İSTANBUL, TBMM eski Başkanı Hüsamettin Cindoruk, HDP'yi kapatma davasından İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasına kadar son günlerde Türkiye’nin gündemini meşgul eden hadiselerle ilgili değerlendirmelerde bulundu. “Türkiye'de bir iç barış sağlanması lazım. Yoksa gidişat çok kötü” uyarısında bulunan Cindoruk, siyasi partilerin kapatılmasına karşı olduğunu belirtti.
Cindoruk, “Benim de mensubu olduğum Demokrat Parti, Adalet Partisi, Büyük Türkiye Partisi kapatıldı. Ama ben yine TBMM Başkanı oldum. Parti kapatmanın pratik bir sonucu yok. Partileri denetlemek gerekir. Onu da kapatarak değil, bir sürü başka tedbirlerler uygulayarak yapabiliriz” dedi.
Sözcü’den Saygı Öztürk’e konuşan Cindoruk şunları söyledi:
“Siyasi partiyi kapatmak siyaseti sertleştirir, halkı demoralize eder. Aykırı partileri de parlamentoda muhafaza etmek lazım. Başkanlığım döneminde aykırı partiyi Meclis'te muhafaza ettim. Gece hadise yaratanlar, zorluklar çıkaranlar, direnç gösterenler oldu. Onlara demokrasinin hoşgörü rejimi olduğunu gösterdim. Leyla Zana'nın Kürtçe yemin ettiğinde o zaman cesaret sayılan bir şey yaptım, yargılanmalarını önledim. DGM tutuklamak üzereydi. Buna fırsat vermedim. Ancak, tedavi için yurt dışında bulunduğum sırada benim yerime bakan arkadaş dokunulmazlığı kaldırmış. Haklarında dava açıldı. Yargıtay son aşamada benim dediğimi kabul etti, Meclis kürsüsünde yapılan yemini suç saymadı. Necmettin Erbakan, ‘Kanlı mı olacak kansız mı olacak' dedi. Ben gerekçelerini gösterip Erbakan'ı kurtardım. Aslında kurtardığım Erbakan değil, kurtulan parlamentomuzdu. Onun da partisi kapatıldı, yeni parti kuruldu. Sonunda iktidara geldi. Bugünkü iktidar da, kapatılan partinin sonucudur. Partileri disipline edecek olan dava değil, adil olmaktır.
“Benim gördüğüm şu an ülkemiz tuluatla idare ediliyor”
Benim gördüğüm şu an ülkemiz tuluatla idare ediliyor. Son hadise de bunu gösteriyor. Hiç gereği yokken İstanbul Sözleşmesi kaldırılıyor. Kanun, Cumhurbaşkanı kararnamesiyle kaldırılamaz. O zaman, Birleşmiş Milletler sözleşmesi, Avrupa Birliği sözleşmelerinden de Cumhurbaşkanı kararnameleriyle çıkılabilir. O zaman, bunlar kanunlarla teminat altına alınmaz. İstanbul Sözleşmesi kararname ile iptal edildi deniliyor ama İstanbul sözleşmesinden bu haliyle çıkılamaz. Bunun için kanunun çıkarılması gerekir. Bu tuluattır. Basit hadise değildir. Meclis sadece güvence değil, Cumhuriyet'in teminatıdır.
“Cumhuriyet rejiminin önsözü Andımız'dır!”
Cindoruk sözlerini şöyle sürdürdü: Andımızı kaldıranlar da bilsin ki, Andımız Kuvayı Milliye'nin önsözüdür, Cumhuriyet rejiminin önsözüdür. Dr. Reşit Galip, Atatürk'ün sofrasında Atatürk'e karşı çıkan adamdır. Kuvayı Milliye devlet kuruyor. Andımızdaki Türk, Kuvayı Milliye'yi tarif ediyor. Andımız, Kuvayı Milliye'nin reçetesidir, Türkiye'nin reçetesidir. 100 yıllık devletimiz, toprak kaybetmemiş, Kıbrıs'ta Cumhuriyet kurmuş, Hatay'ı almış, anlaşmalar yapmış. Bu devletin yörüngesi belli. İdeolojisi laikliktir. Laiklik ideolojisi olan devletten, İslami devlet çıkarmak isteniyor. AKP iktidarında 20 yıl geçmiş, devlet kendini korumuş.