Türk sporunda son günlerde komedi gibi bir antrenör kovulması olayı yaşanıyor. Gençlerbirliği başkanı İlhan Cavcav, sezonun 5’ci antrenörü Yılmaz Vural’ı da kovdu.
“Gençlerbirliği başkanı 5 ci antrenörüde kovdu” haberi manşetlere yerleşti. Bu haber Türk basını yanında dünya basınında bir rekor olarak yer aldı. Hatta ortaya yabancı bir takımda 10 dakika artrenörlük yapan birisinin rekoru bile çıktı.
Gençlerbirliği Başkanı İlhan Çavcav 1.5 yıllığına anlaştığı bu sezonun 5’inci antrenörü Yılmaz Vural’a bir maç ve 5 gün dayanabildi. Yılmaz Vural takımıyla çıktığı Eskişehir deplasmanınından 2-0 mağlup ayrıldı. İlhan Cavcav ile transferler konusunda masaya oturduklarında çıkan anlaşmazlık sonucu ayrılmak zorunda kaldı.Herkes artık “İlhan Çavcav antrenör olsun bir de pskiyatrist alsın takımı yönetsin” diyor. Türkiye’de antrenör garantisi yok ve hiç olmadı.
Gelelim turizme… Otellerde sık sık değişen genel müdürlere veya diğer yöneticileri…
Müdürün garantisi var mı? Onun da yok.
Türkiye’de en uzun süre otel sahibi olan ve en çok müdür değiştiren patron, en çok iş değiştiren müdürü bulmak lazım.
Herkesin aklına bir çok isim gelebilir.
Hatta herkesin bildiği biri var ki rekor onda deniliyor.
O müdür 2015 yılında 12 ayda 12 otel değiştirdi.
Sonunda bir yere sabitlendi. İnşallah bu son olur demekten başka care yok.
Bu sirkülasyonda sorumlu kim derseniz. Sorumlu belli: Kurumsallaşmanın varlığından haberi bile olmayan patronlar. “Çok para var” diyerek otelciliğe soyunan ve bu işi hiç bilmeyen patronlar… Ya da bir iki ayda turizm profesörü kesilen patronlar…
Zaten bu gibi patronlar “Otel iş yaparsa Allah’tan yapmazsa müdürdendir” anlayışı ile hareket ediyorlar.
Veya müdürü işe alıyorlar. Yanına çoluklarını çocuklarını, akrabalarını koyuyorlar. Bir iki ay sonra “Bizim çocuklar işi öğrendi” diyerek müdüre yol veriyorlar. Ondan sonra işler sarpa sarıyor ve oteli satmak zorunda kalıyorlar.
Türkiye’de böyle “sabıkalı” çok otel patron var ve kimse onlarla çalışmak istemiyor.
Başarılı müdürlerin bir çoğu bu yüzden işsiz kalıyor.
Bazıları ise hasbel kader yeni müdür olmuşlar.
Patronu razı edip işe girmek için atıp tutuyorlar.
“Şu kadar ciro yaparım bu kadar ciro yaparım” diyorlar.
Sonra söylediklerini yapamıyorlar ve işi bırakıyorlar.
Bu kez patronun gözünde müdür kavramı yerlere düşüyor.
Canı yanan patronlar herkesi bu gibiler gibi sanıyor.
Her zaman söylerim: “Dünyanın en çalışkan müdürleri Türk otel müdürleridir.”
Bunu yurtdışında veya yabancı bir otel zincirinde çalıştıkları zaman gösteriyorlar. Çünkü eloğlunun kurduğu kurumsal yapı içinde kendilerini gösterme imkanı buluyorlar.
Türkiye’deki patron otelciliği içinde ise müdür ağızlarıyla kuş tutsalar bile kimseye yaranamıyorlar.
“Oğlum askerden geldi”, “Kızım yurtdışında eğitimden döndü”, “Bunu ben bile yaparım”, “Müdüre çok para veriyorum. Satış müdürü hem müdür olsun, hem de genel müdür olsun” veya “En büyük genel müdür benim. Müdür benim yardımcım olsun” diyen patronların zihniyeti ile Türk turizmi çok yara alıyor.
Turizm sektörüne yıllarını vermiş , dünyanın en özel okullarında eğitim almış, çok deneyimli, çok değerli otel müdürleri maalesef iş bulamıyorlar.
Türkiye’ye gelen yabancı zincir otellerin temsilcileri ise bir garipler…
“Yabancı otel zinciri tecrübesi olan müdür” arıyorlar.
Sen Türk müdüre iş vermezsen, o müdürü nasıl yabancı otel zinciri tecrübesi olacak? Onu bilen yok.
Aslında kendilerine ihanet ediyorlar.
Yabancı müdür, telefonunu 09.00’da açar ve 18.00’de kapatır. Türkiye’ye gelirken “mahrumiyet bölgesi” tanımınıyla büyük paralar alır. Evinin kirası, otomobili, hatta köpeğinin mamasının parası bile verilir.
Onlarda uyanıktır. Yanlarına Türk müdürü yardımcı alır ve bütün işi onlara yaptırırlar. Çünkü Türk müdürün telefonu 24 saat açıktır. İcap ettiğinde ve gecenin bir vaktinde yatağından çıkarak oteldeki işine koşar.
Önce antrenör kovan futbol takımı patronlarından kovulan antrenörleri uzandık. Sonra turizmdeki yönetici kovan rekortmen patronlardan, kovulan rekortmen müdürlere geldik.
En önemlisi otellerdeki bu korkunç sirkülasyon Türk turizmine büyük zarar veriyor. Değişim yüzünden otel yöneticileri verimli olamıyor. Oteller kazanamıyor. Türk turizminin değeri düşüyor.
Zaten Rus uçağı Türk turizminin başına düştü ve turizmde önümüz iyice karanlık.
2016’nın tüm Türkiye’ye insanlığa barış ve huzur, Türk turizmine ise bereket getirmesini dilerim.