Başaran’ın uçağının Bakımı ve THY

Sefa İnan

Değerli Okurlarım;

Gündem o kadar yoğun ki her hafta hangi konuya değineyim diye düşünüp duruyorum. Bazılarını, “Özel Haber” başlığı altında yayınlamak zorunda kalıyorum. Yine böyle bir haftayı geride bıraktık. Başaran Holding’e ait özel uçağın kazası, Onur Air ve Atlas Global’de ki beklenen gelişmeler, THY çalışanlarının ve emeklilerinin pas bilet sorunu,bakıma giren uçakların ve Part 145 kuruluşlarının denetlenmesi vb…

Her birisi sayfalarca sürebilecek önemli konuları bir köşe yazısında toplamak zor olacağından kısaca hepsine bir parça değinmeye çalışacağım.

Öncelikle, Başaran Holding’in Challenger 604 özel jetinde yaşananlar ve sonrasında verilen beyanatlardaki bilgi kirliliğine değinmek istiyorum.

Hepimizin yüreğini burkan bu kaza ile ilgili hala net bir bilgiye ulaşılmış değil. Ben dâhil her kafadan bir ses çıktı. Havacılık magazin haberleri yapan aklı evvel biri de saçmalayıp, kazanın oluş nedenleri hakkında görüş belirtirken, 37.000 Feet’de seyir halindeki uçağın motoruna kuşu sokuverdi. (37.000 feette uçabilen nasıl bir kuş ise o artık) Kimisi kazanın oluş nedenleri içerisine, pilotların kadın olmalarına bağlayacak kadar saçmaladı. Sanırım bu kişi, ya uçakların hala bilek gücü ile kullanıldığını sanıyor veya cinsiyet ayrımcılığı yapma gereği duymuş.

Aslına bakacak olursanız, kadınlar kaza yapmaz, yaptırtır derler. Bu sözcük, kadınlarımızın, erkeklere nazaran daha kuralcı ve dikkatli olduklarını göstermesine yönelik kullanıldıysa da ben de o hataya düşüp de erkek kadın ayrımı yapmayayım.

Kim ne derse desin sonucun FDR ve CVR kayıtları dinlendikten sonra netleşeceğini söyledik. Bu söylem aslında yeni değil. Her kaza sonrası bu söylemde bulunuruz ama her nedense o çelik kutulardan biri olan CVR (ses kaydı) bulunurken FDR (veri-data kaydı) bulunamıyor. Bazen kutu bulunuyor ama bu sefer yine her nedense içindeki çip hasarlı çıkıyor (Germanwings kazası) Eskiden bu çipler yoktu. CVR ve FDR larda bildiğiniz ve yeni neslin gördüğünü sanmadığım şerit bant vardı. Şimdilerde ise başparmağımızın tırnağı kadar bir çip’in içinde uçağın havada yaptığı her hareketin yanı sıra saniye bazında tüm uçuş verileri mevcut. Motor, hidrolik sistem, uçuş kumandaları, basınçlandırma, flap, slat, spoiler, stabilize’nin kaç derece olduğu vb… çok sayıda parametreye erişebiliyorsunuz.

Ancak her nedense CVR bulunuyor, FDR bulunamıyor.  Bu işte bir bit yeniği var gibi. Bir uçağın gerçek düşme nedeni ni %100 verecek olan bu çip neden hasarlanır veya bulunamaz anlayabilmiş değilim. Birileri bulmak mı istemiyor yoksa hep tesadüf mü? 

Madem bu konuya girdik. Uçakların bakım ve denetlenmeleri ile ilgili de bir iki şey söylemek gereği duydum. 

Bildiğiniz üzere, bazı uçakların bakımları ülkemizde yapılabilirken bazı uçakların bakımları ise yurt dışındaki bakım kuruluşlarında yapılıyor. Örneğin, bir zamanlar AtlasJet adına uçarken düşen MD uçağımız yurt dışında bakımı yapılmış bir uçaktı. Başaran Holding’e ait uçak ise Malta’da bakımları yapılmış. Tabii ki, TC tescil isimli uçaklara bakım yapan bu bakım üniteleri, SHY-145 ve EASA Part 145 organizasyonları. Ancak bir bakım kuruluşunun, PART 145 organizasyonu olup olmaması başka bir şey o bakım ünitesindeki bakımların yapılırken, kurallara uygun yapılıp yapılmadığı bir başka konudur.

