Değişen dinamikler ve turizme etkileri

Doç,Dr.Yetkin Bulut

Pazarlama, bireylerin ve örgütlerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere malların hizmetlerin ve fikirlerin fiyatlandırılması tutundurulması ve dağıtılması süreci şeklinde basit olarak tanımlanır. Bu ve bunun gibi tanımlara pazarlama kitaplarında sıkça rastlanır.

PAZARLAMA HAYATIN KENDİSİDİR

 Birçok yazar pazarlama kavramına değişik tanımlamalar getirebilir. Bana göre pazarlama talebi yaratmak ve talebi yönetmektir.
Pazarlamanın diğer bilim dallarından en büyük farklılıklarından birisi hiç şüphesiz ki reel hayatla beraber gider. Bu aslında şu anlama gelmektedir. Pazarlama dinamiktir ve aslında hayatın ta kendisidir.
Bu aslında işimizin en zor kısmını oluşturur.

HERKES BU İŞİN UZMANI MI?

Bütün apartman kapılarının girişinde “satıcı, dilenci ve pazarlamacı giremez” şeklinde yazı vardır. Veya reel sektörde iki tane satış tekniği eğitimi alan veya iki tane satış kitabı okuyan herkes kendisini pazarlamanın ve satışın uzmanı zanneder. Maalesef ki çevremizde bu kişilerden oldukça var.
Piyasada uzmanı olan yada olmayan kişilerin yazdıkları kitapları okuyan kişiler maalesef kendisini “pazarlamacı” olarak adlandırıyor ve hatta daha da ileri giderek ben bu işin uzmanıyım ve herkese strateji belirlerim iddiasında da varlık gösteriyor.
Sizlere de ne kadar tanıdık geldi değil mi?

SATMASINI BİLEN DÖNEMİ

İşi turizm olmayan
ancak turizm yapmaya çalışan, hatta kendisini turizmci ilan eden fazlası ile insan var maalesef normal hayatta. Bu aslında normal ve kızılmaması gereken bir olgudur.
Nedeni ise gayet basit. Onlar var olacak ki kaliteli ile kalitesi arasındaki fark belirgin şekilde ortaya çıksın.
Pazarlamanın evrimine baktığımız zaman da bu tip insanların oluşturduğu bir anlayış var ve bu anlayışın adı da “satış anlayışı dönemidir” Bu dönemim sloganı ise “ne yaparsam yapayım satarım yeter ki satmasını bileyim” şeklinde özetlenebilir.

Türkiye’de 1980’li yıllarda ansiklopedi furyasındaki satış anlayışı veya ünlü TV karakteri “Hallederiz Kadir” tiplemesinde de bu anlayış kendisini göstermektedir.

Bundan sonraki gelen dönemde ise müşteri istek ve ihtiyaçlarının hakim olduğu ve satış hacmi ile sağlanan kâr yerine müşteri memnuniyeti aracılığı ile sağlanan kârın egemen olduğu modern pazarlama anlayışı egemen olmuştur.

TURİZMDE MÜŞTERİ İSTEKLERİ

Turizm sektöründe bu anlayış 1990’lı yılların sonundan itibaren ciddi şekilde egemen olmaya başladı. Bu anlayışın gereği olarak başta mutfak çeşidi olmak üzere rekreasyon ve animasyon faaliyetlerine kadar birçok aktivitede müşterinin istek ve ihtiyaçları baz alındı ve ürün çeşidi de bu doğrultuda artırıldı.
Şeker hastası müşterilerin taleplerinden çölyak hastasının taleplerine kadar birçok talep bu çerçevede değerlendirilmeye çalışılıyor.

Bu noktada belirtilmesi gereken bir nokta da pazarlamada kendisini oldukça hissettiren ve tüm dünyada tüm sektörleri de değişimize zorlayan dijital değişim meydana geldi. Bu değişim ile artık tüketiciler bir ürünü satın almak istedikleri zaman artık söz konusu ürünü satan şirketin web sitesine girmekte ve beklentilerini karşılar ise de o konaklama tesisini tercih ediyor.
Dijital değişim sadece web ile sınırlı kalmadı. Önceleri sadece edilgen durumda olan ve sadece kendisine sunulanla yetinmek durumunda kalan müşteri web 2.0 ile biraz daha söz sahibi olmaya başladı. Bu doğrultuda youtube gibi kanallarda video paylaşılıyor.

GİTARIMI KIRDIN UNİTED

United Airlines’ın bu konuda yaşadığı bir örneği hatırlamakta fayda var.
Bir yolcu gitarı ile seyahat etmek ister ve bagaja gitarını teslim eder. Gitarı bagajdan teslim aldığında gitarının kırık olduğunu görür.  Bunun üzere “gitarımı kırdın United” diye bir şarkı yapar. Şarkıyı youtube da paylaşır. Paylaştıktan kısa bir süre sonra izlenme rakamları çığ gibi büyür.  Kişi başta ABD olmak üzere birçok kanala çıkarak hikayesini anlatır. Bugün gelinen noktada birçok havayolu şirketinde insanların müzik aletlerini taşımalarını sağlamak için özel yerler yapılmıştır.
Gördüğünüz gibi müşteri artık tam anlamı ile kral ve kral ne derse o oluyor. Web 3.0 çağında ise artık karşılıklı etkileşim ortaya çıktı ve şirket ile müşteri karşılıklı olarak iletişim haline girmeye başladı.

KENDİSİNİ YENİLEMEYEN BİTECEK

Bugün makinelerin kendi aralarında
konuştuğu ve endüstri 4.0 diye adlandırılan bir döneme girdik. Bu dönemde genetik, enformasyon, robotik teknolojiler ve nanoteknoloji gündemde oluyor. Geçenlerde bir otel genel müdürü tanıtımı vardı. 20’den fazla dili aktif şekilde kullanan bir yönetici. İnsan ilk olarak nasıl bir insan ki bu şekilde dil becerisi var diyorsunuz. Haberin devamında bunun bir robot olduğu söyleniyordu. Robotik işlerin en fazla hizmet sektöründe kendisini göstereceği hemen belli oldu.
Dolayısı ile artık geleneksel yöntemlerin yanında modern dünyanın da gereklerini yerine getirmek gerekiyor. Bunun için de en üst yöneticiden en alt kademe çalışan herkesin kendisini yenilemesi gerekiyor. Kendisini yenileyemeyen kişi ve kurumlar tarihin tozlu yapraklarında diğerlerinin yanında yerlerini alacaklardır.