Bir yol hikayesi

Can Pulak

Hükümet duble yollarla öğünüyor ama,Türkiye’nin her yerinden şikayetler ayyuka yükseliyor.Kalitesiz,vasıfsız,

dayanıksız yolların yapımının,maliyetinin çok üzerine çıktığı söyleniyor.Yapımcı firmaların dost-arkadaş-akraba-yandaş dörtlüsünden oluştuğu herkesin dilinde artık.

     Yol uzmanı değilim,dedikoduyu da sevmem ama ‘’Türk’ün aklı gözüdür’’lafını haklı çıkaran kuvvetli bir gözüm vardır.Bu gözler, yapımı aylardır süren ve turizm sezonunda olmamıza rağmen daha da süreceği anlaşılan Milas-Bodrum yolundaki rezaleti aylarca seyrediyor.Bu öyle bir rezalet ki,işim gereği her gün gidip geldiğim bu yolda tanık olduklarıma, normal insanlar kolay inanamaz.

     Şimdi iyi dinleyin ve kararınızı ona göre verin...Bodrum-Milas arasında yine çift şerit,mükemmel bir yolumuz vardı.Kimsenin bir şikayeti olmadığı gibi,trafik kesintisiz ve

düzenli bir şekilde akardı.O haliyle en az 5-10 yıl daha rahat kullanılırdı.O güzelim yolu,durup dururken kazıyarak bozdular.Yer yer dolgu yaparak yaklaşık bir metre yükselttiler.Hafriyata ve dolgu malzemelerine ödenen müthiş rakamlar bir yana,yine çift şerit yaparak asfaltladılar.Hani dörder şerit yapsalar neyse,madem çift şerit olacaktı,onca parayı niye toprağa gömdüler acaba?

     Durun daha bitmedi..Yol asfaltlandı ama,sanat yapıları yapılmadığı,menfezler açılıp büzler döşenmediği için, ilkbahar da yağan aşırı yağmurlar yüzünden ovayı su bastı.Bu yüzden Bodrum-Milas yolu kapandı ve ulaşım iki gün Mumcular üzerinden sağlanabildi.Sel suları çekilince,projede ihmal ettikleri menfezleri yapmaya ve büzleri döşemeye başladılar.Paletli paletsiz iş makinaları yeni asfaltı bozunca da,silbaştan yapıp,çok yeri ikinci kez asfaltladılar.

     Acemilik,amatörlük anlatılacak gibi değildi.İşi alanlar ya yol yapmasını bilmiyorlar yada yolun bitmemesi için özel bir çaba sarfediyorlardı.Tam bu sırada yapılan yolların üzerine,hesapsız kitapsız hafriyatlar yüzünden boşlukta kalan koca koca kayalar düşmez mi?Bu kere de başladılar kilometrelerce duvar örmeye.Aylardır örülen bu duvarlarda  kullanılan taşlar yolu yeniden bozunca da,üçüncü bir asfaltlama harekatını başlattılar.Şimdi bir yandan örgü,diğer yandan da asfalt işleri sürüyor hala.Öyle olunca, trafiğin ne hale geldiğini tahmin edersiniz herhalde.

     Çok yerde tek şeride düşen trafiği düzenleyen bir memur filan yok ortalıkta.İşaretlemeler hurda plastik bidonlarla yapılıyor ki,bu bidonların çoğunu ya rüzgar uçuruyor yada dikkatsiz sürücüler vurup deviriyor.Bu yüzden pekçok trafik kazası oldu yollarda.İnsanlarımız yaralandı,araçlarımız hasar gördü.Peşpeşe dizilen ve gideceği yere varmakta büyük zorluklar çeken araçları trafik polisleri değil,ellerine kırmızı bayrak verilmiş 15-16 yaşlarında bilinçsiz çocuklar yönlendirmeye çalıştı.Peki yokmuydu bu ülkenin trafik polisi?Vardı ama,onlar bunca rezalete müdahele etmek ve vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlayacak önlemleri almak yerine,aynı yolda sürücülere tuzak kuruyor ve hız cezası kesiyordu.Eğer yurttaşların elinde de ceza kesmek yetkisi olsa,bu sorumsuzluğa göz yuman trafik idarecilerine,memuriyetten men cezası keserlerdi herhalde..

