Yaz konserleri, festivalleri çoğumuz severiz. Ben sahnelerin ardını daha çok merak ederim. Hele ileri teknoloji ile yapılan sahne gösterileri bambaşka bir dünya… En son İstanbul Festivali ve sahnenin ardındaki İbrahim Kandemir ile görüştüm ve çok etkilendim. Ama önce dünya sahneleri.
Katar'daki açılış sahnesi, Super Bowl finalinde devre arasındaki sanatçılar için kurulan sahne ilk aklıma gelenler. Son dönemin en çok konuşulanı da Harry Styles'ın "Love on Tour" sahnesidir. 200 metre genişliğinde led ekranıyla meydanları başka bir aleme taşıyor.
Sahne gösterilerinin kökü antik tiyatrolara kadar gider. Amerika’da başarılı sahne tasarımları ve kurgularını teşvik için Tony Ödülleri ihdas edilmiş. Tony Ödülleri, Amerika Birleşik Devletleri'nde tiyatro alanında verilen en önemli ödüllerden biridir. Ödüller, her yıl Broadway ve Off-Broadway'de sahnelenen oyunlar, müzikaller ve diğer tiyatro gösterileri için verilir.
Sahne ödülleri
1947 yılında American Theatre Wing tarafından kurulmuş olan Tony Ödüllerinin adı, American Theatre Wing'in kurucularından ve ilk başkanı olan Antoinette Perry'den gelmektedir. Perry, tiyatro alanındaki çalışmalarıyla tanınan bir aktris ve yapımcısıdır.
Antoinette Perry, bugünkü sahneleri görseydi muhtemel ki mesleğini bırakırdı. Veya bu teknolojiyi öğrenmek için hayatını verirdi.
Burada tahminlerinizin ötesinde bir ekonomi var ve bu alanda girişimciler için büyük fırsatlar bulunuyor. Mimarlardan gençlere, yazılımcılardan girişimcilere onbinlerce beyin bu alana yönelmeli.
Super Bowl devre arası şovu, her yıl milyonlarca kişi tarafından izlenen ve dünyanın en büyük müzik etkinliklerinden biridir. Şov için harcanan masraf, her yıl değişmektedir. 2023 yılında, The Weekend'in devre arası şovu için 7 milyon dolar harcanan tahmin ediliyor.
En yüksek sahne harcaması Dünya Kupası’nda
FIFA Dünya Kupası'nın Katar'ın başkenti Doha'daki Lusail Iconic Stadium'daki açılış töreni 1 milyar kişi tarafından izlendi. 100 milyon dolar harcanan açılış için sadece sahne, dekor, dijital ekipmanlar ve yazılım için 40 milyon dolar harcadığı tahmin ediliyor.
Dünyanın en popüler sahnesi olarak Coachella Valley Music and Arts Festivali, elektronik müzik, rock müzik ve pop müzik ağırlıklı bir etkinliktir. 2018 yılında düzenlenen Coachella Müzik Festivali olmuştur. Bu festivalin maliyeti, 130 milyon dolar olarak tahmin ediliyor. Bu giderlerin yüzde 10’u sahne için harcandığı biliniyor.
Türkiye’nin en ileri yüksek teknoloji sahnesi
İşte İstanbul Festivali’nde gördüğüm sahne ve ardındaki yüksek teknolojinin de dünyaca meşhur bu sahnelerden pek farkı yok. Size sahne arkasındaki dünya hakkında bilgi vereyim:
Festival sahnesi bu sene 50 metre genişliğinde ve toplamda 42 metre uzunluğunda tasarlandı. Bunun 18 metresini catwalk oluşturuyor, bu sayede sanatçılar daha çok halkın içerisinde olabildi.
Sahnenin teknik tasarımı Vectorworks ve Wyswyg üzerinde tamamlandı. Vectorworks, sahne tasarımı, mimari ve mühendislik için kullanılan bir CAD yazılımıdır. Vectorworks, 2D ve 3D çizim, animasyon, görselleştirme ve modelleme için kullanılabilen güçlü bir araçtır. Wyswyg, "What You See Is What You Get" kelimelerinin kısaltmasıdır. Wyswyg, bir bilgisayar ekranında görülen şeyin, çıktının bir kopyası olduğu anlamına gelir. Wyswyg, sahne tasarımcıları için, sahne tasarımlarının gerçekçi bir görünümünü görmek için kullanılan bir teknolojidir.
