Bilen bilmeyen konuşuyor

Sefa İnan

Değerli Okurlarım

Sektörümüzde yayın yapan bazı haber portallarında müthiş bir bilgi kirliliği yaşanıyor. Bir nevi ağzı olan konuşuyor.

İşin komik yanı ise okurların bazıları ise yazılan görüşün veya haberin ehil bir ağızdan veya kalemden aktarılmadığını bildiği halde yine de haberi okuyup doğru yorumlanmasına yardımcı olmaya çalışıyor. Hal böyle olunca da, ilgili yazıda birçok yorum oluşuyor. Haberi okumak, neyin ne olduğunu anlayabilmek için habere giren kişi, müthiş bir bilgi kirliliği içinde atılan farklı farklı yorumları okuduğunda konu ile ilgili net bir bilgi sahibi olamıyor. Kimisi yazara laf atıyor kimisi yorum atana…

Bir diğer ilginç şey de, makaleyi okumadan yorumlara bakarak yorum savaşı veren okurlar var. 

Bu bilgi kirliliğine neden olan tek faktör, yazıyı kaleme alan kişinin konuya detaylı bakamayıp veya kasıtlı olarak bakmadan, öylesine tek taraflı makale yazmaya çalışmasından kaynaklanmaktadır. 

Bende aynı sizler gibi medyayı takip ediyor ve farklı görüşlerdeki makaleleri okumaya çalışıyorum.  Ancak, okuyacağım konu ile ilgili makale sunan kişinin, konuyla ilgili bilgi deneyimini önceden araştırdığımdan veya bildiğimden, sunulan görüşü dikkatle okuyor ve yazarın ne söylemek istediğini anlamaya çalışıyorum.

Örneğin; sendikal konularda medyamızda işi bilen bir kaç kişinin makalesi çıktığında mutlaka çok dikkatli okuduktan sonra aynı görüşlerde isem yorum atmaya gerek duymam. Aksi takdirde, yani görüş farklılığımız var ise kibar tarzda bir yorum atarak aynı görüşte olmadığımı belirtirim.

Hayatında, değil bir sendikal çalışma yapmış olmak, hiç sendika üyesi bile olmamasının yanı sıra, toplu iş sözleşmesi yapabilen bir işyerinde bile çalışmamış kişilerin yazdığı makaleleri kesinlikle okumam ve okunmasını da tavsiye etmem.

Örneğin; benim tıp bilimi ile ilgili bir haber portalı kurup bir çok hastalığa yönelik makaleler yazmam ne kadar yadırganacaksa bizim havacılık portallarında ahkam kesici görüş belirten yazarların makaleleri de aynı absürtlükte oluyor.

Bunları neden yazıyorum?

Bir haber sitesi, THY’de yaşanan sendika yetki tartışmasında her nedense(!) taraf olmayı seçmiş ve saçma sapan bir başlık ve yorumla makale yazmayı uygun görmüş. THY’de 2018 in sonunda yetki yarışına girecek grubun çalışmalarını baltalama adına güya THY çalışanlarını ürkütmeye çalışmış. Tabii ki, bu makale son derece saçma ve taraflı olduğundan bir dolu yorumlarla kınanmış

THY’ye yeni girmiş bir çalışanın kafası allak bullak olmuş. Yazarın bu konudaki bilgisini süzmeksizin görüşünü ve gelen yorumları okuduğunda ne yapacağını şasırmış kalmış. Bana yazdığı mail’de Sefa Bey Hava-Sen e geçersek gerçekten mevcut hakları kaybedermiyiz diye sormuş. Yapmayın etmeyin…

Bu yazıdan sonra muhalif grup olan Hava-Sen çok sert bir uslubla yanlış bilgilendirmelere cevap vermiş ve kasıtlı bilgi kirliliği yaratan kişiye yönelik satılık kalem imasında bulunmuştu. Bizim görevimiz, cadı avına cıkıp, şu yönetici veya bu yönetici Hava-İş’i, bu kişi de Hava-Sen’i destekliyor tarzı imalarda bulunmak değildir.“Herkes İşine Baksa” başlıklı köşe yazımda bu konuda görüşümü dile getirmiştim. Kısaca, herkes işine baktığı gibi haddini de bilmelidir. 

