ANTALYA- Antalya’nın parlayan yıldızı Akra, ünlü tarihçi İlber Ortaylı sohbetine ev sahipliği yaptı. Yoğun bir katılımın olduğu etkinlikte, gelen sorularla birlikte eğlenceli ve bilgilendirici saatler yaşandı. Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı Antalya'da bir otelin düzenlediği etkinliğe katıldı, "Antalya eskiden de çok güzel, çok vahşi bir şehirdi, çok da tenhaydı. Çok da romantik bir şehirdi. Kıyılarında gönlünüzce denize girebilirdiniz" dedi.
Yeni nesil otelcilik konsepti “Urban Social”ı; deneyim ve duyguları ön plana çıkartarak ‘Dokunuş’, ‘Lezzet’, ‘Koku’, ‘Ses’ ve WellBeing (Daha İyi Bir Sen) kodları ile hayata geçiren Akra, her bir kodu ayrı ayrı çağrıştıran çalışmalarla unutulmaz bir konaklama deneyimi vadediyor. Bu doğrultuda başlattığı Akra Talks/Akra Sohbetleri bünyesinde İlber Ortaylı’yı ağırlarken etkinlik, Akra Yönetim Kurulu Başkanı Haydar Barut ve eşi Zerrin Barut’un ev sahipliğinde, Elif Dağdeviren’in moderatörlüğünde düzenlendi.
Türkiye’nin 1940’lardaki 1950’lerdeki çehresinden, turizm yatırımlarının değerinden bahsederek söze başlayan İlber Ortaylı; “Antalya, eskiden de çok güzel, çok vahşi bir şehirdi, çok da tenhaydı. Yerli halk en mükemmel turizm tesislerini aratmayacak kadar misafirperverdi, lezzetli yemekler yaparlardı. Çok da romantik bir şehirdi. Kıyılarında gönlünüzce denize girebilirdiniz. Alanya’da muz bahçeleri, Bey Dağları’nda çiçekler... Fakat otobüsü kaçırırsan da saat 16.00’dan sonra misal Alanya’ya vasıta bulamazdın” dedi.
Turizm yatırımlarının şehre faydasından söz ederken eskiden Antalya’da sadece bir tane büyük otel olduğunu söyleyip; “Kimse içinde bulunduğumuz bu yer gibi yatırımların yapılacağını tahmin edemezdi. Doğru yatırımlarla turizm canlanır, bu da kitleler arasında fevkalade önemli olan demokratik bir kaynaşma sağlar” dedi.
Türkiye’deki çevre konusuna da vurgu yapan ünlü tarihçi; “Maalesef bizde bazı şeylerin sonu gelmiyor, çalışmaya başlandı mı arkası ve önünü tutturamıyorlar, tabiat çok feci tahrip ediliyor. Batıda da bunu gördük. İlla belirtmek de lazım geçmişte dünyanın kalkınmaya başlayan hiçbir ülkesinde bizdeki gibi bir turizm hareketi olmadı. Bu çok önemlidir. Çünkü turizmle, demokratik bir kaynaşma başlar kitleler arasında” dedi.
“Dedikodu yapmak için tarih öğrenilmez”
Tarihçinin üzerine vazife olmayan işleri de öğrenmek, araştırma yapmak isteyen kimse olduğunu söyleyen İlber Ortaylı gençlerin birden fazla yabancı dile hakim olmasını sadece İngilizce değil Almanca, Farsça, Arapça gibi yabancı dilleri de öğrenmesi gerektiğini belirtti. Tarih yazımı ve tarih öğrenimi için de zıt tarihleri birlikte okuyup bağlantı kurmak gerektiğini sözlerine ekledi. Dedikodu yapmak için tarihin öğrenilmeyeceğini, gerçek tarih bilgisine sahip olmak ve ülkelerin gerçek dinamiklerini öğrenmek için mutlaka ülkelerin iktisadi tarihine de bakmak gerektiğini anlatan İlber Ortaylı, tarihçilerin herkesin az bildiğini ve yanlış bildiği konuları tespit edip onlar üzerine gitmesi gerektiğini söyledi. Söyleşinin ardından uzun bir imza kuyruğunun oluştuğu Akra’da keyifli sohbet imza sırasında da devam etti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.