FATİH YILMAZ / KİLİM
STUTGART / ALMANYA - Dışişleri Bakanı Heiko Mass’ın koronavirüs nedeniyle tatile giden ve orada mahsur kalanları bu kez getirmeyeceklerini açıklaması arkasından turizmin açılamayacaını söylemesi üzerine Almanya'nın çeşitli şehidlerinde acenteler protesto gösterileri yaptılar. Turim olmazsa yüzlerce acentenen kapanacağını bildiren turimciler, verilen desteklerin artırılmasını veya uçuşların, seyahatlerin kontrollü olarak başlamasını istediler.
Bütün dünyayı etkisi altına alan pandemi yüzünden getirilen kısıtlamalarla turizm tamamen durdu. Özellikle uçuşlara ara verilmesi ve uluslararası seyahat uyarıları nedeniyle sektörün eli kolu bağlandı. Almanya korona nedeniyle bütün dünyada mahsur kalan 250 bin vatandaşının büyük çabalar sonucu ülkeye zorlukla getirebilmişti. Dışişleri Bakanı Heiko Mass’ın koronavirüs nedeniyle tatile giden ve orada mahsur kalanları bu kez getirmeyeceklerini açıklaması bu sene yurtdışı tatil planları yapanların hevesini kursağında bıraktı.
İKİNCİ DESTEK PAKETİ ŞART
Alman hükümeti çıkardığı acil korona yardımları sayesinde kimi acenteler kısa çalışma yardımı, kimi acenteler de 9 bin euroluk peşin yardımı alarak bu süreci atlatmaya çabaladı. Ancak turizmciler Alman hükümetinden ikinci bir paket daha talep ediyor. Stuttgart Rathaus önünde 200 kişinin katılımıyla ikinci kez protesto gösterisi düzenleyen ve devletten yardım isteyen acenteler, ‘Boş bavul, boş kasa’, ‘Biz turizmiz’, ‘11 bin acente, 100 bin iş yeri kayıp’, ‘Seyahat acentesiz tatil, kumsuz plaj gibidir’ gibi pankartlar taşıdılar. Eylemciler, etkinlik boyunca sosyal mesafeye dikkat ettiler.
Gösteriye katılanlardan Reiseshop Lorch seyahat acentesi sahibi İrfan Güner, krizde en çok zararı seyahat acentelerinin gördüğünü belirterek, “Aylık giderlerimiz 3-4 bin Euro’dan başlıyor. Sene başında tur operatörleri bize ‘siz rezervasyonları yapın provizyonları verelim’ dediler. Koronavirüs krizinin patlak vermesinden sonra iptaller olunca operatörler bize ödedikleri parayı geri istedi” dedi.
Bir fon oluşturularak acentelere geri ödememek şartıyla maddi destek verilmesini talep eden Güner, şunları söyledi: “Bize verilen provizyonların geri ödenmesin. Yıllarca vergi verdik. Şu anda yaşadığımız krizin emsali yok. İkinci üç ay için daha destek verilsin. AB bu krizle birlikte kendi derdine düştü. Şu an bilet satmıyoruz. 31 Mayıs’tan itibaren Almanya’da tatil var. Havayollarının durumu netlik kazanırsa, bu olaydan en karlı çıkacak ülke Türkiye’dir. Türk uçak şirketleri Avrupa piyasasını eline geçirebilir. Almanya’da Haziran 14’e kadar yurtdışı yasağı var, bu tarihten sonra şartlar değişirse Temmuz, Ağustos, Eylül ayında Türkiye’ye rağbet artabilir. Türkiye turizmi her türlü krizden sabırla çıktı. Bu krizi de aşarsak otel markalarımızı uluslararası arenada iyice geliştiririz.”
İrfan Güner, Almanya’da yaklaşık 13 bin seyahat acentesinin yaklaşık 1 milyon kişiye istihdam imkanı sağladığını hatırlatarak, destek verilmezse bu şirketlerden yüzde 30’unun iflas bayrağını çekeceğini belirtti.
Havayollarının koronavirüs nedeniyle uçaklardaki orta koltuğu boş bırakmak zorunda kalacağını söyleyen Güner, kapasitenin azalmasıyla birlikte uçak biletlerinin artabileceğine dikkat çekti. Güner, Kovid-19 endişesi nedeniyle uçakla olan seyahatin düşebileceği uyarısında bulundu
Aynı gösteriye katılan SD Reisewelt sahibi Salih İbak da turizmin tekrar canlanması konusunda acenteler olarak Temmuz ayına kadar ümitlerinin olmadığını bildirdi. İspanya’da Mallorca ve Yunanistan’ın yavaş yavaş turizm sezonuna hazırlandığını ifade eden İbak, “Uçuşlar tekrar başlarsa Antalya, Bodrum, İzmir popüler destinasyon olur. Almanya’daki gurbetçilerin hepsi Türkiye’ye gitmek için bekliyor. Türkiye turizmde adımlarını iyi atar, hazırlıklarını tam yaparsa koronavirüs krizinden en karlı çıkan ülke olacaktır. Yıllardır tatil için ülkemize giden, Türkiye’yi çok iyi tanıyan Alman turistler yasaklar kalkınca ve uçuşlar başlayınca yine ülkemizi tercih edeceklerdir ancak biraz bekleyip, uygulamaları görmek isteyeceklerdir” diye konuştu.
Kovid-19 konusunda insanların artık isyan noktasına geldiğini belirten İbak, grip gibi görülmesi gereken korona virüsünün hastalık olarak tanımlandığını ve insanların korkutulduğunu ileri sürdü. İbak, koronavirüs önlemleri nedeniyle hayatın durma noktasına geldiğini, ekonomik ve sosyal büyük sıkıntılar yaşandığını hatırlatarak, insanların bu kısıtlamalara karşı artık tahammüllerinin kalmadığını, yaşamın eninde sonunda normale döneceğini belirtti.