Aşçılar şampiyonası bitti dedikodu bitmedi

Özkan Altıntaş

Almanya’da aşçılar yarışması bitti. Ama tartışmalar bitmedi. Hatta dedikodular aldı başını gidiyor.

Konuşulanlar pehlivan tefrikasını geçti...

Herkes bir şey söylüyor...

Herkes ben birinci oldum, ben şunu kazandım, ben bunu kazandım diyererek gerçekleri bir yana bırakıp avunuyor.

Almanya’da yayınlanan sonuçları kimsenin okuduğu yok...

Yani zirvede Türkiye’nin ve Türk aşçısının adı yok...

Bütün buna rağmen ne yapilmak istendiğini kimse çözemiyor...

 

SPONSOR ZİYARETLERİ ORTALIĞI KARIŞTIRDI

Almanya’daki yarışmaya Almanya adına gidilirken sponsor ziyaretleri yapılmış...

Bu  ziyaretler yapılmadan zaten oraya gidilemezdi.

Çünkü yarışmaya katılmanın bedeli çok ağırdı.

Geçen ki yazımda “Yarışma kime yaradı?” diye sormuştum cevap alamadım?

Zaten ben cevabı almadan Türkiye Aşçılar Federasyonu içinde çatlak sesler çıkmaya başladı.

İşte şu kadar para toplandı, bu kadar para toplandı.

Sponsorlara gidilirken Türkiye Aşçılar Federasyonu’nun adı kullanıldı.

Demek ki kime yaramış?

Sponsor ziyareti yapanlara yaramış.

Ama Türkiye Aşçılar Federasyonu adı kullanıldığı için ortalık karışmış...

Hürriyet gazetesinin Frankfurt Bürosu’nun haberine göre  Türkiye’nin Berlin  Başkonsolosu törende Türkiye Aşçılar Federasyonu’nu kutlamış.

Alanların söylediğine göre başkonsolos verdiği plaketi de Türkiye Aşçılar Federasyonu’na vermiş...

Çünkü Almanya’dan katılan derneği Türkiye Aşçılar Federasyonu’nun temsilcisi sanıyormuş...

Doğal olarak derneğin ekibinin içinde Türkiye Aşçılar Federasyonu üyeleri olunca herkes öyle zanneder.

Türkiye Aşçılar Federasyonu’nun Ankara toplantısında bunları soracağını öğrendik..

Hatta bir çok kişinin bu konuda sessiz kalan yönetimi yazılı olarak uyardığını da duyduk...

Bu arada internet sitelerindeki yorumlarda bu iddiaları pek sık okur olduk..  

 

NASIL ALMAN OLDULAR?

Neyse bunları geçelim.

Bu yarışmaya TAF dışında katılan arkadaşları  Almancı olarak niteleyince pek bozulmuşlar...

Kime rastlasam. “Bizi Alman yaptınız” diyorlar...

Şimdi soruyorum: Ben mi yaptım?

Almanya’da ki listede hepinizin adının arkasında “Deutschland” yazmıyor mu?

TAF takımın arkasında “Turkey” yazmıyor mu?

Yoksa ben mi yanlış okudum? Başka okuyanlarda bana aynı şeyi söylediler...

Yoksa arkadaşların adının arkasında “Turkey” yazan başka bir liste daha varda biz mi görmedik?

Kendimizi aldatmayalım derken, ben oraya “Mengen Aşçılar Takımı”, “Bolu Aşçılar Takımı” diye katılınmasından yana olduğumu söyledim.

Katılanlarında isimlerinin arkasına anlı şanlı Türk bayrağı ambleminin yer almasını ve  “Turkey” yazdırmaları gerektiğini belirttim.

Nitekim Aşçılar Derneği Başkanı Ahmet Yavuz’un geçtiğimiz hafta verdiği kahvaltıya katılan Mengen Belediye Başkanı katılan aşçılara Mengen’in adını duyurdukları için teşekkür etti.

Demek ki Almanya’ya Mengen Takımı diye gidilse ne kadar farklı olurdu.

Hatta Almanya’nın Mengen diye bir ilçesi var Mengen’e kardeş bile oldu...

Mengen Takımı düşüncemi başkana ilettiğimde “Keşke” dedi.

 

HERKES DERS ALDI

Gelelim bu yarışmanın faydasına...

