Avokado’nun küresel markalaşma hikayesi

Fikri Türkel

Bir zamanlar “timsah armudu” olarak bilinen, kabuğunun pürüzlü yüzeyinde tropikal güneşin izlerini taşıyan avokado, bugün dünyanın dört bir yanındaki sofraların ve sosyal medya paylaşımlarının vazgeçilmez yıldızlarından biri durumunda. Ancak bu yeşil meyvenin öyküsü, yalnızca lezzetli bir sağlık trendi değil; aynı zamanda vizyoner çiftçilerin, yaratıcı pazarlama stratejilerinin ve küresel arz-talep zincirinin dikkat çekici bir örneğidir.

Avokadoyu ilk kez 30 yıl önce Anamur’da görmüştüm. Bunu yetiştiren çiftçiler de ürünü pek tanıdıkları söylenemezdi. Yeni bir şey denemek, boş bahçesine farklılık getirmek için ürettiklerini söylediler. Hatta bilindik meyve gibi şekerli olmamasını bile garipseyenler vardı.

Aradan yıllar geçti, önceki ay “Tropikal Meyveler Festivali” için gittiğim Alanya’da, avokadonun kazandığı tarımsal konuma hayran oldum. Hatta yerli avokadolarımız coğrafi işaret bile aldı. Avokado’nun küresel olarak geldiği nokta, daha ilginç bir hikayeyi yaşatıyor.

Aztek mirasından Amerikan sofralarına

Avokado, köklerini Azteklerin “ahuacacacuahatl” dediği, “testis ağacı” anlamına gelen bir bitkiye dayandırıyor. 1900’lerin başında Meksika’dan ABD’ye gelen bu meyve, başlangıçta hem nadir bulunuyordu hem de oldukça pahalıydı. New York ve San Francisco gibi büyük şehirlerde, lüks restoranlar meyve başına bugünün parasıyla 25 doları gözden çıkarıyordu. Ancak zengin besin değerine rağmen, “timsah armudu” gibi akılda zor kalan ve itici bir isim, avokadonun geniş kitlelere ulaşmasını engelliyordu.

1927’de California Avocado Growers’ Exchange, bu isimle ilgili şikayetlerini dile getirdi ve daha akılda kalıcı bir isim arayışına girdi. Avokado, Aztek dilinden gelen kökleriyle hem egzotik hem de kolay telaffuz edilebilir bir isim olarak seçildi. Yeni isimle birlikte, “salata meyvesinin aristokratı” sloganıyla ilk markalaşma adımları atıldı.

Çığır açan ıslah çalışması

Avokadonun kaderi, 1935’te bir postacı olan Rudolph Hass’ın La Habra Heights’taki bahçesinde değişime uğradı. Hass, yerel bir avokado çeşidi yetiştirmek için bir fideyi aşılamak istedi, ancak talihsiz bir şekilde farklı bir tür filizlendi. Bugünkü Hass avokadosunun atası böyle doğdu. Koyu, çakıllı kabuğu ve tereyağlı lezzetiyle bu yeni tür, kısa sürede fark oluşturmaya başladı. Hass, meyvesinin kalitesine güvenerek patent aldı, ancak patent süresi boyunca bundan yalnızca 4 bin dolar kazanabildi. Bugün, tüketilen avokadoların yüzde 95’i onun adını taşıyan bu türden geliyor. Türkiye’deki avokadolar arasında da Hass önemli bir yer tutuyor.

Timsah armudu, Super Bowl sahnesinde

1960’lara gelindiğinde avokado hâlâ karmaşık bir meyve olarak görülüyordu. Onu tüketmek için bir bıçak, sabır ve bir miktar cesaret gerekiyordu. Ancak California Avocado Commission, halkla ilişkiler ajansı Hill & Knowlton ile iş birliği yaparak avokadoyu “insanlaştırma” fikrini ortaya attı. Bay Ripe Guy adlı maskot, barlardan marketlere kadar her yerde sahne aldı. Super Bowl gibi kitlesel etkinliklerde, guacamole’nin avokadonun küresel yükselişindeki rolü güçlendirildi. Bu süreçte, yaratıcı reklamcılık ve tüketicinin duygusal bağ kurmasını sağlayan maskotlar devreye girdi.

Avokadoyu Osmanlı erken tanıdı ama…

Osmanlı İmparatorluğu döneminden günümüze kadar avokadonun Türkiye'ye geliş ve gelişmeler tarihi oldukça ilginç ve karmaşık bir hikayeye sahiptir.

