İSTANBUL- Mimar Fossati’nin 25 Mart 1853 tarihinde Hariciye Nazırı Rıfat Paşa’ya yazdığı mektubundan anlaşıldığına göre bu albümlerin öncelikle bir tanesi padişahın zatına, diğeri devlete hediye edildi. Fossati’nin "Allah’ın Evi" derilen Ayasofya ve İstanbul albümü 162 yıl sonra yeniden basıldı
Önce Konstantiniyye’nin sonra İstanbul’un simgesi abide eser Ayasofya, asırlar boyunca İstanbul’u ziyaret eden yerli ve yabancı bütün seyyahların uğradığı mekânların başında gelir. İlk zamanlar resimleri çizilip, gravürleri yapılan mabedin 19. asrın ortalarından itibaren pek çok fotoğrafı çekildi. Ancak bunlar içinde hem muhteva bütünlüğü hem de görsellik bakımından Mimar Gaspare Fossati’nin “Aya Sofia Constantinople” adlı eseri başka bir öneme sahip...
ARAPÇA, FRANSIZCA, İNGİLİZCE VE TÜRKÇE
1852’de Sultan Abdülmecid’in desteğiyle bastırılan bu meşhur eser, 162 yıl sonra Çamlıca Basım Yayın tarafından orijinaline sadık kalınarak yeniden basıldı.
Yeni baskı teknikleri ile yeniden gün yüzüne çıkan eser, gerçek ebatlarına yakın ölçülerde (29,5x39,8), 160 gram kağıda 5 renk basıldı. Eserin cildinde aslına uygun olarak keten cilt bezi ve sırtta da parçalı termo deri kullanıldı. Hassas el işçiliği ile hazırlanan kutuda da yine aynı renkte deri tercih edildi. Aslı Fransızca olan metin Türkçe, Arapça ve İngilizce’ye tercüme edilerek bütün dünyaya hitap edecek hale getirildi.
EŞSİZ MANZARALAR...
Fatih Sultan Mehmed Han başta olmak üzere İstanbul’un fethine iştirak eden şehit ve gazilere ithaf edilen eserde ana ı̇badet mekânının doğuya bakan manzarası, kuzey tarafında bulunan mahfil altının ortasından ana ı̇badet mekânının, Ayasofya’nın minaresinden batı tarafından bakışla İstanbul ve çevresinin eşsiz güzellikteki resimleri ile Ayasofya’nın restorasyon öncesi dış resimleri yer alıyor.
800 İŞÇİ ÇALIŞTI
15 Haziran 360 tarihinde inşa edilen Ayasofya, Abdülmecid Han devrine gelindiğinde büyük bir tamire ihtiyaç duyar hale gelmişti. Sultan bu iş için, Rus elçilik binasını tamir etmek üzere İstanbul’da bulunan Mimar Gaspare Fossati’yi vazifelendirdi. İki yıl süren bu tamirat esnasında yaklaşık 800 işçi çalıştı.
Bina neredeyse tamamen elden geçirildi. Kazasker Mustafa İzzet Efendi’nin yazdığı Lafzatullah, Peygamberimiz, Dört Halife ile Hasan ve Hüseyin Efendilerimizin isim levhaları asıldı. Camiye hünkâr mahfili, muvakkithane ilave edildiği gibi Fatih devrinde yapılan medrese de baştan sona yenilendi.
SULU BOYA İLE HAZIRLANDI
Fossati bu tamirat esnasında ortaya çıkan mozaiklerin çizimlerini yayınlamak istemiş ancak gerçekleştirememişti. Bunun üzerine Ayasofya’nın içini ve dışını gösteren 25 adet çizim hazırladı. Çizimleri 1852’de Londra’da “Aya Sofia of Constantinople as Recently Restored by Order of H. M. the Sultan Abdul Medjid (1852)”, başlığı ile büyük boy bir albüm olarak bastırdı. Bu albüm; el işçiliği ile boyanmış, mukavva üzerinde, kutulu, büyük boy 80 adet; ciltli olarak tasarlanmış orta boy 100 adet ve sulu boya ile hazırlanmış küçük boy şeklinde 200 adet olmak üzere üç farklı türde 380 adet basıldı.
AMERİKA’YA DA HEDİYE EDİLDİ
Mimar Fossati’nin 25 Mart 1853 tarihinde Hariciye Nazırı Rıfat Paşa’ya yazdığı mektubundan anlaşıldığına göre bu albümlerin öncelikle bir tanesi padişahın zatına, diğeri devlete hediye edildi. Padişah Abdülmecid Han da bu çalışmayı takdir amacıyla Fossati’yi bir pırlanta yüzükle mükâfatlandırdı.
Yine aynı mektuptan anlaşıldığına göre, saraya albümlerin el ile boyanmış ve mukavva üzerine yapıştırılmış olanlarından 10, büyük boy kâğıt üzerine basılmışlarından 10 olmak üzere 20 adet albüm verildi. Ancak bu albümlerin 15 tanesi satın alındı ve Amerikan elçiliğinin talebi üzerine bir tanesi Washington’da bulunan Meclis-i Maarif Kütüphanesi’ne hediye edildi.
Satın alınan diğer albümler ise Ragıp Paşa Kütüphanesi’ne konuldu. 30 Aralık 1892 tarihinde Sultan İkinci Abdülhamid’in emri ile bu kütüphanede bulunan Ayasofya albümlerinden Yıldız Sarayı, Erkan-ı Harbiye, Bahriye Dairesi, Hendesehane-i Mülkiye ve diğer kütüphanelere birer adet olmak üzere dağıtıldı.
İŞTE BURASI ALLAH’IN EVİDİR...
Fossati, eserinde ana ibadet mekânının doğuya bakan manzarasını şöyle tasvir ediyor:
“Ortadaki büyük kapı yoluyla kapı dehlizinden çıkıldığında, karşımıza Ayasofya’nın muhteşem ana ibadet mekânı çıkmaktadır. Mekanın büyüklüğü o derece ihtişamlı ki insanın gözlerini kamaştırıyor. Dünyada hem yüksek, hem geniş ve buna rağmen uyumlu olan başka bir bina bilmiyorum. İşte burası Allah’ın evidir...”
6 BİN LAMBA İLE AYDINLANIYOR
Binanın genişliği 72 metre, uzunluğu ise 81,5 metredir. Kubbe zeminden 55 metre yüksekliktedir. Yarıçapı 31,5 metredir. Kubbenin çevresinde hafifliğini daha da artıran 40 pencere vardır. Mübarek Ramazan gecelerinde çok ince demir tellerle çeşitli yüksek yerlere asılan 6 bin lamba ile camii aydınlatılarak muhteşem bir tesir bırakıyor.