STRASBOURG - Avrupa Parlamentosu (AP) gazeteci Bülent Mumay hakkında Türk mahkemeleri tarafından hükmedilen hapis cezasını "eleştirel basını susturmak" olarak tanımlayan ve kınayan bir karar aldı. AP'nin Strasbourg'da devam eden genel kurul toplantılarında bugün oylanan karar tasarısı oy çokluğuyla kabul edildi.
AP'nin Hristiyan Demokrat, Sosyal Demokrat, Muhafazakâr, Liberal, Yeşiller ve Sol grupları tarafından ortaklaşa kaleme alınan karar metninde, "Mumay ve keyfi tutuklu gazeteciler, medya çalışanları, siyasi muhalifler, insan hakları savunucuları, devlet memurları ve akademisyenler hakkındaki suçlamaların düşürülmesi" istendi.
Türkiye'de "demokratik standartların giderek kötüleşmesinden, eleştirel seslere yönelik amansız baskılardan ve bağımsız gazetecilerin, aktivistlerin ve muhalefet üyelerinin hedef alınmasından derin endişe duyulduğu" ve "eleştiri ve araştırmacı gazeteciliği bastırmak için yasal sindirme, sansür ve mali baskı yöntemlerinin sıkça kullanıldığı" görüşleri not edildi.
Kararda, Türkiye'de 2020'de çıkarılan sosyal medya kanununun ve 2022'de yürürlüğe giren dezenformasyonla mücadeleye ilişkin yasal düzenlemenin Türk hükümeti tarafından "gazetecileri sistematik biçimde susturmak ve kontrol etmek için kullanıldığı" savunuldu. Bu yıl sonunda kabul edilmesinin beklendiği belirtilen "etki ajanlığı" düzenlemesi için "kaygı verici" ifadeleri kullanıldı.
Türkiye'de yargı sisteminin "siyasi planda araçsallaştırıldığı" görüşüne de yer verilen kararda, "basın özgürlüğüne saygı duyması ve insan hakları alanında uluslararası yükümlülükleriyle uygun davranması" konusunda Ankara'ya çağrıda bulunuldu.
Ne olmuştu?
DW Türkçe Servisi İstanbul Ofisi Koordinatörlüğü görevini yürüten Bülent Mumay, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin (İBB) metro kredisine haciz koyduran Met-Gün İnşaat adlı şirketin kendi ile ilgili haberlere gönderdiği erişim engeli kararını açık bir şekilde yayımladığı için Mayıs 2023'te hapis cezasına mahkûm edilmişti. İBB parasına haciz konulduğuna dair çok sayıda medya organında çıkan haberi erişim engeli kararına karşın silmediği gerekçesiyle, Met-Gün yetkililerinin şikayeti sonucu, hakkında İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi tarafından "kişisel verileri yayma" suçu işlediği kararı verilen Mumay, 1 yıl 8 ay tecilli hapis cezasına çarptırılmıştı. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 26. Ceza Dairesi, hapis cezasına karşı temyiz başvurusunu bu yıl Ağustos ayında reddetmişti.
AP genel kurulundaki oturum
Oylama öncesi genel kurulda düzenlenen oturumunda söz alan Avrupa Komisyonu üyesi Johannes Hahn, hukukun üstünlüğü ve temel haklar konularının Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinin "ayrılmaz parçası" olduğunu ve öyle kalacağını söyledi. AB üyeliğine aday ve uzun süredir Avrupa Konseyi üyesi olan Türkiye'nin en ileri derece demokratik standartlar uygulaması gerektiğine işaret eden Hahn, ceza kanunlarının "eleştirel sesleri susturmak için kullanılmaması gerektiğine" vurguda bulundu. Hahn, insan hakları ve hukukun üstünlüğü alanlarındaki "ciddi durumun" ve kimi AİHM kararlarının uygulanmıyor olmasının, "Türkiye-AB ilişkilerinde hâlâ aşılması gereken çok sayıda engel bulunduğunu gösterdiğini" ifade etti.
Hristiyan Demokrat Grup (EPP) adına söz alan Lüksemburglu parlamenter Isabelle Wiseler-Lima, Bülent Mumay vakasının "marjinal" olmadığını, "rejimin eleştirel sesleri susturmak, siyasal söylemi kontrol etmek ve iktidarı sorgulamaya cüret edecekleri sansürlemek istediğini" savundu.
Sosyal Demokratlar adına konuşan İspanyol parlamenter Nacho Sanchez Amor, Türkiye'de iktidarın "strateji değiştirdiğini", gazetecileri hapse atmak yerine "yargı yoluyla taciz ettiğini" ileri sürdü. Sosyal Demokrat Grubun bir diğer üyesi Kıbrıslı Rum parlamenter Kostas Mavrides ise Türkiye için "diktatörlük rejimi" tanımlaması yaparak, "yaptırım" uygulanması çağrısında bulundu.
Türkiye'de "yargı yoluyla taciz, sansür ve finansal baskının basını susturmak için kullanıldığı" görüşünü dile getiren Liberal Grup (Renew) üyesi Slovak parlamenter Lucia Yar, konuşmasını, Türkçe "Haksız yere mahkûm edilen gazeteciler, sizleri unutmadık ve yanınızdayız" cümlesiyle tamamladı. Aynı grubun üyesi Fransız parlamenter Nathalie Loiseau ise "Avrupa'nın inşasının temeli olan hukuk devleti değerleri ve insan haklarına saygının Türkiye'deki rejimin değerleri olmadığını" öne sürerek, Ankara'nın "bu mantığın sonuna kadar giderek AB üyeliğine adaylık başvurusunu geri çekmesi" önerisinde bulundu.
Aşırı sağcılar ise her zaman olduğu gibi Türkiye'nin AB ile üyelik perspektifli ilişkilerinin sonlanması mesajı verdi. Haziran ayındaki son AP seçimleri sonrası Macaristan Başbakanı Viktor Orban'ın partisinin de katılımıyla oluşturulan aşırı sağcı Avrupa Vatanseverler Grubu (PfE) adına söz alan Fransız parlamenter Alexandar Nikolic, "1453'te Konstantinopolis'te olduğu gibi 2024'te de Strasbourg'da bizlerle askeri, kültürel ve demografik planda mücadele etmek isteyen İslamcılar karşısında meleklerin cinsiyetini tartışıyoruz" ifadelerini kullandı.