Okluk konusunda herkes birşeyler söylüyor yazıyor. Bu konuda 10’dan fazla makalem pekçok yerde yayınlandı.
İşin aslını bir kere de sizler için özetleyerek yazayım.
Okluk’u da içine alan Karacasöğüt benim köyümdür ve burada düne kadar 45 yıldır içinde oturduğum bir evim vardı.
Rahmetli Özal başbakanken,Maliye Bakanı Lütfullah Kayalar’ın kayınpederinin teknesiyle Okluk’taki restorana yanaşmış, karaya çıkarak orman içinde geziniyorduk. Patikanın sağında kalan bir kulübedeki bekçiyi göstererek, “Bu vatandaş bizden çok daha şanslı ve mutlu. cennet gibi yerde yaşıyor” demişti. Kulübenin bulunduğu alan, İstatistik Enstitüsüne ait kamp yeri olup, öyle boş duruyordu.
Rahmetli Özal Cumhurbaşkanı olduktan sonra, gidip dinlenebileceği bir yeri yoktu. Zaman zaman Antalya Simena Tatil köyüne gidiyor, üç-beş gün kalıp dönüyordu. Cumhurbaşkanlığına ait İstanbul Florya’daki Köşk harabe haline gelmiş, kapatılmıştı. Tarabya’daki Huber köşkü de kullanılamaz durumda olup, çok büyük bir tamirat gerektiriyordu. O dönemde ben Özal’ın Çevre ve Turizm Başdanışmanıydım. Otellere gidip ağırlanmamızın mahzurları olabilir,bazı olumsuzluklarla karşılaşabilirdik.
Rahmetli Özal’a, Amerika başkanlarının kaldığı Camp David benzeri çok mütevazi 2-3 odalı, doğa ve orman içinde bir ev yapmamızı önerdim. Bunun için yıllar önce rastladığımız bekçi kulübesinin yerini belirttim. Böyle bir yer yaparsak, hem kendisinin hem de daha sonra gelecek Cumhurbaşkanlarının doğayla iç içe yaşayacaklarını, böylece doğa sorunlarına daha fazla sahip çıkabileceklerini söyledim.
Teklif hoşuna gitti ama böyle bir projeye sarfedecek paramız olmadığını söyledi. Nitekim ilk iki ay, Başbakanlıktan gelecek ödenek geciktiği için personel maaş ödemeleri bile aksamıştı. Ben işi masrafsız çözmeye çalışacağımı, ayrıca gelişmelerden kendisini sürekli haberdar edeceğimi bildirdim. “Aman başımı durduk yerde belaya sokma” diye de sıkı sıkı tembih etti.
Ben önce İstatistik Genel Müdürü Orhan beyi aradım, projeyi anlattım. Kamp yerini Maliye’ye devretmeleri halinde kendilerine Mersin Erdemli’de yeni bir kamp alanı tahsis edileceğini bildirdim. Derhal kabul etti, Okluk Maliye’ye devredildi, işlemler tamamlandı. Bunun üzerine Turizm Bakanlığı Müsteşarı’ndan bir mimarla mühendis isteyerek, onları kendi aracımla Marmaris’e götürdüm. Kafamdaki projeyi anlattım.Yapı onarılacak, üç oda bir salon haline gelecek, yüzölçümü büyümeyecek, önüne küçük bir balkon eklenecek. Çevresi yeşil naylon telle çevrilecek, tek bir dala dokunulmayacak, evin önü bir miktar çimlenecek. Gül bahçesi olacak, sahile inen patikanın kenarına gölgelik bir kameriye, sahile de motor için bir küçük iskele yapılacak.
15 gün içinde ücretsiz proje bitirildi. Sıra işi nasıl ve hangi parayla yapacağıma gelmişti. Rahmetli Özal’ın çok sevdiği, benim de çok yakın dostum olan Vakıflar Bankası Genel Müdürü İsmet Alver’e gittim. Projeyi anlattım, yapımına yardımcı olursa, ben de bittiğinde oraya Vakıflar Bankası’nın bayrağını çekeceğimi söyledim.
Hemen gerekli talimatları verdi ve masrafın Vakıflar Bankası reklam fonundan karşılanacağını bildirdi. Hemen işe koyulduk ve çalışmaya başladık.
Asıl sorun başyaver, koruma müdürü, Dışişleri danışmanı ve ben nerede kalacaktık?
Adapazarı’ndaki Başoğlu karavan firmasını aradım, içinde mutfak-tuvalet-yatak olabilecek 6 karavan istedim. Örneklerini gönderdi ve uygun gördüğümün siparişini verdim.
Gelişmelerden rahmetli Cumhurbaşkanımızı sürekli bilgilendirdim. Evin arkasına bir küçük helikopter pistiyle, 3 koruma polisinin kalacağı bir konteynırı da projeye ekleyerek, Okluk’taki mütevazi evi 4 ayda ortaya çıkardım.
Rahmetli Cumhurbaşkanımız burayı çok sevdi, arka bahçeye ektiğimiz sebzeleri eliyle topladı, tavukların altından kahvaltılık yumurtayı sabahları kendi aldı.
Hergün koylarda yüzerek, tekneleri dolaşıp turistlerle sohbet etti. Bursa’dan getirttiğim kangal köpeklerini, bir arkadaşımın bana hediye ettiği Cabbar adlı papağanı sevdi, omuzunda gezdirdi.
Okluk çok küçük bir paraya Vakıflar Bankası’nca finanse edildi.
Türk basını bu küçücük kulübeye de saray dedi yıllarca…
Rahmetli Özal burada 17 yabancı devlet adamını ağırladı. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Perez de Cuelar, Hindistan-Yunanistan-İspanya başbakanları, İngiliz-İtalya-Alman Dışışleri Bakanları, Norveç prensi bunlardan bazılarıydı…
Cumhurbaşkanımız rahmetli olduktan sonra, dönemin iktidarı beni mahkemeye verdi. Devlet Denetleme Kuruluna ve Başbakanlık müfettişlerine aylarca ifadeler verdim ve hepsinden aklanarak, devlete çok küçük bir masrafla kazandırdığım yer için teşekkürler aldım.
Rahmetli Özal devletin her kuruşuna sahip çıkan, israfı önlemek için reform gibi kararlar alan (devlet ve mebus lojmanlarıyla memur kampları örneği) bir anlayışa sahipti. Yurtdışı seyahatlerine katılan işadamı ve gazetecilerin paraları günümüze kadar yapıldığı gibi devlet bütçesinden karşılanmıyor, herkes kendi parasını cebinden ödüyordu.
Rahmetli Özal devletin itibarını lüksle, ihtişamla değil, yaptığı muhteşem işler ve reformlarla sağladı.
Cennet mekanında huzur içinde uyusun. Ruhu şadolsun.