İSTANBUL- Globalturk Capital Kurucu ve Yönetici Ortağı ve 5 trilyon dolar varlık yöneten özel sermaye fonlarının birliği EMPEA’nın Türkiye temsilcisi Barış Öney, korona virüsün ekonomiye ve yatırımlara etkilerini değerlendirerek satın alma ve birleşmelerin Türkiye’nin krizden nasıl daha hızlı çıkmasına yardımcı olabileceğine dair öngörülerini paylaştı. Salgın öncesi süreçte özel sermaye ve girişim sermayesi yatırımlarının ağırlıklı olarak ABD ve Çin’e gittiğini, yükselen pazarların ise fon çekmekte büyük zorluklar yaşadığını hatırlatan Öney, artık bunun değişeceğini ifade etti.
Salgın nedeniyle birçok şirketin mali kayıplara uğrayacağını, özellikle yaşı ileri aile büyükleri tarafından yönetilen ve işi bırakacak bir sonraki jenerasyonda ferdi olmayan aile şirketlerinin işletmelerini satmaya daha meyilli olacaklarını söyleyen Öney, bunun 2,4 trilyon dolar nakdi olan özel sermaye fonları için büyük fırsat olacağını söyledi. 2008 küresel krizi sonrasında da özel sermaye fonları yaptıkları yatırımlardan çok büyük getiriler elde etmişlerdi.
Satın alma ve birleşme işlemlerini tetikleyecek olan bir diğer önemli konunun, üretici çok uluslu şirketler için tedarik zincirlerinin yeniden değerlendirilmesi olacağını belirten Öney, tedarik zincirinde çeşitliliğin yeni yatırımlara ve dolayısıyla şirket satın almalarına sebebiyet vereceğini söyledi. Üretimin kendi ülkelerine veya yakın ülkelere kayma eğiliminin artacağını bekleyen Öney, bu bağlamda Onshoring ve Nearshoring felsefesi sonucu hareketlenecek bu tür aksiyonların etkili olmasını beklemek gerektiğini de belirtti. Türkiye’nin, üretim üssü olması, esnek üretim odaklı davranabilmesi, girişimci ruhu, tüm dünyaya ihracat yapabilme özelliği ve Avrupa’ya yakınlığı gibi konulardan ötürü çok sayıda yabancı doğrudan yatırımcının ilgisini çekeceğini ifade etti.
Temel ürün ve hizmet ihtiyaçlarının önümüzdeki yılların yatırım teması olacağı ve zorunlu olmayan lüks harcamaların azalmasının beklediğini söyleyen Öney’e göre, birçok lüks markanın şayet farklı alanlara dönüşemezse satışlarının çok düşebileceğini hatta kaybolabileceğini göreceğiz.
Diğer taraftan söz konusu yatırımların gerçekleşmesinin önünde de bazı engeller oluşabilir. Bunun da altını çizmekte fayda var, şöyle ki: Şirket satın almaları seyahat kısıtlamaları ve stratejik nedenlerle ilk aşamada daha yerel ağırlıklı olabilir. Devletler, ülkeleri için özellikle böylesi felaketlerde stratejik olduğunu düşündükleri bazı sektörler için ilk aşamada yabancı mülkiyeti sınırlayabilirler ve sınır ötesi birleşme ve satın alma işlemlerine izin vermeyebilirler. Ancak bu durum zamanla gerekli önlemler sonucu tekrar hafifletilebilir.
BAZI SEKTÖRLER YÜKSELECEK
Salgından sonra yatırımların daha çok temel ürün ve hizmet ihtiyaçlara yöneleceğini, zorunlu olmayan lüks harcamaların azalacağını, bazı lüks markaların değer kaybedebileceğini öngören Öney’e göre, seyahat ve otel işletmeleri yeni hijyen ve güvenlik kurallarına tabii olacak. İş amaçlı uzun seyahatler azalacak. Ticari emlak sektörü, uzaktan çalışma uygulamalarının pek çok şirket için devam etme ihtimali yüksek olacağı için, konuta ya da sağlık amaçlı kullanımlara dönüşecek. Pencereleri açılmayan plazalara ilgi azalması kaçınılmaz olarak gündeme gelecek ve buralara yeni kullanım kurallarına göre altyapı yatırımlarının süratle yapılması gerekecek. Bu alanda teşvikler ve destekler süratle gündeme gelecek.
Öney, restoran ve kafelerde yeni hijyen ve güvenlik kurallarının ortaya çıkacağını, müşterilerin alınmadan ateşinin ölçülebileceğini, oturma alanlarında 1,5 ila 2 m arasında sosyal mesafe boşluğu yaratılmak zorunda kalınacağını, masa örtüleri ve sofra takımlarının sterilize ve tek kullanımlık olabileceği gibi yeni uygulamalara geçilmesi gerekebileceğini belirtti.
Öney, ortaya çıkacak yeni yatırım alanlarını ise şöyle sıraladı:
Teknoloji alanındaki yatırımlara, özellikle insan ve çevre sağlığına ve yeni yaşam biçimine adapte olmasını kolaylaştıracak olanlara büyük ilgi olacak. Ev içi çalışma kabinleri, berber, kuaför, dükkân, toplu taşıma araçları için ekstra hijyen kabinleri, hijyen ekipmanları, tek kullanımlık giysiler, rahat giyime yönelik tekno-gömlekler ve tişörtler, ilaç ve sağlık ile biyo-teknoloji alanları öne çıkacak.”
