20 Eylül 2024
  • İstanbul23°C
  • Ankara24°C
  • Antalya28°C

TARİHİ BOZDOĞAN KEMERİNİN DİBİNE BETON MESCİT YAPILIYOR

Tarihi Bozdoğan Su Kemeri’nin bitişiğine yapılacak betonarme mescit inşaatına uzmanlardan "Tarihi kemerin görünümünü bozuyor ve tarihi eserlere karşı saygızıllık " denilerek tepki var

Tarihi Bozdoğan kemerinin dibine beton mescit yapılıyor

15 Kasım 2020 Pazar 16:00

İSTANBUL- Yüzyila meydan okuyan Valens Kemeri olarak bilinen Saraçhane’deki Tarihi Bozdoğan Su Kemeri’nin bitişiğine yapılacak betonarme mescit inşaatına uzmanlardan "Tarihi kemerin görünümünü bozuyor ve tarihi eserlere karşı saygızıllık " denilerek tepki var
Uzmanlar Fatih Parkı’na yeniden inşa edilecek olan Firuz Ağa Mescidi için “Taklit ve betonarme bir yapı su kemerlerinin tarihi dokusunu bozar. Türkiye'den kaçırılan tarihi eserler toplanmaya çalışılıyor, öte yandan dünyanın tarihi başkenti İstanbul'un tarihi eserlerine karşı saldırı sürüyor. Beton yapı ile tarih yeniden canlandırılamaz" şeklinde konuştular.

tarihi-bozdogan-su-kemeri’ni.jpgİstanbul Saraçhane’de erken Bizans döneminden kalma Bozdoğan Su Kemeri’nin hemen bitişiğine başlayan mescit inşaatı uzmanların tepkisine neden oldu. Fatih Parkı’nda tarihi su kemerlerinin yanına Firuz Ağa Mescidi’nin yeniden inşası öngörülüyor.

mescit-bozdogan-kemeri.jpeg

2. Bayezid’in haznedarbaşısı Firuz Ağa tarafından 1501 yılında yaptırılan mescit 1944 yılında Atatürk Bulvarı açılırken yıkıldı. Mescidin restorasyon projesi İstanbul 2 No’lu Yenileme Alanları Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından 26 Haziran 2012’de onaylandı. Park alanı şu an inşaat çalışması için paravanlarla bölünmüş durumda. Firuz Ağa Mescidi Tarihi Yarımada’da yeniden inşası öngörülen 211 kayıp eserlerden biri. Uzmanlar, Bozdoğan Su Kemeri’nin bitişiğine planlanan cami ihyasının tarihi su kemerlerinin dokusunu bozma riski taşıdığı konusunda endişeli:

tarihi-bozdogan-su-kemeri’ni-001.jpg‘GÖRÜNÜŞÜ ZARAR GÖRÜR’

İTÜ Mimarlık Fakültesi Restorasyon Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Zeynep Ahunbay:

“Yok olan camilerin yeniden inşası yerine mevcut camilerin bakım onarımlarına özen gösterilmesi daha doğru bir yaklaşım. Cami 1944’te neden yıkılmış? Bugün yeniden yapmak için gerekçeler nedir? Çok önemli bir tarihi, estetik değer taşıyan eser mi? Bunları hep soruyoruz ve çok değerli eserlerin yanına sahte, uydurma tarihi eser görünümlü binalar yapmanın İstanbul’un değerini arttırmayacağını belirtiyoruz. Tarihi Su Kemeri’nin yanına uydurma bir eser yapmak yakışık almaz. Onun görünüşü bundan zarar görür.”

mescit-bozdogan-kemeri-001.jpeg‘YEŞIL DOKU BOZULUR’

Mimarlar Odası İstanbul Şube Başkanı Sami Yılmaztürk:

“Menderes döneminde imar çalışmalarında birçok cami ve mescit yok oldu. Bu camilerin ihya kararı için koruma mevzuatı uyarınca belge ve bilgi gerekiyor. Bundan da öte bu yapıların, korunmaya esas özgünlüğünün olması gerekli. Ancak hiçbir özgünlüğü olmayan, belgesi, rölevesi olmayan yapılar da bugün ihya ediliyor. Çoğunun yerleri bile belli değil. Bizans’tan bu yana varlığını koruyan, Osmanlı’da Mimar Sinan döneminde restore edilmiş kültür varlığı Bozdoğan Su Kemerleri’nin hemen yanına belgesi olmayan, korunmaya esas olmayan bir yapının yapılmasını doğru bulmuyorum. Çünkü başka örneklerde olduğu gibi o dönemdeki malzemeyle yapmayacaklar. Betonarme yapacaklar. Yapılacak yapı tarihi su kemerlerine zarar verecektir. Bu inşaat caminin alanıyla yeterli kalmayacak, etrafındaki yeşil dokunun da yok olmasına neden olacak.

RESTORASYON FURYASI

İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Engin Akyürek:
“Tarihi Yarımada’da maalesef bir ‘yeniden inşa etme’ ve ‘restorasyon’ furyası var. Birçok tarihi yapı özgün niteliğini yitirecek biçimde ağır ve kötü bir restorasyona tabi tutuluyor, modern işlevler verilerek bu modern kullanımın gereği olan klima, aydınlatma, vb düzenlemeler yapılıyor, yapı özgün kimliğini yitiriyor. Çoğu kere de uygun olmayan, hatta yapıya zarar veren modern malzeme kullanılıyor. İstanbul’un tarihi ve doğal dokusu ne yazık ki çok ağır bir tahribatla karşı karşıya.”
 

bozdogan-kemeri-006.jpgBOZDOĞAN SU KEMERI HAKKıNDA
Bozdoğan Su Kemeri, Doğu Roma İmparatoru Flavius Iulius Valens tarafından MS 378 yılında tamamlanmıştır. Bu nedenle Valens Su Kemeri olarak da anılır. Fatih ilçe sınırları içerisinde Saraçhane bölgesinde yer alır.

Bozdoğan Su Kemeri, tamamı 250 kilometre civarında olan bir su taşıma sisteminin parçasıdır. Antik dönemin en büyük su kanalı tesislerinden olan Valentin Su Kemeri, Konstantinopolis’in toplam 1 milyon metreküp olan su depolarını (sayısız yer altı sarnıcı ve açık havuzlar) dolduruyordu.


ROMA DÖNEMINDE VALENS SU KEMERI

İstanbul tarih boyunca su sıkıntısı çeken bir kent oldu. Bilhassa imparatorluk başkenti olduktan sonra inşa edilen birçok büyük kamu binası, saraylar, nüfusun artması ve tabi hamamlar, su ihtiyacını had safhaya çıkardı.

KONSTANTIN BAŞLATıYOR, VALENS TAMAMLıYOR

Kendisi son derece tecrübeli bir yönetici olan İmparator Konstantin bu durumdan mütevellit, şehri başkent yapmasıyla birlikte bir su kemerinin inşasına da başladı. İnşaatın başlangıç zamanı kesin olarak bilinemiyor. Bu nedenle Konstantin’in hüküm sürdüğü 306 ve 337 yılları arasında bir tarih olduğu kabul ediliyor zira inşaatı onun başlattığından tarihçiler eminler. Emin oldukları bir diğer husus ise Konstantin’in ömrünün bu kemeri bitirmeye vefa etmediği ve yarım kalan işi İmparator Valens’in tamamladığıdır. Zaten bundan dolayıdır ki Roma halkı o dönem kemeri, Valens Su Kemeri olarak anmaya başladı. Günümüzde her iki isimde kullanılmakla birlikte Bozdoğan Kemeri adı biraz daha yaygın olarak kullanılmaktadır.

