İSTANBUL- “Çin’in Başarılarının Sırrı | Çin Türkiye İşbirliğinin Geleceği“ başlıklı çok taraflı çalıştay “Kuşak ve Yol, Ticaret, Turizm, Yatırım, Finans ve Teknoloji“ teması ile 12 Nisan 2021 Pazartesi günü, Hilton İstanbul Bosphorus Oteli’nde, 14.30-17.30 saatleri arasında gerçekleştirildi.
Oturum başkanlığını TASAM Direktörü Doç. Dr. Engin SELÇUK’un yaptığı Çalıştay’ın açılış konuşmalarını Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu CUI Wei ve TASAM Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Tuğgeneral (E) Fahri ERENEL yaptı.
Çalıştay’ın müzakereci ve diğer katılımcıları ise şu isimlerden oluştu; Barış ARİÇ (Çin Ticaret Derneği Yönetim Kurulu Başkanı), Sinan BAYRAKTAR (Çin Ticaret Derneği, Ekonomist, Yazar), Vahit BORA (Huawei Türkiye Kurumsal İletişim Müdürü), Oğuz ŞEN (TASAM BGC Direktörü), LI Guorong (Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu), Nilgün KUYUMCU (Türkiye Turizm Enstitüsü Direktörü), Tümay MERCAN (Kocaeli Üniversitesi), Minhaç ÇELİK (Genel Koordinatör, siberbulten.com), Mustafa AYDOĞAN (Boğaziçi Asya Araştırmaları Merkezi Direktörü), Ayşe Hicret KARAKAYA (Boğaziçi Asya Araştırmaları Merkezi Araştırmacısı), Faik KOÇ (Yönetici Eğitimci), İhsan TOY (TASAM Yönetim Kurulu Üyesi ve Yayınlar Direktörü) ve Laman IBRAHİMOVA (TASAM Uzman Yardımcısı).
TASAM Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Tuğgeneral (E) Fahri ERENEL çalıştayın açılışında yaptığı konuşmasına “Öncelikle şunu belirtmek ve altını çizmek gerekir; Kovid-19 pandemisine rağmen her iki ülkenin ekonomisi de pozitif ayrışmıştır. Bugün Türkiye ile Çin arasında giderek gelişen tarihî ilişkilerin ticari ve ekonomik alana da yansıdığı bir süreçteyiz. Bugünkü toplantının da bu sürece katkı sağlayacağını ümit ediyorum“ sözleriyle başladı. Kendisinin pandemi sürecinde Çin’den alınan Sinovac aşısının iki fazını da olduğunu, dolayısıyla bu ilişkiyi fiilen de hissettiğini dile getirdi. Millî güç unsurlarının askerî, politik, teknolojik, siyasi, ekonomik olarak sınırlandığını ancak sağlığı, önümüzdeki yıllarda diğer birçok unsurun önüne geçecek bir süreç olarak algıladığını belirten ERENEL, sağlık gücünü ve kriz yönetimi becerisini iyi yönetebilen ülkelerin yeni uluslararası ilişkilerde ve uluslararası güvenlikte bir adım öne çıkacaklarının altını çizdi.
Moderatör TASAM Direktörü Doç. Dr. Engin SELÇUK toplantının açılışında “Türkiye gibi orta büyüklükteki ülkelerin elbette dünya sistemini yönetme gibi bir gücü yoktur. Ancak sistemin kırılmaya mı yoksa uyuma doğru mu gideceğine yön verme kapasiteleri mevcuttur. Türkiye ile Çin’in bundan sonraki işbirliği de sadece Türkiye açısından değil küresel denge açısından da ciddi önem taşıyor“ dedikten sonra sözü açılış konuşmalarını yapmak üzere Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu CUI Wei’ye verdi.
Başkonsolos CUI Wei: “Ülkelerimizin ortak çıkarlarını savunmalıyız“
Başkonsolos CUI Wei; “Çalıştay’ın ana başlığından biri ‘Çin’in Başarılarının Sırrı’ olduğu için konuşmama böyle başlıyorum; 101 yıl önce Nisan ayında Atatürk ve Türkiye’nin öncüleri TBMM’yi kurarak Türk halkının Kurtuluş Savaşı’na liderlik etmiş ve zafere kavuşturmuştur. 100 yıl önce Temmuz ayında Çin’de Çin Komünist Partisi kuruldu. Bu iki olay iki ülkenin tarihlerinde yeni birer sayfa açmıştır“.
Yüz yıl sonraki duruma bakıldığında ise Çin’in dünyanın ikinci en büyük ekonomisi, en büyük sanayi ülkesi, en büyük emtia/ticaret ülkesi ve en büyük döviz rezervine sahip ülkesi olduğunu, geçtiğimiz on yılda Çin’in dünya ekonomisine her yıl yüzde otuz katkı yaptığını, birçok teknolojik gelişmelerle birlikte ülkedeki hane halkı gelirinin de ciddi şekilde yükseldiğini, ülkede orta gelirli nüfusun dört yüz milyonu aştığını, yoksullukla mücadelede zafer kazanıldığını özetleyerek dile getiren Başkonsolos CUI Wei, Çin’in dış ülkelere savaş açmadığını, diğer ülkelerden kaynak gaspı yapmadığını, piyasaları zorla açtırmadığını gelişmelerini tamamen barışçıl yolla kaydettiğini belirtti.
Başkonsolos CUI Wei sözlerini şöyle sürdürdü; “2020 yılında salgına rağmen ikili ticaret %17 oranında büyümüştür. Çin, Türkiye'nin süt ürünlerinin en büyük alıcısıdır. Antep fıstığı ve kiraz gibi Türk tarım ürünlerinin Çin'e ihracatı hızla büyümüştür. Taraflarımızın işbirliği projelerinde; EMBA santral inşaatı başlatılmış, Kalyon güneş paneli fabrikası üretime geçmiş, Çinli şirket İstanbul metro araç alım ihalesini kazanmış, Huawei ve OPPO gibi Çinli markalar telekomünikasyon ve akıllı telefon sektöründe, yerlileşme ve yerli üretim gibi konularda gitgide büyük adımlar atılmıştır.
Bu yıl, Çin ve Türkiye diplomatik ilişkisinin 50. yıldönümüdür. Kısa zaman önce Çin Devlet Konseyi Üyesi ve Dışişleri Bakanı Sayın WANG Yi Türkiye'yi ziyaret ederek, Türk liderliğiyle ikili işbirliğinin derinleşmesi hakkında görüş teatisinden bulunmuş ve yeni önemli mutabakata ulaşmıştır.
Gelecek dönemde, Türk tarafına salgınla mücadele desteklerini sağlamaya devam edeceğiz, aşı işbirliğimize ivme kazandırmayı sürdüreceğiz. Türk tarafıyla 5G, yapay zekâ, büyük veri, dijital ekonomi gibi yüksek ve yeni teknoloji alanlarındaki işbirliğini derinleştirerek, mega proje işbirliğimizi istikrarlı bir şekilde hızlandıracağız ve karşılıklı yarar ve çift kazanç gerçekleştireceğiz. Daha fazla Çinli şirketin Türkiye'den kaliteli ürünler ithal etmesini ve Türkiye'ye yatırım yapmasını teşvik etmeye devam edeceğiz.
Her iki ülkemiz de, önemli yükselen ekonomidir. Aramızdaki dayanışma ve işbirliğimizi sıkılaştırıp, ülke yönetme tecrübelerini görüşerek, ülkelerimizin ve gelişmekte olan ülkelerin ortak çıkarlarını savunmalıyız“.
Prof. Dr. Ahmet Sedat AYBAR: “ Küresel model tercihinin belirleyicisi bilgi ve teknoloji“
TASAM Başkan Danışmanı Prof. Dr. Ahmet Sedat AYBAR ise konuşmasında günümüzde dünyanın çok fazla küresel meydan okumalarla karşı karşıya kaldığını, Türkiye-Çin ilişkilerinin nasıl yol alacağının da bu meydan okumaları etkileyecek potansiyele sahip olduğunun altını çizdi. Sedat AYBAR “Ssyın Başkonsolosun dile getirdiği gibi ‘bazı ülkeler kendi modellerinin daha üstün olduğunu söyleyerek bunun üzerinden diğer ülkelere baskı uygulamaya çalışıyorlar’ cümlesi yerinde bir tespittir. Kendi modelinin diğer modellerden üstün olduğu iddiası konusu özellikle Anglosakson merkezli küresel meydan okumaların ve güç çekişmelerinin merkezinde yer alan bir durumdur. Bunun üzerine çıkan şey ise teknolojideki gelişmeler; dijitalleşme, 5G, büyük veri, yapay zekâ, robotikler, nanoteknoloji gibi konularda gözüküyor. Oradaki çekişmeler, uzay yarışındaki çekişmeler gelecekte bu modellerin hangisinin tercih edileceği, hangisinin üzerine çıkacağının da belirleyicisi olacaktır“ dedi.
AYBAR sözlerini şöyle sürdürdü; “Küresel oyun, bir satranç oyunu gibi yani at ne tarafa ve nasıl gider, fil ne tarafa gider gibi belirlenmiş kurallar çerçevesinde kimin hangi hamleyi ne zaman yapacağını önceden kestirmekti. Şu an itibariyle dünya öyle bir yer değil ve oyunun kuralları yok. Bu yüzden karşı tarafın hangi hamleyi neden yapacağını bilmeniz mümkün değil. İçinde bulunduğumuz dünya biraz tavla oyununa benziyor; zarları kim nasıl atıyor ve nereye nasıl kapı alınacak. Bizim en iyi bildiğimiz oyunlardan bir tanesi tabi tavla. İçinde bulunduğumuz dünya bir belirsizlikler dünyası. Dünyayı değerlendirirken bu çekişmeler, model arayışları, aklın ve rasyonalitenin ulvi zirvelerinde gerçekleşmeyecek. Bambaşka bir yerde, sahada gerçekleşecek. Böyle bir kurgu içerisinde de bilişim, bilgi ve işbirlikleri önem arz ediyor. Küresel model tercihinin belirleyicisinin bilgi ve teknoloji olduğu böyle bir ortamda bizler gerçekçi fikirler üretmek durumundayız“.