Batı basınının iki yüzlülüğü

Doğan Satmış

Bu yazıyı yazdığım için çok üzgünüm.

Çünkü dünyanın en iyi medya kuruluşları ve dünyanın en itibarlı gazetecileri bile maalesef belli olaylar söz konusu olunca ikiyüzlü davranmaktan kaçınmıyor; önyargılarından kurtulamıyorlar ve çifte standart uyguluyorlar. Türkiye'de buna çok alışığız, ama tüm dünyanın saygı gösterdiği Batı Medyası'nda da aynı şeylerle karşılaşınca, insan kendi mesleği açısından üzülüyor.

Konu Wikileaks'in kurucu Julian Assange ve onun başına gelenler.

Bildiğiniz gibi Julian Assange, Wikileaks'i kurdu ve Amerikan gizli servislerinin tüm kirli çamaşırlarını dünyanın gözü önüne serdi. Assange'ın yaptıklarını 'casusluk' diye nitelemek isteyenler çıkabilir ama yapılan tamamen gazetecilik faaliyetiydi. Çünkü Julian Assange kendisi bir asker veya gizli servis elemanı değildi, bir şekilde bu bilgileri birilerinden sızdırıp, internette yayınlamıştı. Eğer ortada bir gazetecilik faaliyeti varsa, bu 'Casusluk' olarak nitelenemez. Daha yeni paralarını yurtdışına çıkaranları sergileyen 'pandora' belgeleri yayınlanmadı mı?

Ama nedense Amerikalılar Julian Assange'ı 'Casus' olarak nitelediler ve doğduğuna pişman etmek için ne gerekiyorsa yaptılar. Önce temelsiz bir tecavüz suçlaması tertiplediler, sonra da Amerika'ya götürmek için fırsat kollamaya başladılar.


Wikileaks kurucusu Julian Assange

Bu yüzden Julian Assange 2012 yılında Londra'da Ekvator Büyükelçiliği'ne sığındı, orada yıllarca kaldı, serbest bırakılınca da İngiltere'de tutuklandı. ABD'nin yeni Başkanı Joe Biden bile iade talebini iptal etmediği için İngilizler Assange'ı serbest bırakmaktan korkuyorlar.



Geçtiğimiz günlerde 'Yahoo.news' internet sitesinin tecrübeli gazetecileri, Amerikan gizli servislerinin Julian Assange'ı Ekvator Büyükelçiliği'nden çıkarıp yakalamak için ne türlü planlar yaptıklarını ortaya çıkardı. Cumhuriyet Gazetesi'nin bu hafta çıkan başarılı aylık eki 'Le Monde Diplomatique'in yayınladığı bu haberdeki ayrıntılar şöyle:

Mart 2017'de Amerikan Gizli Servisi CIA, Juian Assange'ı öldürmek için bile plan yapmış. Kendisini sığındığı Londra'nın göbeğindeki Ekvator Büyükelçiliği'nden kaçırmayı düşünmüşler, ama sonra diplomatik skandal olur diye bundan vazgeçmişler. Sonra Asange bir araçla kaçırılacak diye, bu araca Londra sokaklarında çarpıp durdurarak kaçırmayı tasarlamışlar. Hatta Ruslar Assange'i kaçıracak diye, Rus ajanları ile silahlı çatışmayı bile göze almışlar. Eğer Assange Rus uçağına binerse, uçağın lastiklerini patlatacaklarmış. Tüm bu ayrıntıları Yahoo.news haber internet sitesinin üç gazetecisi 30 kadar Amerikalı istihbaratçı ile konuşarak yazmış.

Diyeceksiniz de, gizli servisler kendilerine emir verince plan yapmasın mı? Olabilir, yapabilirler ama asıl üzücü olan bu gizli servislerin plan yapması değil.

Üzücü olan Yahoo internet sitesinin bu James Bond filmi gibi haberinin, dünyanın en saygın medya kuruluşları olarak bilinen Wall Street Journal, Washington Post veya New York Times gibi gazetelerin hiç ilgi göstermemesi. Sadece onlar değil, Fransız Le Monde, Le Figaro, Liberation gibi medya kuruluşları da habere ilgi göstermedi.

Amerikan ajanlarının Assange'ı silahlı çatışmaya girme planları yaptığı haberi sadece İngiliz Guardian Gazetesi'nde ve bir kaç yayın organında, detay verilmeden yansıdı. Bloomberg Haber Ajansı ise sadece 28 kelimelik bir özet geçti.

Ama eğer burada sözkonusu olan Juilan Assange değil de, Rusya'da tutuklu bulunan Putin muhalifi Aleksey Navalni olsa, tüm bu gazetelerin manşetlerine çıkacağından emin olabilirsiniz. CNN özel yayınlar yapardı. Kesin olan şu ki, Navalni, Putin'e kafa tuttuğu için, Assange'dan daha fazla kollanıyor. Assange de, Amerikan çıkarlarına dokunduğu için 'Tu kaka' ediliyor. Bu yüzden ünlü New York Times Gazetesi, bir başlığında "Assange konuştuğunda Putin mi konuşuyor?" diye yazmaktan çekinmiyor.

Sonuçta gazeteci Jack Dion'un dediği gibi, Julian Assange Avustralyalı değil, bir Rus olsa ve Kremlin tarafından takip ediliyor olsaydı, hükümetler kendisine iltica hakkı vermek için yarışır, fotoğrafları Paris'te sergilenir, Eyfel Kulesi'nin ışıkları serbest bırakılıncaya kadar söndürülürdü.

Ama Rus olmadığı ve 'Zülfü yâre' dokunduğu için görmezden geliniyor.

İşte bu çifte standart ve iki yüzlülük 'gazetecilik' açısından bir yüz karası.