Bildiğiniz üzere her zaman her görüşe yer veriyorum. Mevcut sendika yönetimi veya muhalif grup ne yollarsa yayınlamak Airlinehaber’in görevi. (tabii ki yollanan bildiri bize yollandıysa) Tarafımıza yollanan bildiriyi yayınladıktan sonra köşe yazılarımızla bu bildirilere olumlu veya olumsuz yorum yapabilecek deneyimli kadroya sahip nadir haber portallarından biri olduğumuzu biliyorsunuz. Bu nedenle okurlarımızı tarafsızlıkla aydınlatmayı görev olarak görüyoruz.

Bu bilgisizce yazılmış makaleden sonra sizlere bazı gerçekleri anlatıp bilgi kirliliğine son vermek Airlinehaber’in dürüst ve tarafsız yayıncılığına uygun düşeceği kanaatimdeyim.

Hava-İş ve Hava-Sen taşımacılık iş kolunda kurulmuş sendikalardır. Mevcut durumda yetki Hava-iş tedir. Ancak yetkili sendika olmak devamlılık içermez. Her an dengeler bozulabilir. THY’nin yeni dönem toplu iş sözleşmesi öncesinde, yeni sendika Hava-Sen’in (Mayıs veya Haziran aylarında) Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na, THY’de Toplu İş sözleşmesi yapabilecek hale geldiklerine yönelik, üye sayıları eşliğinde yetki başvurusu yapması gerekiyor.

Son aldığım bilgiye göre, Hava-Sen in üye sayısı 2500 leri geçmiş durumda imiş. Keyifli bir mücadele başlamışmış. Dikkat ederseniz, hep miş’li muş’lu konuşuyorum. Çünkü hala her iki sendikanın yönetim kurulları ile yüz yüze konuşup objektifliğimin bozulmamasına çalışıyorum. Aldığım bilgiler çalışanlardan gelmekte…

Az kalsın unutuyordum; 

THY Uçuş işletmede Kabin ve Kokpit birlikteliği devam ettiğine dair bilgiler tarafıma gelmekte. İşin olması gerekeni budur. İşin içinde nede olsa kader birliği vardır. Bölünmeden tek bir tarafa yönlenilmesinin, her iki gruba da faydası olacağı kesin. 

Her zaman söylediğim gibi ben haddimi bilen biriyimdir. THY çalışanı için kim iyi çalışacaksa Allah onu muzaffer eylesin... İşçilikten gelme biri olarak, bu konuda başka temennim olamaz. Hiç bir grubun veya kişinin tetikçisi veya yandaşı olmaya gerek yok. Haber portalları mutlaka ve mutlaka tarafsız olmak zorundalar.

Kısaca; mevcut durumda Hava-İş yetkili pozisyonda olduğundan, öncelikle Hava-Sen in yeterli sayısı bulup bakanlığa yetki talebinde bulunması gerekiyor. Bakanlık,THY’deki üye sayılarını tespit ettikten sonra, THY’deki Toplu İş Sözleşmesi yapma yetkisini en çok üye barındıran sendikaya vermek durumunda…

Mevzuat şöyle diyor…

Bir sendikanın toplu iş sözleşmesi mücadelesine başlayabilmesinin en önemli şartı yetki sahibi olmasıdır. Sendikalar hukuka uygun bir şekilde kurulmakla tüzel kişilik kazanırlar fakat her sendika toplu iş sözleşmesi yapamamaktadır. Bunun için 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu sendikanın iki barajı geçmesini şart koşmuştur. Bunlar işkolu ve işyeri barajları.

İşkolu barajı sendikanın o işkolunda çalışan işçilerin en az %1’inin kendi üyesi olmasını aramaktadır. Böylece sendikanın ülke çapında az da olsa bir temsil gücüne sahip olması istenmektedir. %1’lik oran Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın her sene ocak ve temmuz aylarında yayınladığı istatistiklere göre belirlenmektedir.   İstatistiklere yayımından itibaren on beş gün içinde itiraz edilmezse istatistik kesinleşir ve gelecek altı aylık dönemdeki yetki tespitleri buna göre yapılır. 2017 Temmuz ayı geçtiğine göre baraj,taşımacılık iş kolunda 732.639 kişi olarak hesaplanacak. Bu rakamın %1’i yeterli…Yani 7320 kişi. 

