24 Kasım 2024
  • İstanbul5°C
  • Ankara0°C
  • Antalya7°C

RAW FOOD RESTORANLAR ARTIYOR

Raw Food denilen çiğ beslenme akımı ile Adem ile Havva günlerine yeniden döndük ve çiğ beslenme başladı

Raw Food restoranlar artıyor

20 Eylül 2008 Cumartesi 11:20

ÖZKAN ALTINTAŞ-TÜRKİYE TURİZM

İSTANBUL- Dünyanın birçok yerinde kendilerine özgü restoranları bulunan, özel yemek tarifleri ve zorlu bir yaşam tarzı gerektiren, etin ve pişirilmiş sebzenin yasak olduğu raw food, çiğ beslenme akımı Türkiye`de de başladı. Hollywood yıldızlarının yeni beslenme felsefesi okyanusu aştı ve Türkiye'ye geldi. Önce vejetaryenler için denildi. Sonra sağlıklı beslenme denilerek Raw Food restoranlar açılıyor.
 

Aşçılarda Raw Food konusunda araştırmalar yaparak mönülerinde yer veriyorlar. Beyoğlu'nda Nature&piace, Saf bu yeni akımın öncülerinden olarak faaliyette bulunuyor.
Özellikle İstanbul"un Levent, Etiler, Nişantaşı semtlerinden Beyoğlu"na glene akım Asmalımescit ve Galata Kulesi bölgelerinde açılar Raw Food restoranlarla yayılıyor. Bu akımı benimseyenler marketlerdeki et reyonlarını morga benzetiyor!



SEBZELER ZİNHAR PİŞMEYECEK

Dünyanın pek çok yerinde özel restaurantları ve yemek tarifleri olan, Hollywood`un yeni beslenme felsefesi "Raw-Food" sebze ve meyveleri pişirmeyerek enzimlerini öldürmeme ve oksijen miktarlarını düşürmeme temeline dayanıyor. Kanser, lösemi gibi 40`ın üzerinde hastalığın oksijenli ortamda bulunmadığını, gıdalardan ne kadar çok oksijen alınırsa hastalık riskinin o kadar düştüğü belirtiliyor. Çiğ sebzelerin enzim bakımından zengin olduğu, bunların sindirimin gerçekleşmesinde önemli rol oynadığını bildiriliyor. Pişmiş gıdaların yüzde 75`i öldüğü için daha çok yemek yediğimizi belirtilerek Meksika, İtalya, İspanya, Çin, Akdeniz, ve Arjantin`den birçok yemeğin raw food olduğu anlatılıyor.



EN SEVDİĞİNİZ YEMEK HANGİSİDİR?

İçi karnabaharla doldurulmuş pişmemiş dolma ya da sarma? Yahut avokadolu çiğ ıspanak çorbası? Sizin için bunlar bir şey ifade etmiyor hatta bir "yemek" gibi bile durmuyorsa o zaman henüz "canlı yiyecek" akımıyla tanışmadınız!
Yani öldürülmemiş (117 Fahrenayt ya da 47 derecede ölüyorlar) ve işlemden geçmemiş olmaları gerekiyor. Yalnızca o zaman vücudunuz için gereken enzimleri alabiliyorsunuz. Zaten canlı beslenmenin ilk öğretilerinden biri aynen şöyle: "Çiğ sebzeler enzim bakımından zengindir ve sindirimin gerçekleşmesinde önemli rol oynar." Finlandiya Kuopio Üniversitesi`nde yapılan bir araştırmaya göre ham besinler içerdikleri bakteri ve enzimler sayesinde vücudun toksinlerden arınmasını sağlıyor. Bu sayede özellikle kolon kanseri riskini azaltıyor. 1996 yılında British Medical Journal`da yayımlanan bir makaleye göreyse taze meyvelerin de dahil olduğu diyet programı kalp krizi riskini yüzde 24 azaltıyor.



MİLYONLARCA YIL ÇİĞ YEDİK
Çiğ beslenme felsefesini diğerlerinden ayıran özellik çiğ beslenmenin aslında bir yaşam tarzı olması. İnsanın kendini sevmesi, yaşadığı evren ve doğanın farkında olması, doğa ile dengeyi kurması ile gerçekleşiyor.Vücudumuzun bizim kalemiz olduğunu düşünürsek, bizim sorumluluğumuz kalenin bekçilerini doğru diyet ve beslenme tarzıyla alacağımız gerekli enerji destekleri ile beslemek. Çiğ beslenme, insanın yeryüzüne geldiği andan itibaren Adem ile Havva`nın beslenme şekli gibi ilk orjinal yemek şekli.Bizler milyonlarca yıl çiğ yiyecek yiyerek buralara kadar geldik.