1720 yılında, Molla Kamil Efendi adında bir botanikçi, Fransa'da aldığı eğitimin ardından avokado yetiştirmek için çalışmalar yaptı ve Yalova'da bu meyveyi yetiştirmeyi başardı. Ancak, 1730 yılında Patrona Halil İsyanı sırasında, avokado ağaçlarının dini sebeplerden dolayı günah sayılıp yakıldığı iddia edilir. Bu hikaye, bazı kaynaklarda gerçekmiş gibi sunulsa da, aslında bu bir kurgu hikaye olarak kabul edilmektedir. Hangi sebeple olursa olsun, üretim kesintiye uğradı.

Avokadonun Türkiye'ye modern zamanlardaki gelişi 1970'li yıllara dayanıyor. Bu dönemde, FAO (Food and Agriculture Organization) aracılığıyla ABD'nin Kaliforniya eyaletinden deneme amaçlı avokado fideleri getirildi. Akdeniz Bölgesi, özellikle de Antalya ve Alanya, avokado üretiminin yoğun olarak yapıldığı bölgeler oldu. Türkiye'nin avokado üretimi, son yıllarda hızlı bir gelişme göstermiş ve bu meyve, yüksek besin değeri ve popülerliği nedeniyle giderek daha fazla tercih edilir hale geldi. Başta Alanya olmak üzere birkaç bölgemizde yetişiyor ve ihraç taleplerine yeterince cevap veremiyor. Yurtiçi talebin de yıldan yıla arttığı gözleniyor.

Meksika’nın en büyük tarımsal başarısı

Bugün avokadonun en büyük üreticisi Meksika’dır. Küresel üretimin yüzde 32’sini gerçekleştiren bu ülke, ABD pazarındaki avokadoların yüzde 80’ini karşılıyor. Michoacan bölgesi, bu üretimin kalbi olarak biliniyor ve yıllık ihracat geliri 3.4 milyar doları aşmış durumda. Bununla birlikte, Meksika’da avokado üretimi kartel şiddeti, su kıtlığı ve ormansızlaşma gibi sorunlarla mücadele ediyor. “Aguacate Sustentable” gibi sürdürülebilir tarım programlarıyla bu sorunlara çözüm aranıyor. .

Avokado, yalnızca fiziksel market raflarında değil, dijital dünyada da bir ikon haline geldi. Sağlık ve beslenme içerikleriyle Instagram’da milyonlarca paylaşımın yıldızı olan bu meyve, hem bir yaşam tarzını hem de bir kültürü temsil ediyor. Dünyanın en büyük spor etkinliği ve şovu olarak bilinen ABD’de Super Bowl sırasında tüketilen 250 milyon pound avokado, avokadonun ne denli kitlesel bir çekim gücüne ulaştığını gösteriyor.

Avokadonun yükselişi, beraberinde bazı zorlukları da getirdi. Su kaynaklarının aşırı tüketimi ve kartellerin çiftçiler üzerindeki baskısı, avokadonun karanlık yüzünü gözler önüne seriyor. Ancak modern sulama teknikleri, organik üretim ve çiftçi eğitim programlarıyla bu sorunların üstesinden gelinmeye çalışılıyor.

Yeşil altının parlayan geleceği

Avokado, bir postacının bahçesinde başlayan yolculuğundan, Super Bowl sahnesine uzanan eşsiz bir başarı hikayesidir. Bu meyve, yalnızca bir gıda maddesi değil, aynı zamanda küresel bir markadır. Ve milyonlarca çiftçi için önemli bir gelir kalemidir. Avokado, insanlara sağlıklı yaşamın, doğayla uyumun ve yaratıcılığın simgesi olarak ilham vermeye devam ediyor. Bugün marketlerde gördüğümüz her bir avokado, bu hikayenin sessiz birer tanığıdır.

Bu hikaye, yalnızca avokadonun değil, küçük fikirlerin ve büyük hayallerin dünya çapında nasıl etkiler meydana getireceğinin bir kanıtıdır. Yerel pek çok ürünümüzü, avokado marka sürecini inceleyerek, küresel pazarlara çıkarmak için de bir model olarak kullanabiliriz. Avokado, insanlığın yeşil meyveye olan sonsuz sevgisinin yaşayan bir sembolü olarak tarih sahnesindeki yerini sağlamlaştırdı. Her şeyin ötesinde, bu yükselen değerin içinde artık Türkiye de önemli bir oyuncu duruma geldi.