Kemere Roma döneminde çeşitli eklemeler ve bakımlar da yapıldı. Bunlar arasında belki de en önemlileri, Jüstinyen döneminde yapılanlardır. 1.Jüstinyen, Bozdoğan Su Kemeri’ni, Roma döneminde İstanbul’un en büyük su deposu olan Yerebatan Sarnıcı ile ondan sonra gelen Binbirdirek Sarnıcı’na bağlamıştı. Ayrıca 1.Theodosius da MS 328 yılında, Konstantinopolis’i çok ciddi bir şekilde etkileyen kuraklığın ardından şehre yeni bir kemer yaptırmıştı.

bozdogan-kemeri-007.jpg
TÜRK KUŞATMASıNDA YıKıLıYOR

626 yılındaki Avar Türklerinin İstanbul kuşatması esnasında ise kemerin bir kısmı yıkılmıştı. Konstantinopolis surlarının dışında kalan bu bölümün hangi nedenle yıkıldığını öğrenemedim. Mantıksal açıdan gerçekçi olan 2 ihtimal var. Birincisi; kemeri Romalılar bizzat kendileri yıkmış olabilirler. Böylece olası casusluk faaliyetlerini ve suya zehir katılması tehlikelerini önlemiş olabilirler. Zira gece karanlığından faydalanmak suretiyle kemer vasıtasıyla şehre giriş çıkış yapmak, çok bir hamle değildi. İkincisi; kemerin o kısmı, şehri susuz bırakmak için Avarlar tarafından yıkılmış olabilir.

Yaklaşık 2 asır sonra ise 5.Konstantin, 758 senesinde yaşanan kuraklık esnasında kemerin zarar gören bölümlerini onartarak başkentte yaşayan Romalılara rahat bir nefes aldırmıştı. Valens Su Kemeri, son büyük tamiratını ise 11.yy’da görmüş.

İstila, Nüfus Kaybı ve Yitirilen Önem

İster istemez hemen her yazıda sözü Latin İstilası dönemine getiriyorum. Yine öyle yapmak zorundayım çünkü bu nadide eser de en büyük değer kaybını bu dönem yaşamış. Katolik İmparatorluğu zamanında bakımsız kalan kemer, istilanın sona erdiği 1261 yılından sonra da eski önemine kavuşamadı. Çünkü koca başkentin nüfusu artık 40.000 – 60.000 aralığına düşmüştü (bundan önce bu rakamın yaklaşık 10 katı olduğu tahmin edilmektedir). Bu kadar az kişiye su sağlamak için ise Valens Kemeri’ne ihtiyaç yoktu. Zaten Mihail Paleologos’un elinde gerekli tadilatlar için yeterli maddi kaynak da yoktu.


OSMANLı DÖNEMINDE BOZDOĞAN SU KEMERI

İstanbul fethedildikten sonra Fatih Sultan Mehmet Han, kemerden istifade etmesini iyi bildi. Önce, Beyazıt’ta yaptırdığı ilk saraya (Eski Saray – Gözyaşı Sarayı) sonra da Topkapı Sarayı’na (Saray-ı Cedit – Yeni Saray) su sağlaması için kemeri onarttı ve hatta yeni su kaynakları ilave ettirdi.

Yalnız bununla kalmadı tabi. Kemer, Osmanlı döneminde sürekli ilgi gördü. Belirttiğim gibi İstanbul sürekli su sıkıntısı çeken bir kent oldu. Öyle ki 1768 yılında yayımlanan bir ferman ile artık şehre hamam yapılması yasaklandı (yapılan son hamam, Cağaloğlu Hamamı oldu). Sebebi ise yaşanan su sıkıntısı idi. Bu nedenle; 2.Bayezid, Kanuni Sultan Süleyman, 2.Mustafa ve 3.Ahmet dönemlerinde Bozdoğan Kemeri ya restore edildi ya ilaveler ile büyütüldü.

Yerden yaklaşık 20m, deniz seviyesinden ise neredeyse 65 metre yüksek olan kemer bugün kullanılmamaktadır. Son birkaç yılda turizm amaçlı kullanılabileceği yönünde haberler yer aldı basılı ve görsel medyada.

1500 yıl boyunca faal olarak kullanılan kemere ait “Bozdoğan” adının nereden kaldığı çok belli olmasa da bazı tarihçiler, “Bozulgan Kemer” tabirinin zamanla dönüşerek bugünkü halini almış olabileceğini belirtiyorlar. Kesin olan ise Fatih Vakfiyelerindeki kayıtlarda yapıdan, yalnızca “kemer” olarak bahsedildiğidir.

Kaynak: Birgün
Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA