Ekranlarda bilgi kirliliğinden geçilmiyor. Her akşam birbirinden farklı onlarca uzmanı ekranlarda görüyoruz. Herkes bir şey söylüyor. Bazıları ise hala elimizi nasıl yıkacağımızı anlatıyor. Ekranda kavga edenler bile var. Hatta bu yüzden üniversitelerinden kovulanlar da oluyor.
İşte tam da böyle bir günde, KRT Televizyonu’nda bir belgesel yayımlandı. Belgeseli Çin Radyo Televizyon Kurumu CCTV çekmişti ve korona virüsün ortaya çıktığı Wuhan kentini anlatıyordu. Malum Wuhan kenti korona virüsü yendi, normalleşmeye hazırlanıyor. “Çinliler “Wuhan’da 24 saat Belgeseli” adını verdikleri bu 1,5 saatlik çalışmayla, korona virüsün nasıl yendiklerini anlatmaya çalışmışlar.
Bu belgeseli izledikten sonra korona virüsün bir komplo olduğu, Çinlilerin kontrol ettiği iddialarının biraz daha temelsiz kaldığını söylemeliyim. Çinliler virüsü zorlu bir mücadeleden sonra yenmişler, bu açıkça görülüyor.
İsterseniz önce Çinlilerin neler yaptığını yazayım, sonra bunu Türkiye ile karşılaştırayım. Bunlara bakarak gelecekte ne olacağına siz karar verin.
Öncelikle Wuhan öyle küçük bir kent değil, 11 milyon nüfusa sahip.
Wuhan’da hastalık Ocak ayının sonlarına doğru çıktığında sokağa çıkma yasağı konuldu ve bu kesintisiz 63 gün sürdü. (Bizde hala sokağa çıkma yasağı yok.)
Wuhan’da hemen prefabrik hastaneler kuruldu hatırlarsanız, böylelikle bir hafta içinde yüzlerce ek yatak sağlandı.
Maske takmak zorunlu hale getirildi. (Bizde hala zorunlu değil, sadece market, Pazar ve toplu taşımada zorunlu.)
Gönüllü insanların mücadelede kullanılması için ortam sağlandı. (Bizde yok)
Çinliler Wuhan’daki tüm evlere tek tek gidip tarama yaptılar. Evlerin kapısı tek tek çalındı, kim olup olmadığı soruldu. Kimlik numaralarına göre insanlar tek tek kaydedildi. Eve giden tepeden tırnağa özel giysili görevliler “Evde hasta var mı” diye sordular. Hastaları tek tek topladılar. (Bizde böyle bir tarama yapıldığını duymadım.)
Bu görevliler kapısını çaldıkları evlere bedava maske bırakıyorlardı ve özellikle ‘Ücretsiz’ diye söylüyorlardı. (Bizde bedava olacağı yeni açıklandı, evlere dağıtım yok, internetten isteyene gönderileceği söyleniyor. Yaşlı insanlar internetten nasıl isteyecek bilemiyoruz.)
Oteller karantina bölgeleri diye özel olarak ayrıldılar. Ateşi olanlar bu otellerde zorunlu kalmaya tabi tutuldu. (Bizde böyle bir zorunluluk yok, sadece yurtdışından gelenler karantinaya alındı.)
Her mahallede ayrı bir mahalle yöneticisi belirlendi, bunlar herkesle bire bir ilişki içindeydi. (Bizde de mahalle görevlisi olarak muhtarlar var ama böyle bir çalışma yapılmadı.)
Mahalle yöneticileri ateşi olanları tek tek toplamakla görevliydi.
Bu mahalle görevlileri virüs belirtisi gösteren, yüksek ateş, öksürük gibi durumlarda insanlar istesin, istemesin karantina yeri olarak belirlenen otellere götürdüler. (Bizde böyle bir uygulama yok.)
Bir örnek olsun diye: Evlerinden çıkarılan bir aile ortada kalmıştı, mahalle görevlisi aileye barınak bulacağını söyledi.
Yollarda özel araçların öne kesilerek araçta kim varsa ateşini ölçtüler. Ateşi olanı önce teste, test negatif çıkarsa da tomografiye alıyorlardı.
İnsanları taşımak için özel araçlar belirlendi. Bunları kullanmak için de gönüllülerden yararlanıldı. (Bizde böyle bir uygulama yok. Hastayım diyenlerin bile hastaneden çevrildiğini veya özel hastanelere gönderildiğini, buralarda da para talep edildiğini duyuyoruz.)
Hastalık çıktıktan sonra Çin’in öteki tüm bölgelerinden Wuhan’a sağlık görevlileri taşındı. (Bizde böyle bir uygulama yok. Herkes yerinde.)
Wuhan’a gelen bulaşıcı hastalık uzmanlarının ilk işi, Wuhan’daki hastanelerde görevli sağlık personeline virüs-pozitif hastalara giderken nasıl giyineceğini öğretmekti. Giysiler tepeden tırnağa, eldiven, göze gözlük ve yüze maske şeklindeydi. Gözlerdeki gözlüklerle yüz arasında boşluk varsa pamukla kapatılması gerekiyordu.
Giysilerin tümü tek kullanımlıktı. Çıkarılıp dikkatlice yok ediliyordu.
Giysilerin giyilmesinden daha zor olan çıkarılmasıydı. Giysilerin çıkarılmasının çok yavaş yapılması gerekiyordu. Çünkü hızla giysiyi çıkarınca virüs ortalığa bulaşabiliyor. Bunu göstermek için de un testi yapıyorlardı. Elbisenin üzerine un döküp, bu unları yaymadan giysiyi nasıl yavaş yavaş çıkaracaklarını anlattılar. (Bizde un testini hiç duymadım.)
Wuhan’da ihtiyaçları karşılayan özel kurye sistemleri var. Kurye sizin yerinize market, eczane dolaşıp her şeyi temin edip evinize getiriyor. Teslim ederken de kapıya bırakıp, sıfır temasa özen gösteriyor.
63 gün süren sokağa çıkma yasağı ve özellikle de sağlık personelinin bozulan psikolojileri için de danışma masaları oluşturuldu. Bu masalar halkın kolayca ulaşabilmesi için mahallelerde bile oluşturuldu.
Tüm bunlara bakarak, Türkiye’nin Koronavirüs mücadelesinde nasıl sonuç alacağı konusunda değerlendirmeyi kendiniz yapabilirsiniz.
Yorum sizin.