Lagaluga Tur (53)
Geçen yıl bugün, "14 Şubat Sevgililer Günü; aşkınızın değerinin günlerce önce vitrinlerde sergilenip, kesenize göre satışa sunulduğu bir gündür!" diye yazmıştım. Doğuşuyla ilgili bilgilere hep şüpheyle bakmış olduğum Sevgililer Günü için sizler ne düşünürsünüz pek bilemem ama; kapitalist sistemin yarattığı çılgın tüketim toplumunun daha ama daha çok tüketmesi için, analar, babalar ve buna benzer diğer sayısız günlerden sadece bir tanesidir derim ben...
Sevdiklerimizi salt yılın bir günü anımsamamız için, birilerinin bizi dürterek, bazı şeyleri aklımıza getirmesi mi gerekiyor illaki? 24 saat ile sınırlı, bazen de inandırıcılıktan bir hayli uzak, yapmacık gibi gözüken bu oyun, belli ki tezgahların çalışması, birilerinin ceplerini doldurması için sunulmuş insanlara.
Şimdi biz, 14 Şubat'tan geriye kalan yılın diğer günlerinde sevdiklerimizi, rahatlıkla unutmak ya da hiç anımsamamak hakkına sahibiz, öyle mi yani? Ya bir de parası olmayanlar için durum nedir dersiniz? İçersinde yaşamaya çabaladığımız bu yokluklar ülkesinde, bu ve buna benzer günlerde onlar ne yapsınlar peki? Sağdan soldan bulmaya çalıştıkları üç beş kuruş borç para ile mi sevdiklerine hediye alsınlar? Bu arada, böyle anlamlı bir günde, gasp falan yapanların haberini medya aracılığıyla duyarsak da hiç birimiz şaşırmayalım olur mu? Siz şimdi bana " Amma da abartıyorsun birader,yani bu insanlar sevdiklerine bir çiçek de mi alıp götüremezler bugün için?" sakın demeyin ?.Siz de pekâlâ biliyorsunuz ki, böyle çok özel günlerde, çiçekçiler çiçek fiyatlarını 2'ye 3'e katlayıp, karaborsa fiyatına satıyorlar âdeta.
Olaya bir an için erkek tarafından baktığımızı düşünelim. İlişkiler günümüzde öyle bir hale geldi ki; artık küçük sevinçler ve mutluluklarla yetinmeyip, büyük beklentiler içersindeki insanların dünyasında, karşınızdakinin salt bir çiçekle gönlünü alabilmeniz için, onun bugüne dek yaşamında her şeyi bol bol elde etmiş, doymuş olması gerekiyor. O doymuş kişinin size rastlaması ise, sizin şans oyunlarından birinden büyük ikramiyeyi kazanmanızdan farklı bir şey değildir, inanın.
Örneğin bugün kalbiniz hızla çarpa çarpa, elinizde tuttuğunuz bir demet çiçekle sırıtarak sizin kendisine doğru yaklaştığını gören sevgilinizin belki de ayıp olmasın diye yüzünde beliren zoraki gülücüğün ve edeceği yarım ağız kuru bir teşekkürün altında "Acaba ben büyük bir yanlış mı yapıyorum. Bu adam beni ileride hayatta hiçbir türlü tatmin edemez, hüsrana uğrar mıyım?" gibi gizli bir düşüncenin yatmış olabileceğini de hesap etmenizde, geleceğinizin kararmaması bakımından büyük yararı olacağına inanıyorum ben.. Ama yine de siz bilirsiniz, benden salt uyarması..
Nice aşklarla kavrulup, sevgilerle çoğalmanız dileklerimle...
***
Laf ola...
En güzel kelimeleri kullanmışlar, bakışlarımızı koyalım biz aramıza!
***
Aşk; sokaklardaki kalabalıklarda çoğalan yalnızlığımızda, önce beynimize girip, sonra kalbimizden vuran ve hangi silahtan çıktığı belli olmayan serseri bir kurşundur.
***
Duygulardan yoksun kişi, gözenekleri tıkanmış ağaç gibidir..
***
Kalp yarılır aşk girer, kalp kırılır aşk biter...
***
Aşk, iki kişinin aynı noktaya bakmasıdır.
***
Aşkın kanunu yoktur, bir ömür boyu çekilen cezası vardır..
***
Aşkın neresinden dönülse kârdır
Çünkü o, sağlığa çok zarardır!
***
Aşkın gözü kör değildir, onun peşinden sürüklenenlerin gözlerinde kesin görme bozukluğu vardır!
***
Temelce
Parasız kalan Temel Fadime'ye yalvarmaya başlamış:
-Karıcuğum, ekonomik kriz herces cibi beni de vurdi. Biraz borç para ver de sevcilular cünü için hediye alayum
- Eksik olsin, hediye mediye istemeyrum senden
-Saa deyuldur daa!