Bildiğiniz üzere, THY’nin yeni toplu iş sözleşmesi 1 Ocak 2019 da başlıyor. Yetkili sendika kim olursa olsun bence diğeri yetki itirazında bulunacak.Bu bir süreç. Bu sürecin sonunda hiç bir hak kaybı yaşanmaksızın 1 Ocak 2019 tarihi esas alınarak toplu iş sözleşmesi mutlaka imzalanacak. Toplu İş sözleşmesi imzalanıncaya kadar geçen sürede,çalışanların birikmiş alacakları 1 Ocak 2019 tarihi itibarı ile hesaplanacak. Kısaca hak kaybı yok. 

STRATEJİ SAVAŞI BAŞLIYOR.

Hava-Sen in önünde üye sayılarını tutturabilmek kadar önemli bir konu daha ortada duruyor. 

Hangi konfederasyona üye olunacak? İşte strateji burada. Çok iyi irdelenip, ince elenip sık dokunacak bir konu ile karşı karşıyalar. 

Malum Konfederasyonların gelirleri Sendikalardan gelmekte. Her sendika, üyesi olduğu konfederasyona belirlenmiş bir rakamda aidat ödüyor.  

Benim gönlüm her zaman için THY’de bağımsız sendikanın olmasından yanaydı. Aslında hukuken bağımsız sendika olabilmenin önünde bir engel yok. Hava-Sen kalkıp ta ne Türk- İş ne Hak-İş ne de Disk konfederasyonlarına girmeyeceğim diyebilir.

Ancak, kazın ayağı maalesef öyle değil…

Siyasi Hükümetler, sendikalar ile teke tek uğraşmaktansa konfederasyonlarla işlerini yürütmeyi seçiyorlar. Bağımsız sendika olası bir grev aşamasında yalnız kalabilir.

Hava-İş bildiğiniz üzere Türk-iş’ bağlı. Hava-Sen bakalım ne yapacak?

Karsılarında,Türk -İş dışında iki seçenek daha var. Ya Hak-İş, ya da DİSK. 

Muhafazakar yapılı Türk-İş ile yine aynı muhafazakar görünümlü Hak-İş in yanı sıra DİSK var. 

DİSK iyi bir sendika ama, THY çalışanının yapısına uyar mı incelemek lazım.    

Hadi diyelim ki Hava-Sen bağımsız sendika olma adına hareket etti. İnanın ki mevcut düzende pek şansı olacağını sanmam.

Hükümetle içli dışlı olan konfederasyon olsan ne yazar? oda ayrı bir sorun…

Türkiye’nin üye sayısı olarak en büyük sendikası, Türk Metal’in grev kararı alması ve sonrasında grev kararının KHK ile kaldırılması yeni yaşadığımız bir gelişme değil mi? 

Hükümetle içli dışlı konfederasyonlar bile bocalarken,bağımsız sendikanın gücü ne olur? diyeniniz mutlaka çıkacaktır. 

THY yönetimi için ise hiç fark etmez. Karşılarına kim gelecekse onlarla oturup anlaşırlar. THY bu konuda taraf olmaz, olmamalıdır da…THY Yönetimin karşısına gelecek olan gavur değil ya…Onlarda bu memleketin evlatları…

NOT/ Bildiğiniz üzere Hava-İş sendikası,tarafıma bir dolu manevi tazminat davası açmış bulunmakta. Bu davalara tek tek girmeye başladım. Geçenlerde, bir davada mahkeme lehime karar vererek,şahsımdan istenen 5000 TL lik tazminatı reddetti. Tabii ki mahkeme kaybedildiğinde,mahkeme masraflarını kaybeden ödüyor.

Bu nedenle benim mahkeme masraflarım için Hava-İş sendikası,benim avukatıma para ödeyecek.  Hava-İş bu parayı üye aidatlarından ödemek durumunda. Çünkü beni dava eden kişi değil Hava İş sendikası…

Buradan Hava-İş sendikasına seslenmek istiyorum. Üyelerin aidat paraları ile açtığınız tazminat davasında tarafıma ödenecek mahkeme masraflarını üyenizin aidatlarından karşılamayın. Banka hesap numaranızı verin ben yatırayım. Üyenin parasını almak vicdanen beni rahatsız eder. Ayrıca, tazminat davalarını 5.000 TL den daha yukarıya çekin ki bir şeye benzesin. 5000 TL’lik tazminat size yetecekse,bundan sonra mahkemeye vermeden beni arayın, karşılıklı pazarlıktan sonra parayı hemen hesabınıza havale yapayım. Anlaşamazsak mahkeme hakkı yine baki ama meblağı yükseltmeniz şartı ile…