23 Aralık 2024
  • İstanbul11°C
  • Ankara7°C
  • Antalya15°C

TRABZONLU EFSANE HAVACI: SAVMİ UÇAN

Musa Alioğlu

07 Ocak 2010 Perşembe 22:37

Türkiye'nin ilk kadın pilotu olan Sabiha Gökçen'i hepimiz biliriz. O bizim için önemli bir isimdir. Ama gelin görün ki Sabiha Gökçen için de önemli bir isim var. Gökçen, onun için diyor ki :" Hocam, Savmi Uçan,devrinde Türkiye'nin değil dünyanın en ünlü tayyarecisiydi." Sabiha Gökçen'in bile hayran olduğu, dünyanın en ünlü tayyarecisiydi diyerek övdüğü, göklere çıkardığı Savmi Uçan kimdi acaba? Hiç merak ettiniz mi?
Savmi Uçan hakkında bugünkü devlet sorumlularından istediklerimizi yazımızın sonuna bırakarak Savmi Uçan’ı tanıyalım. Bu küçük eserde Savmi Uçan’ın hayat hikâyesini okurken, bir insanın kısa ömrü içine bu derece üstün başarıları nasıl sığdırabileceğine hayret edeceksiniz. Hiç şüphesiz, bu, ancak ender yaratılmış insanlara özel bir durumdur. Meslek aşkı, özverililik, yılmak bilmemek, fakat bunların yanında dürüst, yüzde yüz vatanseverlik. Gurur, ihtiras gibi insanoğlunun kaçamadığı kusurların bir tanesine ilgi göstermemek, elbette ki bir insanüstü yaradılışın anlatımı olabilir. Biz, rahmetli Savmi Uçan’ın kişiliğinde bütün bunları fazlasıyla bulmaktayız. Savmi Uçan, öğrencisi ve ulusal tarihimizde adı ile daima gurur duyacağımız sayın Sabiha Gökçen’in dediği gibi Türkiye’nin değil, yaşadığı yıllarda dünyanın en ünlü tayyarecisi idi. Fakat, Savmi Uçan’ın üstün başarıları yalnız bu yönüyle değildir. O, aynı zamanda ilk deniz tayyarecisi idi. Bahriye topçusu idi, gemi kaptanı idi, şefti, müdürdü ve bütün bu ayrı, ayrı mesleklerde daima ve daima eşsizdi. Bunların belgelerini bu eserin sonunda bulacaksınız. Savmi Uçan, herhalde resmî bir makama verilmek üzere kendi yazdığı biyografisinde hayatını pek sade, kendine asla bir övünme payı çıkarmadan şöyle anlatır.:
"""1885’te Trabzon’da doğan Savmi Uçan ilk ve orta tahsilinden sonra Bahriye Mektebi’ne girer ve 1905’te kaptan olarak mezun olur. 1910’da Türk Donanması’ndaki İngiliz Talim Heyeti’nden ‘birinci sınıf topçuluk diploması’ alır. Amerikan Curtiss firmasından alınan ilk deniz tayyaremiz 1913 Haziran’ı ortasında Florya’da uçurulduğu zaman, Amerikalı pilotun yanında Yüzbaşı Savmi de vardır. Havacılığa olan tutkusu bitmez…Motor tamirhanesinde motorculuğu iyice öğrendikten sonra, Yeşilköy Tayyare Mektebi’ne girer ve 1914’te havacılığımızın ilk pilotlarından olur.
Aynı yıl Nieuport deniz tayyaresi ile Çanakkale cephesinde harbe katılır. Bu sıralarda Alman fabrikasına sipariş edilen deniz tayyarelerinin inşaasında bulunmak üzere Almanya’ya hareket eder. Orada bulunma fırsatını iyi değerlendirir ve girdiği sınavı başarıyla tamamlayarak Alman tayyareci brövesinin de sahibi olurSavmi Bey aynı yıl dünyada bir ilki başarır. Deniz tayyarelerinin flöterlerini söker ve altına tekerlek takıp Macaristan’dan Bulgaristan’a gelir. Buradan da tayyaresini yine söküp trene yükleyerek İstanbul’a getirir. 1915’te tekrar Almanya’ya gider ve tecrübe komisyonu şefi olarak görev alır. 1916’da İzmir Deniz Tayyare Bölük Kumandanlığı’na getirilir.1917’de Almanya’ya gönderilen talebelerin başında yine Savmi Bey vardır. İzmir’in Yunanlılar tarafından işgaline kadar orada görevlendirilir. İşgal üzerine hemen geri çağrılır.
Savmi Bey, İstanbul’un işgali üzerine, 1920 yılı Nisan ayının ikinci günü üç tayyareci subayı yanına alır ve yola çıkar. Üsküdar’dan yaya olarak Bilecik’e oradan da Ankara’ya ulaşır ve Mustafa Kemal’in emrine girer. Mustafa Kemal bu vefakâr, cesur Türk pilotlarını sevinçle karşılar.Mustafa Kemal, Savmi Bey ve diğerlerini, bozuk tayyareleri faaliyete geçirmeleri için Konya’ya gönderir. Fakat burada başına talihsiz bir kaza gelir.Tamir ettiği tayyarenin motor tecrübesini yapmak üzere pervaneyi çevirdiği sırada motor, makinist hatası yüzünden ani olarak çalışır ve dönen pervanenin vuruşu ile bir koluyla bir bacağı kırılır. Tedaviden sonra bir müddet uçamayacağından Trabzon’daki Deniz Komutanlığı emrine gönderilir. Ancak çalışkanlığıyla tanınan Savmi Bey boş duramaz ve Trabzon limanında bulunan “ Gazel “ vapuru ile Rusların Tuaps limanına giderek buradan cephane ve altın getirir.