TAF’ta açıkladı: Biz bu yarışmadan büyük ders aldık ve tecrübe kazandık. Bir daha aynı hataları tekrar etmeyeceğiz....

Diğer katılanlara gelince; sanırım hepsi bu yarışmadan ders  almışlardır. Bir daha ki yarışmalarda neler yapacaklarını öğrenmişlerdir.

Nitekim bana sitem edenlerden Mithat Yalçınkaya: “Bu yarışma benim için tecrübe oldu.  Bizi milli takıma almadıkları için Alman bayrağı altında yarıştık” dedi. “Aldığınız dereceler kime yaradı?” diye sorduğumda biraz sıkıntılı şekilde “Almanya’ya...”  demekten kendini alamadı.

Bir kere Mithat Yalçınkaya ve diğer arkadaşlar TAF üyesi değiller...

Bu durumda milli takıma girmek isterlerse TAF üyesi olmaları gerekiyor.

Örnek vermek gerekirse Fenerbahçe veya Galatasaray yurtdışı maçlara girenken birbirlerinden oyuncu mu alıyorlar? Ya da milli futbol takım Fransa’dan oyuncu alıp Almanya ile maç mı yapıyor?

Kendi bünyesine aldığı oyunculardan takım kuruyor...

 

VASFİ PAKMAN KIZABİLİR!

Elit World Hotel’in açılışında Vasfi Pakman’la birlikteydik. O da “Biz Alman olduk” dedi. Ben de “Almanya vizesini siz vereceksiniz” dedim.  O da “Biz herkese herşeyi veririz” diyerek yazılarım için bana kızgınlığını gülerek dile getirdi. Sonra birlikte başka konulardan konuştuk.

Bence ortada bir gerçek varken  kızmak değil, düşünmek gerekir.

İnsan birilerine kızabilir. Ama Türk aşçılarını ayrı bir kimlikle rekabet ortamına sokarak ortamı germeye “Pire için yorgan yakmak” derler.

İngiliz vatandaşı İngiltere’ye  göre milliyetçidir. Amerikalı’da Amerikan milliyetçisidir. Çinli Çin milliyetçisidir. Bende Türkiye için milliyetçiyim. Böyle hassas konularda daha dikkatli olunması gerektiğini düşünüyorum.

 

GAZETECİ HERKESE YAKIN OLUR!

Bir de beni Yalçın Manav ve TAF’tan yana olduğumu ileri sürüyorlar.

Bunu Gökmen Sözen arkadaşım aşçı camiası içinde çok sık tekrar ediyor.
Bu şekilde konuşmalar aşçı dünyasında sevgi değil, düşmanlık yaratır.
Aşçı dünyasına sevgi tohumları eken Aşçılar Dünyası’nın değerli yönetmeni, sizin içinden kardeşiniz Ahmet Engin Çetin’in çalışmalarını yürekten kutluyorum. Nitekim benimle aynı fikirde olan Profesyonel Aşçılar Derneği’de onu ödüllendirerek doğru bir hareket yaptı.
Aşçı dünyasının yıkıcı değil, yapıcı düşüncelere ihtiyacı vardır.
Benim tek amacım var “barış” ve “sevgi”... Düşmanlık bizden uzak dursun...
Tüm aşçı kardeşlerimin birbirleriyle kucaklaşmaları ve birlik olmalarından başka düşüncem yoktur.


NECMETTİN ERBAKAN’DA AYNI ŞEKİLDE DÜŞÜNMÜŞTÜ
Arkadaşlar ben 40 ‘ıncı yılını dolduran bir gazeteciyim.

Yalçın Manav bir zamanlar Türkiye'nin en önemli gazetelerinden olan Tercüman'ın muhabiriydi. 1970'li yıllardanberi arkadaşımdır.

Turizm Bakanlığı'na geçtiğinde 38 bakanla çalıştı ve 17 yıl bürokraside yer aldı. Yalçın Manav’ı sadece ben değil herkes tanır.

Ben de bir gazeteci olarak herkesi tanırım. Gazeteciliğimde de  hangi görüşte  olursa olsun yönetenlerle her zaman birlikte oldum.

