Bu ülkede başbakan olmak çok kolay

Özkan Altıntaş
Türkiye’de kanunlar toplum düzeni için çıkar,  Herkes kanuna güvenir huzura kavuştuk der
Ancak kazın ayağı öyle değil!
Sanki kanunlar delinmek için çıkarılır. Derler ya; ‘Minareyi çalan kılıfını hazırlar...’ Aynen öyle...
İyi bir hukukçu davayı kazanmak için kanunun boşluklarından yararlanır. Emsal kararlar kullanır ve kendi lehine kara çıkarabilmek için kanunları deler de deler!
Siyasetçi kürsüye çıkar, bir konuşur pir konuşur... Kanunları delik deşik eder.
Vatandaş ne yapsın? Delik deşik kanuna güvenip hala huzur arar.

Son günlerde yeni bir moda çıktı:
Kartvizitine ‘başkan’ yazdırma modası... Başkan ol da neyin başkanı olursan ol!
Küçükken söylerlerdi:
Okuyup adam ol, bir yere baş ol da ne başı olursan ol... İstersen soğan başı bile olabilirsin.. Bir başkanlık modasıdır almış gidiyor.
Birisi birine ‘Buyrun sayın başkanım’ dediği zaman o kişi böbürlenip kasılıyor. Koltuklarının altında iki karpuz varmış gibi duruyor. Şişiyor da şişiyor...
Tuhaf milletiz vesselam... Yağcılıktan hoşlanıyoruz. Hele ‘şak...şakçılık...’ Kanımızda var sanki...  Şak şak duyduk mu bir tuhaf oluyoruz. Bütün vücudumuzu elektrik kaplıyor. İrkiliyor ve dikiliyoruz.
Hele kürsüde isek yandınız... Konuştukça konuşuruz... Konuştukça açılıyorsunuz... Aynı Arap atı gibi...
Söyledikleriniz anlaşılsın anlaşılmasın önemli değil... Kaptırıveriyoruz...
Bazılar ise  “Camiamı bulmuşum, konuşmaz mıyım?” diyor...
Ama bir şeyin farkında değil.
Baştan bir kaç kelime iyi de sonra abuk sabuk laflarla ipin ucu kaçıyor. Ondan sonra  camia için işkence bölümü başlıyor. 10 kuruş ver konuştur, 100 kuruş ver susturamazsın.

Neyse ‘başkan’lığa dönelim...
Türkiye’nin kanunlarında açık açık yazılıdır: Bir dernek kuran kişi sadece o derneğin adını kullanmak zorundadır.
Ama bir ‘birlik’, bir ‘federasyon’ merakıdır gidiyor. Adam bir dernek kuruyor, ‘... federasyon derneği’ veya ‘... birlik derneği’ diyor. Sonra da ‘ben federasyonum’, ‘ben birliğim’ diyor. Bütün Türkiye ‘benim’ diye ortaya çıkıyor.

Bu durmda bu ülkede başbakan olmak çok kolay. Hem de suya sabuna dokunmadan, sorumluluk almadan.
Nasıl mı? Anlatalım.
Kamu kuruluşlarını kullanarak kurulan dernekler var. Adam gelip ‘Milli Savunma Bakanlığı Derneği’ kuruyor, oluyor ‘sayın bakan,,,’

Bu örneklere göre;
TOBB Derneği kursam, TOBB başkanı mı olurum?
TÜROFED derneğini kursam, TÜROFED başkanı mı olurum?
TÜRSAB derneğini kursam TÜRSAB başkanı mı olurum?

Bunlar saymakla bitmez.
Tabii burada en garip olanı kanunların delik deşik edildiği ve onları korumakla görevli mahkemelerin bunları gözardı ettiğidir. Birisinin çıkıp şu dernekçilik enflasyonuna 'dur' demesi gerekiyor.
Çünkü yarına bir gün, bende “Başbakanlık Derneği’ni kurup bu ülkenin başbakanı olacağım.
Bu yazdıklarım kime mi?
Koltuğuna sıkı sıkı yapışıp oradan ayrılmayanlara...