RESTORANCILIKTA NEDEN GERİYİZ?
Türkiye'deki restoranlar Avrupa'dakilerin kötü birer kopyası. Müşteriye fark sunmak yerine markette 25 TL'ye satılan şarabı 125 TL'ye satıyorlar.
12 Ocak 2009 Pazartesi 13:30
Kağan Gökalp
İSTANBUL- Avrupa'nın önde gelen lüks restoranlarının birinde, müşterilerine hesapla birlikte zarif bir kutu içinde markalı ve numaralandırılmış yakın gözlükleri de yollandığını duymuştum.
Restoranın müdavimleri yüklü hesabı ödeyebilecek kadar birikim yapmış orta yaş üstü müşterilermiş. Yakın gözlüğünü yanında bulundurmayanlar, 0.5 numara olarak artan biçimde kutunun gözlerine yan yana dizilmiş gözlüklerden kendilerine uygun olanını seçip, hesabı ve kredi kartı ile yaptıkları ödemeyi incelerlermiş.
Bir uçak bileti fiyatına müşterilerine yemek satan restoran işletmecisi, bu ince tavrıyla müşterilerine aslında şu mesajı verirmiş: Bu restoran, ödediğiniz bu parayı son kuruşuna kadar hak ediyor.
Öğrenilecek çok şey var
İstanbul'daki restoran işletmecilerimizin hatırı sayılır bir bölümü de Avrupa'daki Michelin yıldızlı restoranlara gide gele bu işi yavaş yavaş kıvırmaya başladılar. Tabii henüz işin başındalar. Öğrenecekleri çok şey var. Şu an tek yapabildikleri, Avrupa'da Michelin yıldızlı restoranlarda yedikleri yemekleri kopyalamak. Garsonun getirdiği mönüyü çantasına çaktırmadan atıp araklayanlar bile varmış aralarında.
Gazetelere verdikleri röportajlarda satır aralarında var tüm bu söylediklerim: Yemek görgümüzü, gastronomi kültürümüzü artırmak için Avrupa'nın iyi restoranlarına gidiyoruz eşimle sık sık. Unuttukları bir şey var oysa ki Gastronomi kültürünü artırmak için bir aşçılık okulundan mezun olacaksın önce. Onu da geçtim, İstanbul'daki tanınmış fine-dining restoran işletmecilerinin çoğu hayatı boyunca 4 etaplık bir yemek veya şarap kursuna bile gitmiş değil. O mönü araklamak için yemek yedikleri Michelin yıldızlı restoranların sahiplerinin büyük bölümü dünya çapında aşçılık okulundan mezun ve bir kısmı ülke televizyonlarında yemek programı yapacak kadar tanınmış.
Bu da iki bakış açısı arasındaki farka yansıyor haliyle. Avrupa'daki restoranlarda fark, yazının giriş kısmında bahsettiğim inceliklerle mönüdeki her yemeği farklı takımlarla sunma zarafetiyle moleküler gastronomi gibi yenilikçi akımlarla sağlanıyor. İyi bir restoranın sahibi de genellikle şeftir, öyle değilse bile o restoran şefi ile bilinir, müşteriler de restorana giderken şefini bilerek giderler. Hesabı öderken de kimse rahatsız olmaz, çünkü verdiği paranın karşılığını aldığını bilir.
Avrupa'nın kötü kopyası
Türkiye'deki restoranların çoğu ise Avrupa'dakilerin kötü birer kopyası. Bu yüzden de müşteriye farklı bir şey sunarak değil, markette 25 TL'ye satılan şarabı restoranda müşteriye 125 TL'ye satarak para kazanıyorlar. Onların bir suçu yokmuş ama alkol vergisi yüksekmiş Türkiye'de. Balık da denizden çıktığı için 80-100 TL'ye satılıyormuş. Sanki balığın denizden çıkması olağanüstü bir şey.
Lüks restoran işletmecilerimiz, "Ne yapsam da müşterinin cebindeki paranın çoğunu alsam" şeklinde düşünüyorlar maalesef. Mantık şunun üzerine kurulu: Restoranı olabildiğince allayıp pulla, imajını yükselt, içerdeki masalar boş olsa bile, rezervasyonsuz kapıya dayanan müşteriyi kapıdan çevir. Bir de büyük gazetelerin eklerinin ikinci sayfasında yazanlardan hesap isteme.
