24 Kasım 2024
  • İstanbul5°C
  • Ankara1°C
  • Antalya9°C

ULUDAĞ'IN GELECEĞİ NE OLACAK?

Kâmil Yüceoral

12 Şubat 2013 Salı 00:36

Adı Olimpos Misios olduğu yıllarda, tanrıların Truva savaşlarını izlediği yerdi. Derviş Dağı olarak Osmanlı Devleti’nin ilk başkentinin başında, bir taç gibi yükseliyordu. Türkiye Cumhuriyeti 1925 yılında ululuğuna yakışır biçimde ona Uludağ adını verdiğinde ise dönemin ilk turistik tesislerini ve unutulmaz anılarını kucakladı.
Halen ormanların da yaşayan birçok bitki ve hayvan, bütün dünyanın göz bebeği gibi koruduğu, soyu tükenmekte olan bazı türleri de içeriyor. Doğal görüntüsü ve manzarası, zengin termal suların kaynağı olan eteklerinden itibaren, göz kamaştırıyor. İnsanlığa çağdaş turizmin istediği, her türden özelliği cömertçe sunuyor Uludağ...
Artık bölge şehirlerine eskisi gibi kar yağmıyor, yağsa da trafiği felç ettikten sonra, hemen eriyip ortadan kalkıyor. Kış tatillerini, karla birlikte hayal eden çocukların, gençlerin ve kayak meraklılarının, 20 Aralıktan 20 Mart’a kadar İstanbul’a en yakın ve kolay çözümleri ise Bursa Uludağ oluyor.
Uludağ Oteller Bölgesi, son yıllarda, sadece İstanbul ve yakın çevresinin değil aynı zamanda Arap turistlerin de sıkça ziyaret ettiği, yegâne kış turizm merkezlerinden birisi oldu.
İstanbul Kadıköy Evlendirme Dairesi’nin önünden, sabah 0400- 0500 saatleri arasında Uludağ’a günü birlik tur için otobüsler kalkıyor.
Kayaklı, kızaklı kar kıyafetli ailelerin, tek başına seyahat eden her yaştan ziyaretçilerin neşeli telaşını göremeyenlerin, bu talep ve ihtiyacın yoğunluğunu hayal bile etmeleri gerçekten zordur.
Uludağ, gençlik yıllarımızın hayali, ideal bir kış tatil mekanı, eko turizm merkezi idi.
Şimdi zirvesini; yol kenarlarına dizilmiş çamurlu kar tepecikleri ve çöpler arasında, çekilmez bir trafik karmaşasına, ihmal edilmişliğin hüznüne, pahalı servisin, mecburi esaretine neden teslim etti?
Artan önemi yanında her yıl 800 bini aşan turist, özellikle kış sezonu süresince sadece oteller bölgesini ziyaret ediyor.
Bu büyük talep karşısında ezilen mevcut kapasite; plânsız büyümenin getirdiği yetersiz ve çoğu eskimiş alt yapı, fiyatları katlarken, diğer yandan sorunları artırmaktan ileri gidemiyor.
Kafelerinde çayın 5 TL, umumi tuvaletin 2 TL olduğu bir yerde, 15 liraya bir sucuklu ekmekle karın doyurmaya çalışmak bile beş kişilik bir aile için bir öğünde 100 TL den az değil.
Buna eklenen ulaşım giderleri, kayak malzemeleri ya da saatlik kızak kiralarını hiç yazmayayım daha iyi…
Otellerde yer bulabilmenin güçlüğü ve maliyeti, ister istemez günü birlik ziyaretçi sayısını arttırıyor. Ama bu durum hem onların ve hem de ortamın sorunlarını azaltmıyor tam tersine artırıyor.
Peki o zaman yıllardır ihmal edilmiş olan bu çok değerli kış turizm merkezi, Uludağ Oteller bölgesinin geleceği ne olacak?
Konumuz olan otelleri, kayak alanlarını ve çevreyi içine alan 1’nci ve 2’nci Gelişim Bölgeleri, Uludağ Milli Parkı olarak, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na ait bir kamusal yerleşim birimi…
Yanlış hatırlamıyorsam, Büyük Otel hariç tüm tesisler (21 özel sektör, 12 kamu tesisi) 40 yıl civarı bir tahsis anlaşması ile mevcut varlıklarını sürdürüyorlar.
Bu anlaşmalar da önümüzdeki yıllarda son buluyor.
Devlet bu alanın geleceğini, çağdaş ve ihtiyaca cevap verecek biçimde yeniden plânlamanın gayreti içinde bulunuyor.
Bu bölge de yepyeni bir anlayışla, diğer turizm merkezlerimizde olduğu gibi özelleştirilebilir.
