviz girdisi sağlayan turizm sektörü, kendisinin hiçbir dahli olmadığı sorunlar nedeniyle geçen yıl 14 milyar dolar, bu yıl da ona yakın bir girdi ile yetinmek zorunda kalmıştır. Demek ki sorun turizm gelirlerinin düşmesidir.

OHAL kalkmadıkça, gerçek demokrasiye erişmedikçe işlerimiz düzelmez, Gazetecilerin, milletvekilinin içerde olmasının faturasını batı dünyası bize, turizmcilere kesiyor.

Turizm Akademisyenleri

Bu yönetimin yaptığı bir çalışmayı size göstermek istiyorum.

Turizm Sektör raporu,2017 Ocak Haziran dönemi çalışmasını Turizm Akademisyenleri derneğine hazırlatmışlar.

Bir baktım, bir süre sonra okuduklarıma inanamadım. Aynı kitapçığın içinde aynı şehre gelen turist sayısı 3 tabloda da farklı farklı, bir sayfanın altında verilen rakam ile üstünde verilen rakam bir birini tutmuyor. Bu çalışmayı yapan değerli turizm eğitimcilerinin suratına kısa bir incelemeden sonra fırlatıp, bizim böyle tutarsız, dayanaksız çalışmayı üyelerimize sunmak gibi bir terbiyesizliğimiz olamaz, verin paramızı geriye, size güvenip nasıl çocuklarımıza turizm eğitimi verebiliriz! diyemediniz.

Ama Akademisyenlere de fazla yüklenmeyelim, DTÖ, Turizm Bakanlığı ve TUİK rakamları birbirini tutmuyor ki.TÜİK olmayan turisti var göstermeye çalışıyorama Dünya Turizm Örgütü(DTÖ) rakamları bunu yalanlıyor.

Hac yapabilmek için IATA acentası olmak gerekiyor, yani Uçak bileti satmak!!!

Değerli arkadaşlarım, yaklaşık 6 yıl öncesine kadar seyahat acentaları getirdikleri dövize endeksli hac turizmi yapabiliyorlardı. Bir gün öğrendik ki, Suudi Arabistan hükümeti sizin acentalar üçkâğıtçı, hacıları burada bırakıp gidiyorlar, sonra biz burada onlarla uğraşmak zorunda kalıyoruz, bundan sonra hac turizmi yapacak Türk seyahat acentaları AITA belgesine sahip olmalı, yoksa kabul etmeyiz demişler. Diyen kim?Suudi Arabistan, Kime diyor? Türk seyahat acentalarına. Arkadaşlar, ne zamandan beri bizim ne yapacağımıza Suudiler karar verir oldu. Senin Dışişleri bakanlığın yok mu? Suudi Arabistan Krallığı bu kuralı Türk seyahat acentalarına koyarken, neden Bosna, Azerbaycan, İran Pakistan gibi ülkelerdeki acentalara koymuyor? IATA uçak bileti satanların bağlı olduğu bir üst kuruluş, teminatı varmış efendim onların!. O teminat ancak havayollarına yönelik işlemlerde garantördür, hacca gidenleri korumaz. Hacca gidenleri koruyan seyahat sigortasıdır. Almanya’ya Amerika’ya gidenleri nasıl koruyorsa Suudi Arabistan’a gidenleri de o şekilde korur. Bunu hac komisyonuna öneren kim? Kim istedi bunun böyle olmasını? O dönemde yönetimde olanlar şimdi karşı karşıya,kim istedi bunu, kimlerin aklına geldi bu parlak fikir?

Kim önerdi hac komisyonunda böyle olmasını. Kimlerin işine yaradı bu? Bu dediğim yeni bir şey değil, geçen kongremizde sevgili muhalefet liderleri kendilerinden başkasına konuşma hakkı vermemek için divana önerge verdikleri için bu konuları kimse gündeme getirememiş, bu hukuksuz karar dünyadan haberi olmayan divan tarafından da kabul edilmişti.

Türsab’ın yapmış olduğu iyi şeyler de var tabii .

BOOKİNG.COM…

booking.com ‘un her hangi bir seyahat acentası gibi biz hangi kurallara ,yasalara bağlı olarak çalışıyorsak, ticari faaliyette bulunuyorsak, Türkiye’deki faaliyetlerinden dolayı aynı bizim gibi vergiye tabi olmaları gerekiyor. Türsab hukuk departmanı güzel bir çalışma ile bu faaliyeti durdurdu. Güçlü lobileri ile konuyu hükümete kadar getirdiler.

BAKANLAR NE DİYOR

Önce Ticaret Bakanı, şimdi de Kültür veTurizm bakanı kurum olarak aldığımız tavrı eleştirir bir tavır takınarak ne kadar üzülmüş olduklarını gösterdiler. Bakın Turizm bakanı ne diyor, Türkiye’den rezervasyonun yapılması gerekir. Serbest piyasa bakımından da bu önemli…”

Peki sayın Bakan, madem bu kadar meraklısınız bunların vergisiz ,her hangi bir denetime tabi olmadan ülkemizde iş yapmalarına, o zaman koyun bir madde torba yasalarınızın arasına ve deyin ki, booking.com gibi yabancı işletmelerin sahip olmak istedikleri haklardan bizim seyahat acentalarını da yararlandıralım. Var mısınız buna,? Yabancı elini kolunu sallayacak iş yapacak, biz cezasından vergisine her şeye tabi olacağız. Türsab da buna sessiz kalacak. Bunu mu istiyorsunuz? Yok öyle yağma.

