Rusya lideri Putin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 268 gün sonra St. Petersburg'da bir araya gelmesiyle iki ülke arasında yeni bir dönemin başladığı ilan edildi.
Ankara ve Moskova 2016-2019 arasını kapsayan bir ‘orta vadeli program’ üzerinde mutabakata varıldı. Bu mutabakat kapsamında ekonim, ticaret, enerji, turizm ve beşeri alanlarda bazı kararlar alındı
Vizesiz rejimi tam teşekküllü olarak tekrar yürürlüğe koymak için peydeypey ve müştereken adımlar atılacağı belirtildi.
İlişkilerin 24 Kasım öncesine, hatta daha da ileriye taşımak için kararlı olduklarını söyleyen liderlerden Putin, "Kilit noktayı enerji tutuyor. Vize sorunu çözülecek" dedi. Erdoğan ise, taraflar arasında varılan 12 maddelik mutabakatı duyurdu. Liderler, Suriye konusunu daha dar kapsamlı bir şekilde masaya yatırılacağını açıkladılar.
Rus turistlerin Türkiye'ye tekrar gelmesi konuşuldu.
Bu konuda ilerlemelerin sağlanacağı ve ilişkilerin eskiye dönülmesinin biraz zaman alacağı söylendi. Charter uçuşlarının yeniden gerçekleştirilmesinin ise yalnızca teknik detaylara kaldığı açıklandı.
Türk turizmi adına önemli adımlar atıldı.
İspanya, İtalya, Yunanıstan ve Bulgaristan sahillerinde Türkiye’nin otellerindeki konforu ve ikramı bulamayan Rus turistler adını önemli bir gelişme oldu.
Sanırız bu tarihten sonra bir miktar Rus turist Türkiye’ye gelecektir.
Ancak fazla ümitlenmeyelim. 2016 turizm sezonu bitmek üzeredir. Bu saatten sonra 2017 yılı düşünülmelidir. Yani Avrupa’da terör korkusu devam ederse Türkiye’de 2017 yılı, “Rus turist yılı” olacaktır.
Bu durum Türkiye’nin turizmde aldığı büyük yarayı kısmen kapatacaktır.
Çünkü hesaplamalara göre Türkiye terör nedeniyle yaklaşık 150 milyar, darbe girişimi nedeniyle ise bir o kadar kayba uğradı. Bu ise Türkiye’nin 10 yıllık turizm gelirine eşittir.
Görüntüye göre Türk turizmi “sil baştan” başlayacaktır.
Rusya ile Türkiye’nin arasının iyileşmesi ve Rus turistlerin gelişiyle canlanan turizmin Avrupalı turisti çekmesi de bekleniyor. Çünkü Avrupalı turistte Türkiye dışındaki ülkelerde yaptığı tatilde tesislerden, konfordan ve ikramlardan şikayet ediyor.
Şimdi iş Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türk turizminin sivil toplum kuruluşlarına düşüyor. Bakanlık dünyanın her yerindeki konsolosluklar ve büyükelçiliklerde bulunan turizm müşavirlerini harekete geçirerek, Türkiye’den gelecek otelciler ve acentelerle birlikte tanıtım seferberliğine başlamalıdır. Yurt dışından medya mensupları Türkiye’de ağırlanmalı, Türk medya mensupları yurt dışı ülkelere götürülerek meslektaşları ile bir araya gelmelidir.Türkiye’den Türk Hava Yolları ve ilgili bakanlıklar destekli turizmciler yurt dışı tanıtımlara gitmelidirler.
Turizme gereken önem verilmelidir.
Birde ohal sadece Türkiye tanıtımlarında iyi kullanılmalıdır.
Türkiye’yi güvenli bulmayan ülkelere ohal’in bir baskı yöntemi değil, Türk halkı ve konuklarını daha hassas güven altına alınmasını hedefleyen bir uygulama olduğu anlatılmalı. Ohal’in turist güvenliği için en hassas yöntem olduğu vurgulanmalıdır.
Tabii bütün bunlar olurken, turizmde yeniden yapılanmaya, yeni sloganlara ihtiyaç vardır.
Artık Türkiye'nin tamamı değil, Türkiye’nin destinasyonları tanıtılmalıdır.
Türkiye’nin bozulan algısı saklanarak yeni bir “algı yönetimi” oluşturmalı.
Örneğiin, İzmir ayrı, Manisa ayrı, Antalya ayrı, Trabzon ayrı, Kastamonu, Sinop, Amasya, Rize, Adana, Gaziantep, Diyarbakır gibi bölgelerin turizm değerleri ayrı ayrı tanıtılmalıdır.
Özden tüme giden bir anlayışla Türkiye’nin adı saklanarak, Türkiye tanıtılmalıdır.
Bizce Rusya ile Türkiye’nin yakınlaşması Türkiye’nin algısının düzeltilmesi için önemli bir fırsattır.
Ancak yapılması gerekenler yapılırsa bu yakınlaşma ile herşey kademeli olarak düzelebilir.
Hele Rusya'nın gücüyle Suriye savaşı biterse, pkk terörüne son verilip Ortadoğu'ya sakinlik gelirse konuşacak bir şey kalmaz.
Türkiye'nin güçlü komşusu Rusya ile ilişkilerine çok özen göstermesi lazım.
Hatta Türkiye'nin bütün komşularıyla menfaati doğrultusunda dostluk işbirliklerini geliştirmesi lazım.
Türkiye'ye sıfır komşu değil, Türkiye ile ticaret yapan komşular lazım.
Son söz: Turizm savaş değil barış ortamında yeşerir.