ANTALYA - Antalya Konyaaltı’nda, yılda 25 bin yerli ve yabancı tırmanış sporcusunun ziyaret ettiği Geyikbayırı ve Doyran’da bir hidroelektrik santral yapılması planlanıyor. Bölge halkı, geçim kaynakları da olan tırmanış turizminin yok olması ve civardaki 11 köyün susuz kalma tehlikesi nedeniyle projeye karşı
Antalya’nın Konyaaltı ilçesinde, kaya tırmanışı turizmiyle bilinen Geyikbayırı ve Doyran köylerine hidroelektrik santral (HES) yapılması planlanıyor. Doyran Enerji A.Ş. tarafından yapılmak istenen proje, 11 köye su sağlayan Doyran Deresi üzerine yapılacak. Ayrıca Doyran HES projesinin cebri boru hattı, yıl içinde 25 bin yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği tırmanış rotasının tam ortasından geçecek.
Geyikbayırı Yaşam Platformu’na göre, planlanan pek çok HES gibi, Doyran HES de suyu yetersiz bir dere üzerine yapılmak isteniyor. Zira Doyran Göleti su alma regülatöründen geçen su miktarlarına bakıldığı zaman Doyran Deresi’nin yılın 7 ayı 1m³ /s’den az bir debiyle aktığı, hatta neredeyse kuruyacak seviyede azaldığı görülüyor.
Oysa HES projesinde, elektrik üretebilmek için en az 1.34 m³/s suya ihtiyaç duyuluyor. Halbuki Doyran Deresi yılda yalnızca bir ay (nisan veya mart) bu kadar bol suya sahip.
Bununla birlikte projede suyun yalnızca yüzde 10 unun ‘can suyu’ olarak dereye bırakılacağı belirtiliyor.
Ancak Platform’a göre bu miktarda su, karstik yani gözenekli yapıdaki dere yatağında kısa mesafede yok olacak ve dere, Kumluca Alakır, Manavgat ve Alanya’da kurulu HES’lerde yıllardır gözlendiği gibi, 8-10 km boyunca tamamen kuruyacak.
Projeye göre, can suyu yanında ‘tarımsal sulama suyu’ ve ‘içme suyu’ gibi bölge halkının ihtiyacı olan sular da hesaplanarak dereye bırakılacak. Ancak bu hesaplama sadece imarlı ve kayıtlı evler hesaba katılarak yapıldığından köylerdeki yüzlerce ‘yapı ruhsatsız’ hane yok sayılıyor.
Üstelik Platform’a göre bu hanelerin geçim kaynakları da tehlike altında. Çünkü Doyran Deresi suyunu 8-10 km boyunca borulara hapsetmek bölgeyi tamamen susuz bırakacak, sulama suyunu Doyran Göleti’nden alan 11 köyde tarım olumsuz etkilenecek, yaban hayvanları, kuşlar ve en önemlisi arılar yok olacağından meyve yetiştirmek bile olanaksız hale gelecek.
Diğer taraftan Platform, Doyran Enerji A.Ş.’nin, DSİ ile ‘su kullanım hakkı’ anlaşması yaparak bölgedeki bütün sular üzerinde 49 yıllık kullanım hakkına sahip olacağına dikkat çekiyor.
Bu da HES’e su yetmediğinde havza içinde bulunan büyük küçük bütün su kaynaklarına el koyma hakkına sahip olacağı anlamına geliyor.
Platform’un vurguladığı diğer bir konu da bölgedeki kaya tırmanışı turizminin olumsuz etkileneceği. Platform üyelerinden, aynı zamanda kendisi de bir kamping tesisi işleten Çağla Nur İnan, özellikle de yabancı turistin kışın Antalya’ya gelmesinin tek nedeninin kaya tırmanışı olduğunu söylüyor.
Bölgenin yıl içinde 25 bin yerli ve yabancı tırmanış sporcusunu ağırladığını söyleyen İnan, “Doyran ve Geyikbayırı’nda pek çok tırmanış rotası mevcut. Buna bağlı olarak kamping gibi pek çok sektör de gelişmiş durumda. HES projesindeki borular ise tam olarak rotaların altından geçiyor.
Yani santral yapılırsa bölgedeki turizm bitecek, bölge halkı da bundan ekonomik anlamda olumsuz etkilenecek” diyor.
Geyikbayırı Yaşam Platformu’nun itirazları:
Dere suyunun 8-10 km boyunca boru içine alınarak toprakla temasının kesilmesi, dere etrafındaki ağaç ve bitkilerin kurumasına, ormanın yok olmasına ve kısa süre sonra da bölgenin yağmur düzeninin tamamen bozulmasına yol açacak. Bu da zaten kuraklık yaşanan bölgeyi daha fazla kuraklık bekleyeceği anlamına geliyor.
Doyran HES projesinin büyük bölümü ormanlık arazide yer alıyor. Regülatör yerine giden bir karayolu yok. Yani orman içinde ağaçlar kesilecek ve eğimli topraktan kesitler alınarak yol açılacak. Bu şekilde açılan yollar ise orman toprağının yağmur suyunu emmesine engel olacak. Kesilen ağaçlar nedeniyle erozyon gelişecek, sel ve kaymaya zemin hazırlanacak.
Dere kuruduğunda, içinde bulunan büyük küçük sucul canlılar ile, onlarla beslenen ve sudan yararlanan karasal hayvanlar bölgeyi terk edecek.
Dere suyunu içine alan iletim borusu, 8-10 kilometre boyunca bölgeyi ortadan ikiye bölecek. Borunun bir tarafından diğer tarafına geçmek mümkün değil. Bu da özellikle otlatılan küçükbaş ve büyükbaş hayvanlar için büyük bir yayılma sorunu ortaya çıkaracak. Zaten susuz bırakılmış olan hayvan sürüleri, her zamanki otlama alanlarına ulaşmakta zorluk çekecek ve bazı bölgelere hiç gidemez olacak.