Başaran Holding’in Challenger 604 tipi uçağın bakımları MALTA adasındaki bir Part 145 kuruluşunda yapılıyormuş. Hat bakım mı, üs bakım mı? bilemiyoruz. Eğer üs bakım yapılıyorsa o bakım kuruluşu TC tescilli uçakların bakımlarını yapacak SHY-145 yetkisine de sahiptir. Ancak yetkili olmak başka bir şey, bakımı kaliteli yürütmek başka bir şeydir. SHGM’nin sitesine girildiğinde, Türkiye içinde 50, Türkiye dışında 51 Bakım Kuruluşuna SHY-145 yetkisi tanıdığını görebilirsiniz. (web.shgm.gov.tr/tr/preview/4268-shy145)

Bu ne demek oluyor? SHGM, Türk tescilli uçaklara bakım yapabilmeleri için SHY-145 yetkisi verdiği yerli ve yabancı toplamda 100 adet Bakım Kuruluşunu senede bir veya iki defa denetlemesi gerekir. Havayolu şirketleri, uçakları bakımdayken kendi teknik temsilci elemanını uçağın başından ayırmıyor, bakımın kurallara ve mevcut bakım paketine uygun, kaliteli bakım yapıldığını denetliyor, bakım sonunda uçağın kabulünü yapıyor. Bakım Kuruluşunun bulunduğu ülkenin sivil havacılık otoritesi de o bakım kuruluşunu rutin olarak denetliyor. Başaran holding’in bakımına bakan kuruluş, kendi teknik elemanını bakım süresince MALTA’da tutmuş mudur acaba?

Bu arada,SHGM yede bakmak lazım. Malta’ya geçen sene veya bu sene kaç kere denetlemeye gidilmiş? Giden kişi deneyimli biri mi? diye düşünürken, SHGM’nin yukarıda linkini verdiğim listede MALTA adasında SHY-145 yetkisi verilmiş bir Bakım Kuruluşu göremedim. Acaba SHGM, TC tescilli bir uçağa SHY-145 yetkisi olmayan bir Bakım Kuruluşunda üs bakım yapılmasını kabul ediyor mu? Uçağa hat bakım yapılacaksa, MC Havacılık’ın zaten SHGM’den SHY-145 Hat Bakım Onayı var, uçak neden Malta’ya kadar gitsin? Cevabı olmayan sorular bunlar.

Nasıl olsa düşen uçağın FDR bilgileri de yok, kaza neden oldu? Bilen yok. Anlaşılan bu kazada hayatlarını kaybedenler,maalesef öldükleri ile kalacaklar.

İKİNCİ BÖLÜM

Sektörle ilgili ikinci Konu

Birçok defalar yazdığım üzere AtlasGlobal ve Onur Air deki gelişmeler. Atlas Global’in uçak bakım kuruluşu ATSTeam’in İsviçreli bir yatırım şirketine satılması nedeniyle teknikte huzursuz bir ortam sürüyor. Atlas Global Nisan ayında 16 uçağa düşecek.

Onur Air’de aynı maddi sorunlar devam ediyor. Şirketten Pilot çıkışları devam ediyor. Çünkü hala maaşlarda ve harcırahlarda aksamalar yaşanıyor. Ocak ayı dâhil, 12 pilot yollarını ayırdı. Ayrılmaların süreceği söylenmekte.

Bu gelişmeler aslında sürpriz değil. Bu iki şirketimiz için, Perşembenin gelişi Çarşambadan belliydi diyebiliriz.

Şimdi de THY’ye göz atalım.Bakalım oralarda ne oluyor?

Türk Hava Yolları’ndan KAP’a yapılan açıklamada 50 bin TL nakit sermayeli gayrimenkul yatırım şirketi kurulduğu belirtildi. Kurulan yeni şirketin hava yolu faaliyetleri üzerine de çalışacağı belirtildi.

THY’den KAP’a yapılan açıklama şöyle:

Ortaklığımız Yönetim Kurulu’nca havalimanı işletmeciliği ve yatırımları alanları başta olmak üzere ve Ana Sözleşmesinde belirtilen konularda faaliyet göstermek üzere hisselerinin tamamı Türk Hava Yolları A.O.’ya ait 50.000 TL (Elli bin Türk Lirası) nakit sermayeli “THY Havaalanı Gayrimenkul Yatırım ve İşletme Anonim Şirketi” ünvanlı şirketin kurulmasına karar verilmiş olup, söz konusu şirket İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünce tescil edilerek kurulmuştur.

Görüleceği üzere THY ana sözleşmesinde havaalanı gayrimenkul yatırım ve işletme şirketi kurması var.  Konut yapma yok. 

Çünkü, THY’nin Ana sözleşmesinde konut yapımı için herhangi bir maddeye rastlamadım. Hal böyleyken, THY eğer konut yapacaksa, neye ve hangi maddeye dayandırılarak yapacak merak ettim. THY Personel Başkanlığının, yeni havalimanı’na yakın bir bölgede sadece THY çalışanlarına özel konut projesine talep olup olmadığını anket aracılığı ile sormasına bu nedenle anlam veremiyorum.

Birde bakarsın ki, THY ile Hava-İş el ele vermiş konut yapıyor. Mevcut durumda THY ve Hava-İş sendikası arasında su sızmazken neden olmasın ki…

THY ana sözleşmesine göre konut yapımına giremiyorsa Hava-İş ne güne duruyor… Hava-İş nasıl olsa banka kredisi alabilmeyi genel kurulda geçirmiş. Para sorunu yok. Hava-İş inşaatı yapar THY’de bir şekilde satış aşamasında THY logosunu koysa bile yeter. Millet THY’nin adı var sağlamdır mantığında bakar ve balıklama atlar. Sonra… Bilemem tabii ki…

Bu işler akçeli işler. İnsanları da kurumları da yıpratabilir. En iyisi, HERKES İŞİNE BAKMALI.