Geçen hafta Lübnan’ın başkenti Beyrut ile Umman’ın başkenti Amman’da bir seyahat acentesinin Türk otelcilerle bölge acentelerini bir araya getirdiği toplantılara katıldım. Aklımın köşesinde şu vardı: Ortadoğu’nun kaynayan kazanı içinde en tehlikeli bölgede bulunan ve yanı başında savaşların sürdüğü Beyrut ve Amman nasıldı?
Giderken bazı arkadaşlar ‘Orası karışıktır, niye gidiyorsun?’ diye sormuşlardı. Böyle düşünenlerin hepsi yanıldı. Beyrut bana göre güllük gülistanlık, Amman ise çok sakın. Çünkü o ülkeleri yönetenler ne etliye ne sütlüye karışıyorlar. Önce ‘kendi ülkem ve halkım’ diye düşünüyorlar. Daha önce atlattıkları badireler onlara ders olmuş.
Beyrut Fransız ekolünden geliyor. Bombaların yağdığı, kurşunların vızır vızır uçuştuğu şehir yeni baştan imar edilmiş. Söylediklerine göre halen Lübnan’da 5 milyon insan yaşıyar. 20 milyon Lübnanlı başka ülkelerde yaşıyor. Brezilya’da 9.5 milyon Lübnanlı varmış. Hepsi oe çok zenginmiş… Şimdilerde Beyrut’u Ortadoğu’nun finans merkezi yapmaya uğraşıyorlar. Yüksek ve mimarinin tüm teknolojisinin kullanıldığı binalar bana Dubai’yi hatırlattı. Dünyanın önemli 100 bankası Beyrut’ta… Yani Beyrut Ortadoğu’nun İsviçre’si gibi olma yolunda… Bu durumda dünyanın bankaları paralarını emanet ettikleri ülkeyi korurlar ve koruyorlar. Bomba yiyenn yıkıntı binalar bölgenin sarı taşıyla ve tüm özellikleriyle yeniden imar edilmiş. Pırıl pırıl bir şehir ortaya çıkmış ve hala çıkıyor. İşte akıllı yönetim böyle olur. Gıpta ettim doğrusu…
Beyrut’a ilk 1986 yılında savaş zamanı gelmiştim. Çok üzülmüştüm. Ama şimdi ise kıskandım doğrusu…
Amman ise orta sınığı olmayan bir şehir. Çok zengin ve çok fakir var. Ancak her yerde son model araçlar. Bölgedeki sancının parası sanki buralara akıyor. Anladığım kadarıyla bu ülkelerde Ortadoğu’daki savaştan sonra göç alıyorlar. Ama cebinde bol parası olanlar gelmiş ve ülkenin ekonomisine katkıda bulunmuşlar. Bizim gibi göç alıp ta, onlara bakmak için emeklinin maaşından bile kısıntı yapar ülkeler değiller.
Otadoğu’da Irak’ta Erbil’e Bağdat’a gittim… Hepsi ABD kontrolündeler… Ama ABD’ye teslim olmuşlar. Üretim yok Türkiye’ye muhtaçlar.
Beyrut ve Amman farklı… Toplantıya gelenler Paris’te modaevinden çıkmış manken gibi hanımlar, şık beylerdi. Yani oralarda para var ve üst düzey yaşam var. Ne diyelim… Biz de bir gün ‘önce halkımız’ diyerek akıllı olabiliriz diyorum.