Abdurrahman Büyükkeskin
Side-Manavgat/Antalya - Her yıl 20 milyon yerli ve yabancı turistin tatil yaptığı Antalya, içinde barındırdığı 60 tarihi ören yeri ile adeta açık hava müzesi konumunda. Türkiye turizminin başkenti Antalya Perge, Side, Termessos, Olimpos , Patara Meclisi, Xanthos ve Selge antik kentlerle kültür, tarih ve arkeolojik varlık turizminde söz sahibi olduğu kadar, zengin bitki çeşitliliği ve endemik bitki zenginliği ile eko ve botanik turizminde zengin bir şehir.
Antalya'da bulunan ve her yıl milyonlarca turistin kültür, tarih ve arkeolojik varlıkları tanıma turuna çıktığı 5 antik kent, 5 endemik bitkinin de yaşam alanını oluşturuyor.
Avrupa Birliği (AB) fonuyla desteklenen bir proje kapsamında 5 antik kentteki endemik bitkiler ve yine antik kentlerde bulunan arkeolojik kalıntılar daki kabartmalar koruma altına alındı. Proje kapsamında Phaselis antik kentinde yetişen 'burçak', Perge'nin 'hava civası', Side'nin 'canavar otu', Aspendos'un 'orkidesi' ve Termessos Un 'çiğdemi', dünyada yayılış gösterdiği nadir alanlar olan 5 antik kentte koruma altına alındığı belirtildi.
10 bin bitki türü bulunan Türkiye'de bunların yaklaşık üçte biri endemik bitki türü konumunda. Bu bitkilerin 800'ü Antalya'da varlığını sürdürürken, 250 bitki türünün ise dünyadaki 'tek' yayılış alanı burası. Antalya'nın endemik bitkilerinden 70-80 tür ise kritik olarak yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu belirtiliyor.
Projenin konusu olan Antalya'nın 5 antik kentindeki 5 endemik bitkinin yayılış gösterdiği bu kentlerin tarihinin en az 2 bin yıllık olduğunu belirten Doç. Dr. Gökhan Deniz, buradan yola çıkarak bu bitki türlerinin de en az 2 bin yıldır bu alanlarda boy gösterdiğini söyledi. Doç. Dr. Deniz, arkeolojik kalıntılarda bazılarının kabartmalar şeklinde yer aldığı bu bitkilerin, Phaselis Antik Kenti'nde Lathyrus phaselitanus (Faselis burçağı), Perge Antik Kenti'nde Alkanna macrophylla (Perge hava civası), Side Antik Kenti'nde Orobanche sideana (Side canavar otu), Aspendos Antik Kenti'nde Himantoglossum montis-tauri (Toros orkidesi) ve Termessos Antik Kenti'nde de Colchicum baytopiorum (Baytop çiğdemi) olduğunu kaydetti.
DÜNYADA SADECE ANTALYA'DA YAYILIŞ GÖSTEREN TÜRLER
Doç. Dr. Deniz, "Bu antik kentlerin yaklaşık 2 bin yıllık tarihi söz konusu olduğundan, buradaki bir endemik bitki antik kentlerden çok daha önce bu alanda yayılış göstermeye başlamıştır" ifadesinde bulundu.Projenin 15 ay devam edeceğini vurgulayan Doç. Dr. Deniz, geçen nisan ayında başladıkları çalışmalarda 5 antik kentin bulunduğu bölgelerde yayılış gösteren flora elemanları ve endemik türleri tespit aşamasında olduklarını altını çizdi: "Bir taraftan arkeolojik eserler üzerinde görselleştirme çalışmaları bir taraftan da onların diğer bitkilerle örtüşme çalışmalarımız sürüyor" diyen Doç. Dr. Deniz, Türkiye'de 10 bin bitki türü yetiştiğini söyledi. Bu türlerden yaklaşık 3 bin 500'ünün dünyada sadece Türkiye'de varlığını sürdürdüğünü aktaran Doç. Dr. Deniz, "Bu türlerden 800'ü de Antalya'da. Bu 800 türün 250'si ise dünyada sadece Antalya'da yetişiyor. İşte bunların içinde bizim projemize konu olan 5 bitki türü gibi 70- 80 tür ise kritik olarak yok olma tehlikesi altında".
ZİYARETÇİ UNSURU VE TURİZM AKTİVİTELERİ TEHDİT FAKTÖRÜ!
Antalya'nın antik kentlerinin endemik bitkilerinin korunmasına yönelik tedbirlerin başında öncelikle toplumun bilgilendirilmesinin geldiğini kaydeden Doç. Dr. Deniz, bazı bölgelerde tehdit faktörleri arasında ziyaretçi unsurunun ilk sırada yer aldığını söyledi. Side Antik Kentini örnek veren Doç. Dr. Deniz, Side kumulları üzerinde dünyadaki tek yaşam alanı burası olan 'Canavar Otu Nun, yoğun ziyaretçi ve kontrol dışı turizm aktivitelerinden etkilendiğini ifade etti. Side'nin turistik bir bölge olması nedeniyle çok sayıda ziyaretçinin gelmesinin doğal olduğunu sözlerine ekleyen Doç. Dr. Deniz, Side kumullarında yetişen Canavar Otu Nun korunması için bazı alanlarda turistik aktivitelerin yapılmaması gerektiğini kaydetti. Arkeolojik alanlar gibi hassas koruma gerektiren alanlara yoğun ziyaretler, hızlı kentleşme ve bilinçsiz turizm faaliyetleri nedeniyle endemik bitki türlerinin tehdit altında olduğunu söyleyen Doç. Dr. Deniz, bu bitkilerin doğal ortamlarının bozulmaması gerektiğinin altını çizdi.