Savmi Bey, 1921’de Amasra’da bir deniz tayyare istasyonu tesisine memur edilir ve İstanbul’dan gizli olarak getirilen tayyare parçalarını monte ederek İstiklal Harbi’ne tayyare yetiştirir.Savmi Bey’in büyük fedakarlıklarla, gece gündüz demeden monte ettiği tayyareler daha sonra büyük görevler üstleneceklerdir… Nitekim bu tayyareler, Karadeniz’de gezen Yunan harp gemilerine karşı yürütülen harekatta önemli rol oynarlar.
Savmi Uçan, İzmir’in geri alınmasından sonra Konya Umur-ı Havaiye Müfettişliği Vekili ve ardından İzmir Tayyare Mektebi Müdürü olmuştur. Talebelerini bizzat uçurmak suretiyle yetiştirir. İlerleyen günlerde Almanya’ya sipariş edilen Rohrbach deniz bombardıman tayyarelerinin tecrübelerinde hazır bulunmak ve uçuşlarını tetkik etmek üzere Almanya’ya gönderilir. Oradaki görevini başarıyla tamamladıktan sonra memlekete döner.
Deniz tayyareciliğinin çekirdeğini kuran Savmi Uçan 1926 yılında Binbaşı olarak emekli olur. Savmi Bey emekli olduğu haberini aldığında, Türkiye adına sipariş edilen tayyareleri getirmek için Almanya’dadır, Türkiye’ye döner. Kendisini çağıran Mareşal Fevzi Çakmak: “ Savmi Bey emekli oldunuz, şimdi ne olacak, uçakları kim getirecek ?” diye sorar. Kalbi vatan sevgisiyle dolup taşan Savmi Uçan Mareşale şu karşılığı verir: “ Şu an hiçbir resmi sıfatım yoktur. Almanya’daki firma, bana çok parlak bir vazife teklif etti. Henüz onu da kabul etmedim. Ben yine memleketime hizmet etmek isterim. Bana istediğim tayyarecileri verirseniz, onları Almanya’ya götürür yetiştirim, satın alınan tayyareleri onlar memlekete getirirler ” der.
Hayatını hiçbir tehlikeden sakınmayan Savmi Uçan’ın bu hizmeti kabul edilir ve sipariş edilen tayyareler Savmi Bey’in gururla yetiştirdiği başarılı pilotlar tarafından Almanya’dan Türkiye’ye getirilir.Yetiştirdiği pilotlar arasında bulunan Sabiha Gökçen, hocası Savmi Uçan’ı şöyle anlatır: “ Hocam Savmi zamanın en mükemmel tayyarecisiydi. Eşi, benzeri Türkiye’de değil Avrupa’da da yoktu. Hocam Savmi’nin tayyaresi olsaydı, göklerden yere inmek istemezdi. Onun için yaş bahis mevzuu değildi. Diyebilirim ki, Hocam Savmi Uçan, hayatında göklerin fatihi olmuştur. O bindiği tayyareyi evladı gibi sever, kendisi kadar ona da güvenirdi.” Savmi Uçan, o yıllarda Rochrbach fabrikasından gelen teklifini kabul eder. Tecrübe pilotu olarak üç buçuk sene Berlin’deki fabrika ile Kopenhag’daki fabrika şubesinde görev alır. Bu sırada tecrübesini yapmakta olduğu çift motorlu 13 kişilik deniz tayyaresi ile Kiel Kanalı üzerindeki köprülerin altından uçarak geçer. Bu müthiş uçuş, dünyada henüz ikinci bir şahıs tarafından teşebbüs dahi edilemeyen bir başarı olarak tarihe geçer.
Bütün Avrupa gazeteleri ve dünya radyoları Savmi Uçan’ın başarısını överler. Kendisini görmek için Amerika’dan heyetler gelir. Kendisine yöneltilen bir soru karşısında Savmi Bey “Biz Türkler istiklal ve hürriyetimizi de böyle kazandık” cevabını verir. Mütevazı ama bir o kadar da iddialı kişiliğiyle birbirinden önemli başarılara imza atan Savmi Uçan, Nazi rejiminin Almanya’da taraftar bulmaya başlamasıyla 1930 yılında yurda dönmek mecburiyetinde kalır. Türkiye’ye döndükten sonra sırasıyla Türk Kuşu Şefliği ve Etimesgut Tayyare Fabrikası Ticaret Servis Şefliği’ne tayini çıkar. Son işinden, Polonyalıların suiistimal ve yolsuzluklarını önleyemediğinden 1943 senesinde istifa ederek ayrılır. 1948’den 1950’e kadar ise Türk Hava Kurumu Havacılık Dairesi’nde çalışır.
Değerli tecrübesiyle Türk Hava Kurumu’nda sayısız havacı yetiştiren Savmi Uçan 1953 yılında hayata veda eder." Yeni yılınız kutlu olsun.