Antalya Belek’teki BETÜYAB Turizm Yatırımcıları Birliği’nin benzeri bir ULTUYAB Uludağ Turizm Yatırımcıları Birliğine dönüştürülebilir. Tüm alanın, güvenlik, temizlik, trafik, arama kurtarma gibi sosyal sorumlulukları da bu birliğe devredilebilir.
Bu süreçte; öğrenci, engelli, emekli, şehit, gazi indirimleri, dar gelirlilerin bölgeden yararlanabilme esasları gibi konular da, yapılacak sözleşmelerle garanti altına alınabilir.
Öte yandan; Çevre Bakanlığı’nın meydanın düzenlemesi için 2008 yılında açtığı yarışmada birincilik kazanan proje de, bir köşede hayata geçmeyi bekliyor.
http://v3.arkitera.com/yp298-uludag-milli-parki-i-ve-ii-gelisim-bolgeleri-peyzaj-planlama-kentsel-tasarim-ve-mimari-proje-yarismasi.html
Ayrıca ilk kez bu yıl, 31 Ocak 2013 tarihinde, kayak bölgesindeki mevcut acil ihtiyaca cevap vermek üzere, Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2’nci Bölge Müdürlüğü koordinatörlüğünde; "Kayak Alanı Ana Planı" toplantısı yapıldı.
İlgililer bölgenin ihtiyacı olan çağdaş bir plân ve geleceğine ilişkin olası ihtimalleri, yeni yasal düzenleme ihtiyaçlarını tartıştılar, gerçekçi çözümler için kolları sıvadılar.
Uzun vadeli plân çalışmaları sürerken; oteller bölgesine acil bir otopark alanı tahsis edilmelidir. Burada yer alacak oto gar da, otel ziyaretçi ve turist kabul tesislerinin, bölge içi ring seferlerinin oluşturulmalıdır. Araç trafiğinin acilen meydan ve ara yolların dışına çıkarılmalıdır. Günü birlik ziyaretçilerin ihtiyaçlarını gözeten plânlama ve tesislerin yapımı, halen en büyük güncel ve acil sorunlar gibi gözüküyor..
Diğer yandan, teleferiğin sürekli olarak oteller bölgesine ulaşabilmesi, kayak bölgesindeki teleski ve telesiyej kapasitelerinin, hizmet kalitesinin artırılarak ucuzlatılması gerekiyor.
Bursa şehriyle sürekli bağlantı halinde olan otobüs servisi oluşturulmalıdır.
Bölge gelişen sağlık turizmi çeşitlerine hizmet verecek şekilde düzenlenmelidir. Kış turizm tesislerinin hemen yanı başındaki termal turizm tesisleri ile entegre olarak çalışabilmesi sağlanmalıdır.
Aynı zamanda yasal zorunluluk olan, engellileri kısıtlayan mevcut tüm alt yapı eksikliklerinin acilen çözülmesi gibi zorunlu ihtiyaçların giderilmesi gerekiyor.
Kuşkusuz yeniden Sağlık Turizmi Başkenti olma iddiası içindeki Bursalılarla birlikte, Uludağ’ı kendi ihtiyaçları için kullanan tüm komşu şehirlilerin, bu değerli merkezlerine, hak ettiği dikkat ve hassasiyeti göstermeleri gerekiyor.
Mevcut tesislerin çağdaş biçimde yenilenmeleri gereklidir. Alt yapı ve çevre düzenlemesini sağlayacak yasal uygulamalar biran önce belirlenmelidir. Bölgedeki yatırımcılar değerli misafir ve tanıdıklarından oluşan güçlü lobilerini kullanmalıdır. Bu imkânı bölgenin günlük ve küçük çıkarlarına değil; yüce dağın ululuğuna yakışır, büyük hedeflere yönlendirmeleri, onlardan beklenen en kıymetli hareket tarzı olacaktır.
Kamusal tahsis süresinin sona eriyor olması, bölgenin yeniden ele alınarak çağdaş hale getirilmesi için çok büyük bir şans olarak görülmeli ve bu şans kaçırılmadan, dikkatle değerlendirilmelidir.
Bu titiz operasyon sonucunda umarız Uludağ’ın kalbi olan oteller bölgesi de, mevcut köhne ve tedirgin görüntüsünden kurtulup, yeniden, eski günlerindeki sağlığına, güzelliğine kavuşur. Böylece başarılı turizm politikalarımıza paralel, çağdaş bir kış turizmi merkezi, uluslararası zirve toplantılarının yapıldığı bir kongre mekanı ve herkese huzur veren bir turizm beldesine dönüşür.