23 Kasım 2024
  • İstanbul5°C
  • Ankara16°C
  • Antalya20°C

YENİ DÖNEMDE NASIL UÇACAĞIZ?

Musa Alioğlu

10 Mayıs 2020 Pazar 10:42

“Sizi de bir ana doğurmadı mı?
Analara kıymayın efendiler.”
Nazım HİKMET

Annemin, eşimin, ablamın, kız kardeşimin ve tüm annelerin 
Anneler Günü’nü kutlarım. (M.A)

Bundan beş altı ay önce, bir virüs çıkıp dünyayı kasıp kavuracak deselerdi, bunu söyleyene ya felaket tellalı derdik ya da çok iyi komplo teorisyeni gözüyle bakardık. Fakat, ne yazık ki böyle oldu.

Adına korona denen virüs dünyayı alt üst etmeye devam ediyor. Ölü sayısını 300 bine doğru gittiği bu dönemlerde bir yandan da “Yeni normal”e dönmek için hazırlıklar yapılmaya başlandı. Örneğin, ne gereği varsa, maçlar seyircisiz olarak

oynanacak, alış veriş merkezleri (AVM) bile açılacak. Daha da önemlisi turizm faaliyetlerine başlanacakmış. Restoran ve plajlarda sosyal mesafeler ne şekilde korunacak doğrusu merak etmekteyim. Turizmin ana ögesi olan turist, bir yere gitmek için uçak kullanmak zorundadır. Beni asıl düşündüren ve ilgilendiren en önemli konu uçak yolculuğu ve uçuşların yapıldığı havalimanlarının gerçekleridir. Uçak deyince aklımıza ilk olarak pilotlar ve kabin memurları gelir. Türkiye’deki pilotların tek örgütü TALPA’dan aldığım bilgiye göre Nisan ayının 12’sinde THY emeklisi, simülatör öğretmeni Mustafa Özden Türkon, 13 Nisan’da THY’den M. Ali Kılıç, 15 Nisan’da yine THY’li Serdar Gündoğdu ve 25 Nisan’da da emekli kaptan pilot Fevzi Altunbulak, Kovid 19 virüs bulaşmasıyla hayatlarını kaybetti.

Yani, 15 günde dört kaptan pilot öldü. Pilotlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Uçaklarda sayıca daha fazla olan kabin memurlarıyla ilgili bir ölüm olup olmadığı hakkında şimdiye kadar bir haber yok. Umarız hiç olmaz. Şimdi koronavirüsün sebep olduğu bu ölümlerin halen görev yapan pilotların ve kabin görevlilerinin üzerinde nasıl olumsuz bir psikolojik etki yapacağını düşünmek bile istemiyorum. Her ne kadar kokpitte izole olmuş olsa dahi her pilotun, işe gidiş gelişi, sosyal hayatı virüs kapmasına sebep olabilir. Kabin memurları bazen havalimanlarına toplu taşıma araçlarıyla gidip gelmekte.

Uçak kabininde ise, yolcularla hep iç içe olmaları nedeniyle daha da tehlikeli bir konumdadır. Allah yardımcıları olsun.

Havalimanlarındaki önlemler

Yolcuların durumunu anlayabilmek için uçuşların başlayacağı havalimanlarının hangi tedbirleri alacağına bir bakalım. Her ne kadar İstanbul Havalimanı salon ve diğer tesisler bakımından çok geniş olmasına rağmen, uçuşların artmasıyla o kalabalıkta sosyal mesafe konusunda sağlıklı bir başarı elde edilir mi bilemem. Kaldı ki, Türkiye’deki 55 havalimanının çoğunun terminal binaları fiziki şartlar açısından yetersizdir. Bundan ötürüdür ki, bu havalimanlarında da “samimi” olmadan uçağa gitmek doğrusu zordur.

Uçuşlar başlasın denildiği anda salgını önlemek için alınacak tedbirler binalara girmeden başlatılacak, ama ne kadar etkili olacak hiç bilinmez. Kuyruklarda sosyal mesafe kuralını uygulamak için insan trafiği binaların dışına taşabilir.

Adres bildirimi gibi alınacak yeni ve ek önlemler, check’in ve boarding işlerinin daha da uzamasına sebep olacak. THY Genel Müdürü Bilal Ekşi’nin dile getirdiği “Havalimanlarına 4 saat önce geliniz” uyarısı doğru bir taleptir. İstanbul gibi dev bir metropolde 4 saat önce alanda olmak için evden kaçta çıkmak gerekir varın siz hesap edin. Tersini düşünürsek Anadolu’da da köyden ve ilçeden gelip yolculuk yapmak da çok sıkıntılı olacak.

Terminallerin havalandırılmalarının yaz ve kış koşullarına göre düzenlenmesi hiç de kolay bir iş olmasa gerek. Terminal binalarında ve özellikle tuvaletlerde de hijyenik şartlar ne kadar iyileştirilecek?

Duvarlara el dezenfektanı koymakla bu iş olmaz. Halkımızın el yıkamakta çok istekli olmadığını, maske takmayı da pek sevmediğini, sohbet için yakın teması tercih ettiğini biliyoruz. Uçağı kaçırdım telaşıyla sıra ve kural ihlal edeceklerini şimdiden görür gibiyim. Örnek gerekirse asansörlerde halkımızın biri birinden az da olsa uzak durmasını kim sağlayacak.