Peki bizde hiç mi yenilik yapan restoran yok. Olmaz olur mu? Kişi başı ortalama 200 TL hesap ödenen Hakkasan, 30 TL'ye ekonomik mönü çıkarmaya hazırlanıyormuş. Hakkasan'a, Kanyon'daki sinema katlarından da girişler olacakmış. Bu uygulama ile sinema müşterisini Hakkasan'a çekmeye çalışacaklarmış. Hakkasan'ın sahibi Alan Yau bu duruma ne diyor acaba, çok merak ediyorum doğrusu?
İSTANBUL- Avrupa'nın önde gelen lüks restoranlarının birinde, müşterilerine hesapla birlikte zarif bir kutu içinde markalı ve numaralandırılmış yakın gözlükleri de yollandığını duymuştum.
Restoranın müdavimleri yüklü hesabı ödeyebilecek kadar birikim yapmış orta yaş üstü müşterilermiş. Yakın gözlüğünü yanında bulundurmayanlar, 0.5 numara olarak artan biçimde kutunun gözlerine yan yana dizilmiş gözlüklerden kendilerine uygun olanını seçip, hesabı ve kredi kartı ile yaptıkları ödemeyi incelerlermiş.
Bir uçak bileti fiyatına müşterilerine yemek satan restoran işletmecisi, bu ince tavrıyla müşterilerine aslında şu mesajı verirmiş: Bu restoran, ödediğiniz bu parayı son kuruşuna kadar hak ediyor.
Öğrenilecek çok şey var
İstanbul'daki restoran işletmecilerimizin hatırı sayılır bir bölümü de Avrupa'daki Michelin yıldızlı restoranlara gide gele bu işi yavaş yavaş kıvırmaya başladılar. Tabii henüz işin başındalar. Öğrenecekleri çok şey var. Şu an tek yapabildikleri, Avrupa'da Michelin yıldızlı restoranlarda yedikleri yemekleri kopyalamak. Garsonun getirdiği mönüyü çantasına çaktırmadan atıp araklayanlar bile varmış aralarında.
Gazetelere verdikleri röportajlarda satır aralarında var tüm bu söylediklerim: Yemek görgümüzü, gastronomi kültürümüzü artırmak için Avrupa'nın iyi restoranlarına gidiyoruz eşimle sık sık. Unuttukları bir şey var oysa ki Gastronomi kültürünü artırmak için bir aşçılık okulundan mezun olacaksın önce. Onu da geçtim, İstanbul'daki tanınmış fine-dining restoran işletmecilerinin çoğu hayatı boyunca 4 etaplık bir yemek veya şarap kursuna bile gitmiş değil. O mönü araklamak için yemek yedikleri Michelin yıldızlı restoranların sahiplerinin büyük bölümü dünya çapında aşçılık okulundan mezun ve bir kısmı ülke televizyonlarında yemek programı yapacak kadar tanınmış.
Bu da iki bakış açısı arasındaki farka yansıyor haliyle. Avrupa'daki restoranlarda fark, yazının giriş kısmında bahsettiğim inceliklerle mönüdeki her yemeği farklı takımlarla sunma zarafetiyle moleküler gastronomi gibi yenilikçi akımlarla sağlanıyor. İyi bir restoranın sahibi de genellikle şeftir, öyle değilse bile o restoran şefi ile bilinir, müşteriler de restorana giderken şefini bilerek giderler. Hesabı öderken de kimse rahatsız olmaz, çünkü verdiği paranın karşılığını aldığını bilir.
Avrupa'nın kötü kopyası
Türkiye'deki restoranların çoğu ise Avrupa'dakilerin kötü birer kopyası. Bu yüzden de müşteriye farklı bir şey sunarak değil, markette 25 TL'ye satılan şarabı restoranda müşteriye 125 TL'ye satarak para kazanıyorlar. Onların bir suçu yokmuş ama alkol vergisi yüksekmiş Türkiye'de. Balık da denizden çıktığı için 80-100 TL'ye satılıyormuş. Sanki balığın denizden çıkması olağanüstü bir şey.