SATIN ALMA VE BİRLEŞME KRİZDEN ÇIKIŞIN ANAHTARI OLABİLİR Mİ?
Zor duruma düşen her şirketin devlet tarafından kurtarılmasının mümkün olamayacağını söyleyen Öney, bu yüzden çoğu şirketin kapanma riski ile karşı karşıya olduğunu söyledi. Bu durumda işsizliğin artacağını, kredilerin ödenemeyeceğini, devletin de vergi kaybına uğrayacağını ekledi.
Ancak satın alma ve birleşmelerin Türkiye'nin bu krizden daha hızlı çıkmasına yardımcı olabilecek bir fırsat da yaratabileceğini belirten Barış Öney, Devlet, bankalar ve şirketler tarafından şimdiden yapılmasının yararlı olabileceği hususları şöyle sıraladı:
“Devlet şirket satın alma ve birleşmeyi teşvik edebilir. Böylece hem uzun bir zamandır sağlanamayan sektörel konsolidasyon gerçekleşir, hem de finansman sıkıntısına düşmüş şirketler kurtulur, büyür ve daha çok yabancı sermaye çeker. Yabancı doğrudan yatırım ve bu kapsamdaki özel sermaye fonları malum büyük şirketlere yatırım yapmayı tercih ediyor. Bankaların bu amaçla gerçek anlamda ‘Satın Alma Finansmanı’ sağlaması önemli. Satın alma ve birleşmelerde, özellikle satın alan için kurumlar vergisi muafiyeti olmalı. Aynı zamanda satın alma sigortası oluşturulmalı. Son derece karmaşık olabilen satın alma birleşme işlemlerinde danışmanlık ücretleri için şirketlere teşvik sağlanmalı. Çalışanların şirketi satın almalarına kredi kolaylığı getirilmeli. Yatırımlar için bankaların sadece yatırımın yaratacağı nakit akımlarını temlik etmek suretiyle ‘proje finansmanı sağlaması teşvik edilmeli. Yerli bireysel emeklilik fonlarındaki birikimlerin özel sermaye fonlarına da yatırım yapabilmesi sağlanmalı ki yerli fon yönetim şirketlerimiz sermaye sağlamakta ve bu kaynakları şirketlere aktarmakta aktif olabilsinler.
Kurumlar vergisi ve stopaj acilen yüzde 10’lar seviyelerine düşürülmeli, SGK işveren payları azaltılmalı ki şirketler artık çok daha kayıt içine alınabilsin. Bankaların borçları uzun vadeye yayarak yeniden yapılandırmaları ve hatta şayet bir satın alacak şirket varsa onunla uygun şartlarda borç azaltma benzeri işlemlere daha fazla izin verilmeli.”
DİJİTAL SATIN ALMALAR HAYATIMIZA GİRECEK - ŞİRKETLER ACİLEN DAHA DA ŞEFFAFLAŞMALI VE DİJİTALLEŞMELİ
Korona virüsle ortaya çıkan yeni ortamın, işlem dinamiklerini önemli ölçüde değiştirdiğini ve dijitalleşmeye yönlendirdiğini de anlatan Barış Öney, özel sermaye ve girişim sermayesi fonlarından yatırım bekleyen ya da şirketini satmayı hedefleyen şirketlerin artık hiç olmadığı kadar şimdi sanal ortamda hazır olması gerektiğini belirterek, şu uyarılarda bulundu:
“Çünkü artık bu işlemler uzaktan ve teknoloji kullanılarak yapılmak zorunda kalınacak, tarafların fiziksel toplantıları pek mümkün olmayacak. Bu durumda da şirketlerin tüm operasyonel ve mali rakamlarının net görülebiliyor olması önemli. Sözleşmelerden önce yapılan müzakereler çoğunlukla dijital ortamlarda yapılacak. Yüz yüze iletişim azalacak, daha çok video konferans teknolojileri kullanılacak. Bu tür iletişimler daha iyi ekranlar ve daha fazla 3 boyutlu artırılmış gerçeklik ya da hologram teknolojisini kullanılacak. Hatta belki de bu durum işin doğası haline gelecek. Ayrıca şirketlerin fabrikalarının ve şirket merkezlerinin drone’larla incelenebilir hale getirilmesi gerekecek.”
AVRUPA’DA ÇOK ŞİRKET EL DEĞİŞTİRECEK
Barış Öney sözlerini şöyle bitirdi:
“Avrupa’da da çok sayıda aile şirketi benzer nedenlerle el değiştirecek. Özel sermaye fonları ile özellikle Asya’lı iyi şirketler buralarda şirket almak isteyecektir. İyi Türk şirketleri için de bu durum çok uygun fiyatlarla şirket alabilmeye fırsat verecektir. Bu durumun iyi değerlendirilmesinde ve hızlı hareket edilmesinde büyük yarar var. Bu konuda da devletin iş dünyamızı motive etmesinin önemli olduğunu düşünüyorum.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.