Her yere bir güvenlik görevlisi dikerek mi önlemleri hayata geçireceğiz kim bilir?

Sosyal mesafeyi, sosyal samimiyetle karıştıranlar olursa, hiç de şaşırmam.

Sosyal mesafeyi sağlamak

Çalışanların da kendilerini koruması gerekecek fakat bu nasıl olacak hiç belli değil. Biraz uzakta dur kuralını unutup sıcak temas konusu sürekli yaşanacak.

Bu durum için şimdiden kontuar, bilet kontrol ve güvenlikçilere sabırlar dilerim.

Uçaktaki kabin görevlilerine de tabii.

Uluslararası otoritelerin ön göreceği yaptırımların da havayolu ve havaalanı işletmecileri için ayrı külfet oluşturacağı da bir gerçek. Ama uymak zorundalar.

Uçak içinde baş üstü dolaplarına bagaj yerleştirme ve koltuğunu bulup oturma sırasında sosyal mesafe kuralının hiçe sayılacağını söylemek için bir müneccim olmaya gerek yok. Halkımızı tanıyoruz. Hep acelesi ve çok işi vardır. O nedenle önce onun işi hallolmalıdır. Gerisi boş.

Havalimanlarına sadece çalışanlar ve yolcu olanlar girebilecekmiş. Halkımın hacdan veya gurbette gelen akrabasını karşılama kültürünü kimler ve nasıl yok edebilir. Alttan gelen baskı Ankara’ya kadar ulaşır ve bu sıkı kurallar kısa süre sonra üzülerek söylerim ki yumuşatılır. Sonra da sessiz ve sedasız kaldırılabilir.

Tüm bu nedenlerden ötürü uçak yolcusu olmak bundan sonra çok zor bir iş olup çıkmıştır. Bu yasaklama ve sınırlamalar ne kadar sürer o da belli değil. Biz, bitti inişe geçti diye kuralları gevşetip, hatta kaldırırken her an ikinci bir dalganın bile gelebileceğini düşünenler de yok değil.

Şimdi meseleye bir de yolcu açısından bakalım. İstanbul’da dört saat, Anadolu illerinde ise en az iki saat önce evinden çıkmak zorunda kalan yolcular, en fazla iki saatlik iç hat seferi için böylesine bir zaman kaybı yaşayacak. Havalimanları açısından dile getirdiğimiz tüm sıkıntılar onu bekliyor olacak. Çalışanların yanı sıra onlar da salgın önlemlerine uymak zorunda olacak. Onlar da başkasından virüs kapma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak. Yani onların da işi doğrusu zor.

Yeni kurallar getirilecek

THY Genel Müdürü Bilal Ekşi, korona geçiş dönemi için havacılıkta neler tartışılıyor diyerek şunları sıralamış.

Maske takmak zorunlu olmalı:

- Terminal kapısından itibaren tüm yolculuk boyunca maske takılmalı.

- Maske takmayan yolcu, terminale ve uçağa alınmamalı

- Her yolcunun yedek maskesi olmalı.

Bunlar doğru, fakat uygulaması zor gibi görünen önlemler. Bu arada yemek yok.

Allah, uçak yolcusuna da kolaylık vere.

Sağlıktan önemli değil ama, bir başka konu daha var ki, herkesi düşündürüyor o da uçak bilet fiyatları. Hani uçaklarda bir koltuk boş, bir koltuk da dolu olacak kuralı uygulanacak deniliyor ya sorun bundan kaynaklanıyor. Bu uygulama mesafe kuralı şartını yerine getirmez. Örneğin, Boeing 737-800 tipi bir uçağın tüm koltukları ekonomi olmak üzere 189 koltuğu vardır. Bu uçakta koridorun sağ ve soldaki üçlü koltukların orta koltuğu boş bırakılırsa, 60 koltuk boş kalacaktır. 60 koltuk daha az satacak olan havayolu şirketi, haliyle daha az gelir elde edecektir. Bunu da bir şekilde gidermek isteyecekler, ama nasıl?

En kolay çözüm olarak bilet fiyatlarına zam yapma yoluna gideceklerdir. Siz bakmayın en büyük gider kalemi olan petrol fiyatının yerlerde sürünmesine, önemli olan, bu fiyat düşmesi uçak yakıtına yansıyor mu yansımıyor mu? Yansımayacak ve uçak bilet fiyatı ilk günden artacak. Yeni gelen Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu selefinin aldığı 450 TL’lik tavan fiyat uygulamasını dikkate alacak mı, yoksa üstünü çizecek mi, birlikte göreceğiz. Sözün özü, salgın ve sağlık şartlarının yanı sıra, ekonomik açıdan da uçak yolculuğu zor olacak. Hani, çok da meşhur bir söz vardı ya; “Havayolu, halkın yolu olacak” işte o söz hükmünü yitirdi diyebilirim. Havayolu, artık parası olanın yolu olacak. Olmayanın da hayali.

İyi ve ucuz uçuşlar Türkiye’m.