Festival sahnesinin 3D görselleştirmeleri ise DepenceR3 üzerinde hazırlandı. DepenceR3, 3D sahnelerin gerçek zamanlı olarak oluşturulması için kullanılan bir teknolojidir. Bu teknolojilerin uygulamalarını, sahne aktif değilken bilgisayar başında deneyimledim ve seyircilerin nasıl bir gösteri izleyeceğinizi önceden görebildim.
600 m2 dev bir LED ekran var. Etkileyici içeriklerle izleyicilere müziğin dışında şaşırtıcı görsel şovlar sunuyor ve 500 parça ışık ise sahne üzerindeki şovlara eşlik ediyor. Türkiye’de tasarlanan en büyük sahnelerden biri diyebiliriz.
Türkiye'nin ilkleri
Bu festival için özel ışıklar üretildi ve yakın Avrupa ülkelerinden temin edildi. Önemli bir İtalyan markanın ürettiği güçlü bir hoparlör sistemi kullanıldı.
Giga tarafından festivale özel bir çelik çatı sistemi ürettirildi ve bu yıl ilk kez İstanbul Festivali’nde kuruldu.
En dikkat çeken kısmı ise Koala Production’un yeni yatırımı olan özel tracking sensor sistemi oldu. Sahne üzerinde real time olarak aynı anda 16 kişiyi track edebiliyor ve birçok protokol ile haberleşebiliyor. Sanatçıları anlık olarak takip edebilen ışıklar, sanatçıya göre Unreal’a aktarılan datanın farklı görsellere dönüşerek LED ekranda sanatçıyla birlikte heyecan verici bir şov oluşturuyor. Touch Designer ile işlenmiş görseller anında müziğe göre aksiyon alıyor. Bu da dünyada ilklerden biri olarak gerçekleşiyor.
Ayrıca bu yıl bir de Festival Stüdyosu hazırlandı. Konser tarihlerine göre sanatçı prodüksiyon ekipleri ve asistanlar üzerinden randevu oluşturarak bu stüdyoda programlama yapabiliyorlar. Ek olarak VR üzerinden sahneyi karşılarına alarak prodüksiyon kısmına dahil olabiliyorlar. Bu da yine ülkemiz festivallerinde bir ilk olarak gerçekleşiyor.
Artık bu teknolojiye bir de yapay zeka eklendi; emin olun, önümüzdeki dönemin sahneleri alıp bizi götürecek…
Hayallerinin peşinde
Bütün bunlar sizi heyecanlandırmadı mı? Bir de bu kurgunun ve girişimin ardındaki kişi yani İbrahim Kandemir’in hikayesini okuyun.
İbrahim Kandemir, çocukluğundan beri ne zaman konser izlese “ben de bir gün böyle sahneler kuracağım” sesi içinde yankılanıyormuş. Ne yazık ki bu alanda akademik bir eğitim yok. Liseden sonra bu işe girmeye kalkmış ama ailesi izin vermemiş: Ailenin elindeki itiraz sebebi de hazır: Müzikle uğraşana kız vermezler.
Birgün tekniker olarak gittiği bir maçta istek şarkı çalması için DJ’in yanına giriyor. Daha sonra bu anı nasıl fırsata dönüştürürüm, düşüncesiyle DJ ile samimiyeti ilerletiyor ve birlikte çalışmaya onu ikna ediyor.
Siz hayallerinizi takip edip gereken emeği harcadığınızda hayat da size karşılığını cömert bir şekilde veriyor.
dönem bu işlere koştururken, Sezen Aksu ile çalışan Mustafa Ceceli ile tanışıyor ve müzik alanındaki heyecan verici kariyer yolculuğuna başlamış oluyor. Pek çok sanatçı ile birlikteliğinden sonra kendi şirketi Koala Production’u kuruyor.
James Bond ile çalışınca
Kuruluşundan bir süre sonra Adana’da film çeken yabancı bir ekibin ihtiyacı olan bazı teknik çözümleri hızlı şekilde sununca ve güzel bir işbirliğini başlatıyor. Daha sonra 6 ay süren film çekimi boyunca ihtiyaç duydukları teknik ürünleri ve çözümleri sunuyor. Destek verdiği film “James Bond-Skyfall“ olunca onun için bir dönüm noktası haline geliyor.
İbrahim Kandemir, daha sonra doğduğu şehir olan İzmir’e taşınıyor ama işler ve festivaller süresince sebebiyle bu akıl almaz yüksek teknoloji sahnelerinin ardında bir karavanda yaşamaya mecbur kalıyor.
Sevdiğiniz bir sanatçının konserini izlerken onu alkışlayın ama ardındaki yüksek teknolojinin size kattığı o görsel şova da ilgi göstermeyi unutmayın.