İSTANBUL - Ayasofya Camii'nin simgelerinden olan büyük hat levhalarının hikayesi ortaya çıktı. Caminin içinde imal edilen levhalar, Ayasofya Camii 1935 yılında müzeye dönüştürüldüğünde çıkarılmak istendi ancak kapıdan sığmadığı için caminin içinde kaldı.
Ayasofya Camii'nin simgelerinden biri de caminin duvarlarını süsleyen büyük hat levhaları. İslam aleminin en önemli eserlerinden olan bu dev hat levhalarının hikayesi ne? Ayasofya müzeye dönüştürüldüğünde o levhalara ne oldu?
İslam aleminin en önemli eserlerinden olan bu dev hat levhalarının hikayesi ne? Ayasofya'nın kubbesine yerleştirilen ve caminin içinde imal edilen bu hat levhalar Ayasofya Camii 1935 yılında müzeye dönüştürüldüğünde çıkarılmak istendi. Yerlerinden indirildiler ancak 7 buçuk metre çapındaki o levhalar kapıdan sığmadığı için caminin içerisinde kaldı...
"Mihrabın sağ duvarında Osmanlı sultanının bizzat kendi el yazılarıyla yazdığı celi sülüs hat levhaları var. En üstte Sultan 2. Mahmut’un celi sülüs Allah, Muhammed, hu şeklinde celi sülüs imzası da aşağı da sultanın imzası da altta. yine Sübhanallahül velhamdülillahi diye başlayan yine 2. Mahmut'un celi sülüs hat levhası var. En sağda kemerin sağında Bismillahirrahmanirrahim görüyoruz
Ayasofya'nın sonsuzluk hissi veren kubbesi ve sonsuzluğa yakışan 8 adet devasa hat levha ise ayrı bir hayranlık uyandırıyor. Lehvalarda Allah, HZ. Muhammed, dört halife ile HZ . Muhammed’in torunları HZ Hasan ve HZ. Hüseyin isimlerinin
Kazasker Mustafa İzzet efendi tarafından 1849’da celi sülüs hat tekniğiyle yazılan bu eserler İslam dünyasının en büyük hat levhası olma unvanını da taşıyor: "Hattat Kazasker Mustafa İzzet Efendi tarafından yapılan bu hat levhalar 7 buçuk metre çapında"
Ayasofya'nın kubbesine yerleştirilen ve caminin içinde imal edilen bu hat levhalarının ilginç bir hikayesi de var aslında: Ayasofya camii 1935 yılında müzeye dönüştürüldüğünde o hat levhalar çıkarılmak istenmişti. yerlerinden indirildiler ancak 7 buçuk metre çapındaki o levhalar işte bu kapıdan sığmadığı için caminin içerisinde kaldı"
Dr. Cihan Özsayıner, "Nazif Çelebi isimli oldukça varlıklı bir vatandaş Ekrem Hakkı Ayverdi denilen yüksek mimar beyefendiyle birlikte paralarını tedarik edip bunları tamir ettirip tekrar temizleyip onarımlarını yaptırıp tekrar eski yerlerine asmışlardır" dedi