Bu rezaletler aylarca sürüp giderken,normal ışıklandırma ile rahatça halledebilecekleri Torba kavşağına bir alt-üst geçit yapmaya başlamazlar mı?Hem de ne biçim,ne zevksiz,ne kadar masraflı bir geçit anlatamam.Kestikleri onca ağaca mı yanayım,tatile gelen onca yerli-yabancı turiste verdikleri eziyete mi,sokağa dökülüp heder edilen bu milletin paracıklarına mı..?Kim verecek bunların hesabını acaba?

     Torba kavşağı gerçekten çok kötüydü ve kazalara zemin hazırlıyordu.Yılın iki ayı,buradan geçerken tüm sürücülerin yürekleri ağızlarına gelirdi.Tamam ama,iki yöne konulacak

normal trafik ışıklarıyla rahatça ve masrafsız halledilebile cek bir işi,sanki iki büyük şehri birbirine bağlayacaklarmış gibi kocaman ve zevksiz bir beton yığınıyla kaplamaya çalışmak,paraların nasıl hovardaca harcandığını ispatlayan bir abide olarak hatırlanmayacak mı hep..?

     Buraya kadar Milas-Bodrum yolundaki rezaleti naklettim sizlere.Şimdi gelin bir de şehir içine bakalım..Turizmin en yoğun yaşandığı şu günlerde,Bodrum’dan Turgutreis’e giden anayolu asfaltlamaya çalışıyorlar.Vatandaş perişan,bölüm bölüm tek şeride düşürülen yolda araçlar,santim santim ilerliyor.Bu sıcakta gidecekleri yere ulaşmaya çalışan insanlar ,otomobillerde,minibüslerde,otobüslerde fenalık geçirecekler.Bu sorumsuz idarecilerin,kaş yapalım derken göz çıkaranların Türk turizmine ve Bodrum’a verdiği zararı tahmin edemezsiniz.Halk belediyeleri suçluyor ama, belediyelerin en küçük bir kabahati yok.Şehri bu hale getiren, su borularını zamansız döşeyen DSİ ile yolları bir türlü yapamayan Karayollarının becereksiz müteahhitleri...

     Şimdi geliyorum işin en önemli yerine...Bunca rezalet,bilinçsiz yapım ve sorumsuz harcama dünyanın hangi ülkesinde olsa,o ülkede hükümetler devrilir,sorumlular mahkemeye verilir,analarından emdikleri süt burunlarından fitil fitil getirilirdi.Ama bizde öyle değil maalesef..Muhalefeti de basını da uyuyor.Millete karşı görevlerini yapmamak için direniyorlar adeta.Bunca Muğla Milletvekili var,bunca evi Bodrum’da olan basının ağır topları var.Niye bunlar seslerini çıkarmazlar,bunca rezaletin hesabını sormazlar ki...

     Bari ben sorayım...Yatağan yoluna yaptığınız o muazzam masrafın hesabını sonraya bırakıyorum.Şimdi Milas-Bodrum yolunun hesabını verin bakalım.Buraya ne kadar para harcadınız?İşi kimlere verdiğinizi ben açıklamayayım,siz söyleyin artık...Bu yolda hangi firmalar çalıştı ve ne kadar para aldılar?Yolun yapımı ne zaman bitecek?Aynı yolun keşif bedeli neydi,şimdi kaça çıktı?Aradaki o korkunç farkı kim ödeyecek?

     Soruların cevabının gelmeyeceğini biliyorum ama,bu işin sonuna kadar takipçisi olacağımı ve yetimlerin hakkını da kimseye yedirmeyeceğimi buradan açıkça ifade ediyorum.

     Yazık çok yazık...