Sevgili Gökmen’in yaklaşımı bana Hürriyet’te çalıştığım  zamanlar  Milli Selamet Pertisi Genel Başkanı olan Necmettin Erbakan’ın söylediklerini hatırlattı.

Erbakan bana ”Siz bizim partiyi yazmıyorsunuz. Hep başka partileri yazıyorsunuz” demişti.

Ben de Erbakan’a “Peki Hürriyet muhabiri olarak benim burada ne işim var? Sizin kongrelerinizi izliyor ve haberini yapıyorum. Gazetede yayınlanıyor. Siz başkalarını yazmayın, sadece bizi yaz derseniz gazeteci onu yapamaz. Ama çok önemli bir olay olursa manşete çıkarısınız” demiştim.

Nitekim o sıralar “Kadayıfın altı kızardı” demiş ve yazmıştım.

Türkiye haftalarca bu sözü konuştu ve  Erbakan gazete manşetlerinden inmedi.

GAZETECİYİZ DAVET EDİLİRSEK GİDERİZ,
DAVET OLMAZSA HABERE GİDERİZ

Almanya yarışmasına katılan arkadaşlar için “Aslan Almanya” diye yazmamı beklemesinler. O zaman yarışmaya katılan Macaristan’daki Türk kökenli üç Atilla gücenir. Ayrıca yarışmaya katılan diğer ülke takımların hakkını yemiş oluruz. Biz sadece Türkiye’yi ilgilendiren haberleri yazıyoruz.

Ayrıca haberinin yayınlanmasını isteyenler sevgili Ahmet Yavuz gibi davet ederler gideriz ve yazarız.

Bir konu hakkında haber yazdıktan sonra da ortalıktan kaybolmam. herkes beni heryerde görebilir. Konuşabilir. Telefonumu bilir ve bana ulaşır.herkesin görüşüne saygım vardır.

Turkiyeturizm.com sitesini izleyenler bunu çok iyi bilirler. Benim gittiğim yerden haber yazmadan döndüğümü gören olmamıştır.

 

TAF’IN YETKİSİ BAKANLIKTAN

TAF’ın milli takım kurmaya ne yetkisi var deniliyor?

Bu soruyu kimseye sormayıp, doğrudan Kültür ve Turizm Bakanı’na sormaları gerekir.  Ayrıca TAF’a bu yetkiyi veren TUROB, TÜRSAB, TYD gibi turizm kuruluşlarına sormaları gerekir.

TAF bu yarışlara katılırken bu gibi kuruluşlardan maddi ve manevi destek alıyorsa onun başarısıdır.

TAF’a verilen yetkiyi tartışmak bize düşmez.

Almanya’da bir yarışma yapıldı...

Türkiye Aşçılar Milli Takımı 32 takım arasında 31’inci oldu.

İçersinde Türk aşçıların bulunduğu Alman takımıda 62 takım arasında 62’inci oldu.

Bizce burada birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü olan falan yok...

Kendimizi aldatmayalım.

Adamlara çatır çatır oyunlarını oynayıp dereceleri aralarında paylaştılar.


DEDİKODU YERİNE YÜKSELMEYE BAKALIM
Bu saatten sonra dedikodu üretenlere kulak tıkayıp, Türk aşçılık mesleğini zirveye nasıl taşınacağının düşünülmesi gerekir.  Almanya’da rakip takım kuran ülkeleri nasıl altedeceğimizi düşünmemiz gerekir.

Özellikle dünyaya endeksli çalışmalarla Türkiye’nin ve Türk mutfağının adını zirveye taşımaktan başka yapılacak çalışma yoktur.

Uluslararası ve ulusal yarışmaların en büyük faydası,  aşçı arkadaşlarımızın dünyanın neresinde olduğumuzu öğrenmeleri için büyük fırsattır. Bu arada yeni yetişen harika gençlerin ortaya çıkmaları için muhteşem bir fırsattır. Her yarışmada olalım, ama doğru yerde duralım.

Almanya’daki yarışmaya medeni cesaret göstererek katılan tüm aşçı arkadaşlarımı kutluyorum.

En büyük dileğim Türk mutfağı ve Türk aşçısının dünyada layık olduğu yere gelmesidir.

Dünyanın her tarafına gittim. Benim ülkemden başka güzeli yok. Ben Türkiye'yi ve Türk insanını çok seviyorum..