Burası müstemleke ülkesi mi? Osmanlı döneminin kapütulasyolarının Lozan ile kaldırıldığını biliyoruz, yeniden mi o günlere dönmek istiyorsunuz?

boking.com lehine müdahil olan birkaç seyahat acentası meslektaşımızı da burada esefle kınıyorum. Ülkenden yana olacaksın, Bilmelisin, her şey para değildir. Türsab yönetimini bundan dolayı, onurlu tavırlarından dolayı kutluyorum.

Türsab yönetimine soruyorum,

Bankalara güya çağrı yapıyorsunuz, üzerimize gelmeyin, bizi hacizlerle baş başa bırakmayın diye.

Biz de size çağrı yapıyoruz.

AİDAT BORÇLARINI NE YAPACAKSINIZ

Aidat borcunu ödeyemeyenlere ne yapacaksınız? Bankalar gibi üyelerinize, bizlere haciz mi uygulayacaksınız? Önce sormak lazım,1618 sayılı yasanın revize edilmesi ile ilgili yapılan toplantılardan birinde Türsab’ta aidat konusu gündeme geldiğinde bu miktarın belirlenmesi amacıyla bakanlıkla yapılan toplantıda acaba kim bu aidatların yüksek olmasını savundu? Kim ödeyemeyen kapatsın acentasını! dedi?

Başkan adayları çıksın ve bu aidat borçları sorunu nasıl çözeceklerini, üyeleri nelerle karşı karşıya bırakacaklarını mertçe, açık açık taahhüt etsinler. Mevcut yasal engel varsa onu nasıl aşacaklarını da söylesinler. Bilmek istiyor üyeler, yarın kapılarına haciz memurunu gönderecek misiniz yoksa üyenizden yana tavır koyup soruna çözüm mü bulacaksınız?

Bu aidatların bu kadar yüksek olmasını savunan, aidatını ödeyemiyorsa başka iş yapsın diyen o dönemin yöneticisi, şimdinin yönetimine aday olan arkadaşımız acaba ne diyor? Bu güne gelmemize neden olanlar şimdi iktidar muhalefet olarak ayrı cephelerde. Matruşka gibi yani.

SAĞLIK TURİZMİ YÖNETMELİĞİ

Sağlık turizmi konusunda yayınlanan yönetmelik sanırım seyahat acentalarının değil, bu işi doğrudan hastanelerin yapması konusunda Türsab ile sağlık bakanlığının anlaştığını görüyoruz.

Bir seyahat acentasının sağlık turizmi yapabilmesi için Sağlık bakanlığından belge alması gerekiyor artık.7 gün 24 saat iki dil bilen eleman çalıştırmazsanız, santral kurmazsanız, anlaşma yapacak bir hastane bulamazsanız, sağlık turizmi yapamazsınız. Yönetmelik bunu söylüyor. Türsab bu yönetmeliği web sitesinde yayınladı, inceleyip itirazları yazılı olarak hukuk servisine ve yönetime ilettim. Bu yönetmeliğin iptali için girişimde bulunmalıyız. Yoksa sağlık turizmi 3 büyük şehirdeki 3-5 hastanenin tekeline geçer.

Bu yönetmeliğin böyle çıkmasında acaba hangi arkadaşımız Sağlıkla ilgili başkanı olduğu derneği kanalıyla özel çaba gösterdi. Merak ediyor musunuz?

İpucu da vereyim;O da yönetime aday!

Bu genel kurul Türsab’ın son genel kurulu olabilir.

Sayın Cumhurbaşkanı artık Birlik olmayacağını, isteyen o sektörde istediği gibi örgütlenebileceğini, hiç birinin isminde Türk ya da Türkiye kelimesini kullanamayacağını söyledi.

Bu salonda seçimi kaybedenler hiç üzülmesin, bir süre sonra kendi arkadaşları ile istediği birliği kurabilir. Tek yetkililik artık yok.

Asıl buna izin vermeme konusu bizim ana gündemimiz olmalı.

Sabırla dinlediğiniz için teşekkür ediyor hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Deniz Tüfekçi

Manşetler

Köy Enstitüsü öğretmeni annem, Cahide Altıntaş ile gururluyum
38 Avrupa ülkesi Çin'i vizesiz ziyaret edebilecek
Kapadokya'yı 10 ayda 1 milyon 322 bin 598 turist gezdi
Uludağ yoğun kar yağışıyla sezonu açıyor
Mudanya, kendi zeytin markasını yaratacak
Pasaport bedeli gelirden çok arttı
SPK'dan Akfen'e şartlı onay!
Schengen vizesi alacak Türk vatandaşlarına yeni kısıtlama
Mövenpick Bursa, İncili Gastronomi Ödülü’nün sahibi oldu
EasyJetwash, marka anlaşmazlığında ödemeyi kabul etti