Lüks restoran işletmecilerimiz, "Ne yapsam da müşterinin cebindeki paranın çoğunu alsam" şeklinde düşünüyorlar maalesef. Mantık şunun üzerine kurulu: Restoranı olabildiğince allayıp pulla, imajını yükselt, içerdeki masalar boş olsa bile, rezervasyonsuz kapıya dayanan müşteriyi kapıdan çevir. Bir de büyük gazetelerin eklerinin ikinci sayfasında yazanlardan hesap isteme.
Peki bizde hiç mi yenilik yapan restoran yok. Olmaz olur mu? Kişi başı ortalama 200 TL hesap ödenen Hakkasan, 30 TL'ye ekonomik mönü çıkarmaya hazırlanıyormuş. Hakkasan'a, Kanyon'daki sinema katlarından da girişler olacakmış. Bu uygulama ile sinema müşterisini Hakkasan'a çekmeye çalışacaklarmış. Hakkasan'ın sahibi Alan Yau bu duruma ne diyor acaba, çok merak ediyorum doğrusu?
- Köy Enstitüsü öğretmeni annem, Cahide Altıntaş ile gururluyumRahmetli annem Cahide Altıntaş Türkiye Cumhuriyet’inin yokluklar döneminde eğitim ordusunda görevli bir Köy Enstitüsü öğretmeniydi.24 Kasım 2024 Pazar 01:00GÜNDEM
- 38 Avrupa ülkesi Çin'i vizesiz ziyaret edebilecekİtalya, Fransa, Almanya ve Japonya'dan gelen turistler, 30 Kasım 2024'ten 31 Aralık 2025'e kadar Çin'e vizesiz girebilecek.23 Kasım 2024 Cumartesi 15:00TURİZM
- Kapadokya'yı 10 ayda 1 milyon 322 bin 598 turist gezdiTarihi, doğal ve kültürel zenginlikleri ile dünyanın dört bir yanından gelen ziyaretçilerin ağırlandığı Kapadokya'daki yer altı şehirlerini bu yılın 10 ayında 1 milyon 322 bin 598 turist gezdi.23 Kasım 2024 Cumartesi 14:00TURİZM
- Uludağ yoğun kar yağışıyla sezonu açıyorTürkiye Kayak ve Snowboard Öğretmenleri Derneği Başkanı Yahya Usta, "Böyle giderse yarın parkurlarımız açık olacaktır. Sezonun erken açılacağını düşünüyoruz" dedi.23 Kasım 2024 Cumartesi 13:00TURİZM
- Mudanya, kendi zeytin markasını yaratacakZeytinleri toplayarak zeytinyağı haline getiren Mudanya Belediyesi, kendi markasını yaratmak için çalışmalara başladı.23 Kasım 2024 Cumartesi 12:00YEME İÇME
- Pasaport bedeli gelirden çok arttıPasaport defter ve harç ücretlerine her yıl YDO bazında fiyat artışı yapılıyor. Yıl sonuna doğru zam gelmesinden önce pasaport değişimleri için alınan randevular yoğunlaşıyor.23 Kasım 2024 Cumartesi 11:00GÜNDEM
- SPK'dan Akfen'e şartlı onay!Sermaye Piyasası Kurulu, halka açık 17 şirketin sermaye artırımı başvurularını karara bağladı23 Kasım 2024 Cumartesi 10:00KURUMSAL
- Schengen vizesi alacak Türk vatandaşlarına yeni kısıtlamaTürkiye'den yapılan Schengen vizesi başvurularını 2015 yılında yüzde 3,9 oranında reddeden Avrupa ülkeleri, geçtiğimiz yıl bu oranı yüzde 16,1'e kadar yükseltti. 23 Kasım 2024 Cumartesi 09:00GÜNDEM
- Mövenpick Bursa, İncili Gastronomi Ödülü’nün sahibi olduMövenpick Bursa oteli İncili Gastronomi Ödülleri’nde "4 İnci" kategorisinde ödüle layık görülerek Bursa’daki seçkin gastronomi noktalarından biri olduğunu bir kez daha kanıtladı.22 Kasım 2024 Cuma 11:25KONAKLAMA
- EasyJetwash, marka anlaşmazlığında ödemeyi kabul ettiEasyJetwash'ın sahibi, EasyJet markasının sahibi olan firma ile yaşadığı ticari marka anlaşmazlığının ardından tazminat ödemeyi ve marka adını değiştirmeyi kabul etti.22 Kasım 2024 Cuma 10:14ULAŞTIRMA
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2005 Türkiye Turizm
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.