Binlerce dansöz var

Sefa İnan

Bir zamanlar Serdar Ortaç’ın seslendirdiği,”Binlerce dansöz var” isimli bir şarkı vardı. Her nedense bu hafta ne yazayım diye düşünürken, aklıma bir anda bu şarkı geliverdi. Şarkının sözlerini günümüzde yaşananlara adapte edeyim istedim. Bu şarkıyı, günümüzde bukalemun gibi değişkenlik gösterenlere adıyorum.

Gerçekten de günümüzde binlerce dansöz var. Dün dediğini bugün değiştiren, dünkü düşüncesini gelişen olaylar çerçevesinde, güçlü tarafa göre adapte eden, Vatan ve Millet kavramlarını kendine göre yorumlayan insan sayısı maalesef gün geçtikçe artıyor.

Sosyal medyayı ülkemizde yaygınlaşmaya başladığı andan itibaren kullanmaya başlayıp sonra bir anda sosyal medya paylaşımlarıma son veren biriyim. Çünkü bu platform yanlış kullanılmaya başlandı. İnsanların bu platformu kullanırken kendileri gibi değil, olması gerektiği gibi mesajlar vermekte olduğunu gözlemledim.

Bilirsiniz, kan çeker diye bir sözümüz vardır. Suçlunun olay mahalline geri dönmesi gibi. Bu konu hakkında çok görüşler mevcut. Bazıları, Amerikan film senaristleri tarafından uydurulmuş olduğunu iddia ederken, cinayet masası meslek öğretilerinde, kitaplara geçmiş bir insan davranışı olduğunu iddia edenler de mevcut. Aslına bakacak olursanız, gerek ülkemizde gerekse yurt dışında birçok olayın cinayet mahallinin gözlenmesi (olay yeri incelemesi) sonucu elde edilen ipuçlarıyla çözüldüğü söyleniyor.

Bu suçlu psikolojisini sosyal medya paylaşımlarında da gözlemleyebilirsiniz. Çok yakından tanıdığınız bir arkadaşınız, günün siyasi akışı içinde güçten nemalanmak adına görüş değiştirir. Dün savunduğunu bugün savunmaz hale gelmenin yanı sıra güçlüden yana mesajlar vermeye başlar.

Hani yukarıda kan çeker sözcüğünden ne anladığımı yazmaya çalıştım ya… İşte aynen böyle suçlu psikolojisi ile günün siyasi atmosferine ve gücü elinde tutanın seveceği mesajlara hız verir.

Tabii ki bu sistem her zaman tutmaz ve ilgili kişi veya kişileri yakinen tanıyanların, kan tuttu söylemlerine neden olur.

Milli havayolumuz THY’de de bu tür binlerce çalışan olduğunu düşünüyorum. Serdar Ortaç’ın Binlerce dansöz var şarkısını onlara ithaf ediyorum. Hiç uzağa bakmayın bunların hepsi içimizde.

Bu kişicikler, dün başka idiler bugün ise başka… Dünkü siyasi görüşü veya desteklediği parti teşkilatından yüz bulamayınca başka yerlerde şansını denemekten imtina etmiyorlar. Yani dansözlere taş çıkartırcasına kıvırıp duruyorlar.

Bu davranışlara ben şekilcilik diyorum. Hiç camiye gitmeyen kişinin bir anda camilere veya mescitlere gitmeye başlaması, Vatan-Millet-Sakarya ve bilhassa dini söylemleri her iletisinde, bastıra, bastıra gözümüze sokmaya çalışması, hep bu suçluluk psikolojisi sonucudur.

Değerli okurlarım;

Bilhassa THY’de sapla saman gerçekten birbirine karıştı. Bir bakıyorsun, Atatürkçü çizgide olanlar bile FETÖ suçlamaları ile karşı karşıya kalıyorlar. Başlar duruyor alttakilere yol veriyorlar. Hâlbuki THY torpil mekanizmasının işlediği bir şirketimiz. Dünde öyleydi bugünde öyle. Alt kadrolarda FETÖ suçlamalarına maruz kalanları, şirkete alanlara baksalar mesele çorap söküğü gibi çözülecek. Ancak iş tersine gidiyor. Başlar duruyor alttakiler gidiyor. Olan da, binlerce dansöz yerine yüzlerce günahsıza oluyor. Hatırlarsınız, 26 Eylül 2016 tarihinde yazdığım“ÖZÜR DİLE THY” başlıklı köşe yazımla neyin ne olduğunu anlatmaya çalıştım. Tabii ki beklenen oldu ve Özür filan dilenmedi.

Bu platformda havacılık içeren paylaşımlar yapıyoruz. Her görüşe yer veriyoruz. Ancak o yayınladığımız görüş kafamıza uymazsa onu köşe yazılarımızda eleştirmekten de geri kalmıyoruz. Çalışanlardan yana tarafız dedik ve hala aynı çizgiden hiç sapmadan devam ediyoruz.

Sendikal konularda en güçlü kalemlerle neyin ne olduğunu anlatmaya çalışmamız ve siz değerli okurlarımızın takdirini kazandığımızı bilmemiz yaptığımız yayıncılık anlayışının doğru olduğunu gösteriyor. Her ne kadar mevcut sendikanın tepkisini çeksek de, başkaları gibi 180 derece ters dönmüyor, çalışanların kandırılmasına müsaade etmiyor, işin doğrusu neyse onu yazmaktan imtina etmiyoruz. Tabii ki onlarda, bizim doğruları yazmamızdan rahatsız olduklarından bazı uğraşlar içerisinde Airlinehaber’i yıldırmaya çalışıyorlar.

Aslına bakacak olursanız, yandaş medyamız gibi davranıp suyun akışına göre yol bulmaya çalışmak, çalışan kesime ne olursa olsun sesiz kalmak ve bu sessizliğin karşılığını bir şekilde almak en azından maddi açıdan mutlaka avantajlı olacaktır. Şimdiye kadar bu yollara başvurmadık. Başvuracağımızı da sanmam.

Çünkü biz havayolu veya havalimanı işletmecileri ile ikili ilişkiler içinde hiç olmadık. Senede bir ve sadece genel kurullarda görüşebildiğimiz bu kişileri, çalışanların yararına kullanmaya çalışıyoruz. THY’nin son genel kurulunda tüm THY çalışanları için istediğim, rezervasyonlu pass bilet hakkı verilmesinin takipçisiyim.

Şirket yönetimlerinden gelecek menfaatlere de ihtiyacımız yok. Biz sadece habercilik yapmaya çalışan amatör bir grubuz. Ne siyasetle nede ticaretle hiç ama hiç işimiz olmaz.

Herkesin A dediğine bazen B olarak cevap verip neden B dediğimizi açıklıyoruz. Suyun akışına göre değil, suyun akışını, gitmesi gereken yere doğru yönlendirmeye çalışıyoruz. Kısaca sektördeki binlerce dansözün dışında kalmaya özen gösteriyoruz.

Tabii ki takdir sizlerin…

https://www.airlinehaber.com