Bodrum’da iyi ve kötü şeyler oluyor

Can Pulak

 Bodrum’da güzel şeyler de oluyor, doğayı tahrip eden gelişmeler de…Şehir güzelleşiyor, meydanlar yapılıyor, taşlar döşeniyor, eli yüzü düzeliyor. Bodrum’un Altyapısı önemli çapta elden geçirildi. Öyle her yağmurda kentin merkezini seller basmıyor artık. Bu yıl çok uzun süreli ve müthiş yağmurlar yağdı. Şiddetli sağanaklar göz açtırmadı millete…
Ama buna rağmen, geçmiş yılların felaketini yaşamadı Bodrum… Öyle her gece elektrikler kesilmedi, saatlerce karanlıkta kalmadı şehir.
Gerçi çöp sorunu hala çözülmedi, trafik kışın bile zorluyor insanı, yolların yapımına henüz başlanmadı. Ama yavaş yavaş onlar da olacak.
Önce arıtma iyi çalışmalı, sonra yollara başlanmalı.Trafiği çözebilmek için de, şimdiden kafayı çalıştırmak lazım. Aksi halde millet yazın perişan olur, trafik tam manasıyla arapsaçına döner.
Belediyelerin çalışma heyecanı, büyükşehir projesiyle bir miktar frenlendi. Bu yüzden ciddi yatırımlara kimse başlıyamıyor. Para sıkıntısı da çekiliyor tabii. Bu durumda hizmetleri eksiksiz yapabilmek kolay değil…
Buna da şükür demek en doğrusu galiba…
Böyle ortamda sorunların hiçbirini kimse çözemez. Çöp projesi de durur, arıtmanın arızasız çalışması da…
Bizim millet takdir ve teşekkürden ziyade, eleştiriyi sever.
Ne yapılmadı, neden yapılmadı, sebebini pek araştıran olmaz.
Bir idareci koltuğa oturdu mu, herşeyi yapmalı ve yılların biriktirdiği sıkıntıları bir çırpıda çözmeli.
Bunu istiyor millet!
Kaymakamdan da, belediye başkanlarından da, polis müdüründen de, jandarma komutanından da…
İdareci değil mi yapacak, mazereti kabul etmez milletimiz…
Şöyleydi, böyleydi, şu son 2-3 yıldır epey işler yapıldı Bodrum’da…
Su getirildi, yollar düzeltildi, bazı yerlerde elektrikler yeraltına alındı.
Havaalanı büyütüldü, yeni dış hatlar binası yapıldı.Deniz yoluyla çıkış kapıları güzelleşip modenleştirildi.
Sağlık işleri hale yola konuldu.
Az işler mi bunlar?
Doğrusunu söylemek gerekirse, devlet de iyi çalıştı, belediyeler de…
Teşkilatları hırpalanmasına rağmen, jandarması da polisi de, iyi görev yaptılar. Haklarını teslim etmek gerek.
Bodrum gibi hareketli bir şehrin güvenliğini yere düşürmediler. 100 bin kişilik bir kente yetecek kadrolarla, bir milyonu aşan nüfusu gürültüsüz, patırdısız iyi idare ettiler. Asayişte görev alanlar, kentin isimsiz kahramanı oldular adeta. Bodrum’da yaşayanların bunlara bir teşekkür borcu olmalı.
Yapılanlar yeterli mi?
Bodrum’un diğer eksikleri ne olacak?
Heryeri betonlaşmaya devam edecek mi?
Şehrin üzerine kabus gibi çöken rant hevesleri, durdurulabilecek mi?
Bunun cevabını verebilmek, maalesef şimdilik kolay değil. Ben yapılanları anlatmaya çalıştım, yapılmayanları anlatmaya kalkarsak, daha çok işimiz, daha katedilecek çok yolumuz var demektir…Şimdi gelelim Bodrum’daki kötü gelişmelere…
Çevre feci şekilde tahrip ediliyor.
Mandalina bahçeleri, zeytin alanları betona yenik düşüyor. Koylar imara açılıyor.
İzinleri iptal edilen yerlere, inşaat ruhsatları yeniden veriliyor.
Güvercinlik’teki otel için kıyametler koparılmıştı.
Daha kötüleri ormanın içine, hem de tam göbeğine yapılıyor. Torba’nın Kaynar mevkiindeki, milli park özelliğine sahip o güzelim ormanın halini bir görmelisiniz.
Her yerinden inşaatlar fışkırmaya başlamış.
Ruslar birkaç yıl önce aldıkları araziyi büyütmüşler, ormandan yer de kiralamışlar, sonra da hepsini güzel bir paraya satıp gitmişler. Şimdi alanlar oraya,hem de ormanın göbeğine oteli yapıyorlar.Yoldan pek görünmüyor ama, Kaynar’ı döndünüz mü, facia bütünüyle gözlerin önüne seriliyor.
Aydın Doğan da yeni bir otel yapıyor.
Çok şükür onunki kel bir tepede. Bitirirse her tarafını yeşillemeli, çiçeklemeli. Aksi halde ruhsat alamamalı beton görüntülü oteller.
Eros çamaşırlarının sahibi Ahmet ile eski bankacı Atilla Uras’da Riksos’un yanına yeni bir otel yapıyorlar. İnşaatı devam ediyor hala.Başka oteller de var, ama hiçbiri karadan görünmüyor. Denizden bakarsanız hepsini kolayca fark edersiniz.
Doluluğu sezonda 2-3 ayı geçmeyen Bodrum ve çevresinin bu kadar otele ihtiyacı var mı?
Bu da ayrı bir tartışma konusu. Ama asıl üzerinde duracağımız iş,doğayı koruması gereken devletin,bizzat doğayı tahrip edecek işler yapması.
Daha henüz Güvercinlik’teki otelin tartışmaları bitmeden, devletimiz tam karşısına yangınlara müdahele edebilmek için, sanki başka yer kalmamış gibi, ormanın ortasına lüks bir binayı dikivermiş. Güvercinlik’i 2-3 kilometre geçtikten sonra,sol tarafa bakın,binayı ve doğanın nasıl tahrip edildiğini rahatça görürsünüz.
Devlet böyle yaparsa,vatandaş neler yapmaz?
Helikopter alanına başka bir yer mi yoktu?
Yazık, hem de çok yazık…