Hürriyet Gazetesi'ndeki habere göre adı Gökçe Erhan, 37 yaşında Trabzonlu bir ressam.
Sürmene'nin Gökçesu Mahallesi'ndeki evinde yalnız yaşıyormuş. İki katlı evi yöresel mimari tarzında, eski bir evmiş. Geçen Cumartesi akşamı evinde bilinmeyen bir nedenle yangın çıkmış ve kendisi son anda dışarı çıkarak canını zor kurtarmış; yani ölmesi an meselesiymiş.
Ev yangında kullanılamaz hale gelmiş, sadece eşyaları değil, yaptığı tablolar da yanmış. Gökçe Erhan, yangından önce evinin arka tarafından ses duyduğunu söylemiş, yetkililere göre evin kundaklanmış olma ihtimali varmış.
Eğer kundaklanma kesinleşirse, şöyle bir olayla karşı karşıyayız:
'Bir kadının evini, kendisi içerdeyken yakan canavarlar var.'
Peki bir kadını, kendisi içindeyken yakma canavarlığını göstermenin gerekçesi ne olabilir?
İhtimal o ki, Gökçe Erhan Trabzon'da çevre sorunlarına dikkat çeken bir aktivistti ve kültür balıkçılığı tesislerine karşı basın açıklaması yapacaktı, evi bu açıklamadan saatler önce kundaklandı. Yani Gökçe Erhan'ın mücadelesinden rahatsız olanlar bunu yaptı.
Tekrarlayalım, kundaklama kesinleşirse, 'bir kaç balık parası' uğruna bir kadının hayatına kast edenlerle karşı karşıyayız demektir.
Ve böyle bir eylemin karşılığı, 'Alçaklık'tan, 'Canavarlığa', 'Gözü dönmüşlük'ten, 'Katilliğe' her türlü sıfatı hak eder. Böyle bir eylem hiçbir dinde de, hiç bir kültürde de hoş görülemez.
Gökçe Erhan'ın ağlayarak okuduğu çevre açıklamasının görüntülerini lütfen internetten bulup dinleyin, yüreğiniz parçalanacak.
Maalesef ülkemizde böyle 'canavarlıklarla' zaman zaman yüz yüze geliyoruz. Dünyayı barış içinde dolaşan İtalyan Gelin'ler, burada tecavüz edilip öldürülüyor. Gözünü para bürümüş bazı insanlar, bu alçaklığı yapacak kadar çukurlaşabiliyorlar.
Gökçe Erhan 'gözyaşları' ile basın açıklamasını okurken, kendisine destek olan insanlar da çevresindeydi, acısını paylaştılar, onu yalnız bırakmadılar.
Ne mutlu onlara...
Umarım Gökçe Erhan'ın uğruna mücadele ettiği hedefleri gerçekleşir ve yanan evine de çevresindeki mücadele arkadaşlarının, sağduyulu hemşerilerinin ve kadın derneklerinin yardımıyla yeniden kavuşur.
Eğer Gökçe Erhan yalnız bırakılır, mücadelesini kaybeder ve 'kundakçılar'ın istediği olursa, işte o zaman biz toplum olarak iki elimizi başımıza dayayıp düşünmeliyiz.
Bu hale nasıl geldik?