RAW FOOD, HAM VEYA İŞLENMEMİŞ, ÇİĞ GIDA DEMEK

Aslında "raw food", öz Türkçesi`yle "ham (ya da işlenmemiş) gıda", daha anlaşılır haliyle canlı, çiğ besinlerle beslenme yeni bir kavram değil. Ancak yüzyıllardan beri inandıkları birtakım prensiplerle beslenmeyi, hatta yaşamayı gerektiren bu akımı ilk defa bir Türk ile birlikte anıyoruz: Canlı beslenme uzmanları kaydediyorlar ki:
Canlı beslenme başta kulağa yalnızca bir diyet gibi gözükse de bu tamamen bir yaşam felsefesi. Zira insanın daha canlı, daha enerjik olabilmesi için "canlı" gıdayla beslenmesi gerekiyor. Ama tabii siz canlı deyince kanlı canlı bir et parçası ya da henüz çırpınan bir balık getirdiyseniz gözünüzün önüne tamamen yanıldığınızı söylemek zorundayız. Zira bu noktada mevzu bahis olan "canlı" sıfatı yalnızca sebzeler için geçerli.



NELERİ YEMEKTE ÖZGÜRÜZ?

Uzmanlar bu çiğ beslenme tarzında günlük yaşamda yüzde 50 yeşil yüzde 25 meyve yüzde 25 kuruyemiş öneriyor. Bu sistemde hangi besinin kaç kalori olduğu değil neyi neyle yediğiniz önemli olan. Örneğin kavun ya da karpuzu diğer meyvelerle karıştırmamanız öneriliyor.
Özellikle tohumları ve kuruyemişleri yemeden önce 6-12 saat suda bekletip enzim hareketleri temelde tutulmaya çalışılıyor.



ÜNLÜ ÇİĞ BESLENENLER

Diyet adı altında tanımlanan raw food nedeniyle formunu korumak isteyen günümüzde bir çok ünlü çiğ beslenmeyi tercih ediyor. Hollywood camiasından ise Uma Thurman, Demi Moore, Natalie Portman çiğ besleniyor. Eskilerden ise Sokrat, Aristo, Plato ve Hipokrat`ın bu beslenme tarzını benimsedikleri biliniyor.



EVDE ÇİĞ BESLENME

Her şeyi kendileri hazırlayabilirler. Pasta bile buna dahil. Ayrıca çok kolay yenilebilir ve yedikten sonra pişmanlık yaratmayan bir yeme sistemi de ayrıca. Bu sistemi uygulayan restoranların sayısı Türkiye`de de gün geçtikçe artıyor.



YASAKLAR NELER?

Alkol ve kahve bu yeme-içme biçiminden tamamen uzak... Gıdaların karışımı ve meyvelerin yemek esnasında yenmemesi bu sistemin anahtarlarından. Yemek esnasında su içilmezken çay ılık ve kafeinsiz olmak zorunda. Bugün Amerika`da bir çok klinikte çiğ beslenme ile tedaviler uygulanıyor. Dünyanın her yerinde bu yöntemle hastalara alternatif sağlık kazandıran kuruluşlar mevcut.

KİMLER UYGULAYABİLİR?
Doktor tarafından aksi raporlanmadıkça herkes bu yeme biçimini benimseyebilir. Yutma problemi varsa yiyecekleri öğüterek içebilir. Doğadan gelenin bize zararı yok. Ara sıra görülen alerji durumları bile vücudun bu tip beslenmeye alışmasıyla kayboluyor. Amerika`da bağırsak iltihabı olan hastaların tedavisinde bu yöntem kullanılıyor ve sağlıklı yaşam sağlama yüzdesi yüzde yüz...
Yiyeceklerin sıvı ya da kuru şekilde kurutma ya da ısıtma yöntemiyle alınması, sindirim ya da gaz problemi olanlarda çiğ beslenmeye geçiş döneminde yardımcı olur.
Bugünün beslenme şeklinde yüksek asitli, sekeri kızartılmış, katkı maddesi çok, raf süresi beş yıla kadar uzayabilen yemeklerin arasında en masumu ve zararsızı çiğ beslenme türü.



ÇİĞ BESLENMENİN YILDIZI HANGİ SEBZE VE MEYVELERDİR?
Listenin üstünde yeşiller yer alıyor. Biz özellikle toprak altında yetişen sebzelerin bile yaprak kısımlarının yemeğe ilave edilmesini öneriyoruz. Çünkü güneş enerjisi ile asıl temas eden yaprak kısımları olduğu için enerjinin en yoğun olduğu kısım kökten ziyade yapraklarıdır. Her türlü yeşil, özelliklede koyu renkli yeşiller kalsiyum açısından zengin. Smoothie`ler için doğal şeker ve çekirdekleri güneş enerjisini absorbe edebilme özelliğine sahip olduğu için özellikle kuru incir öne çıkıyor.
Antioksidan özelliklerinden dolayı ise nar, kızılcık, yabanmersini önemli. Vücudun alkaline seviyesine çok uygun olduğu için zeytin ve zeytinyağını öneriyoruz, pH değeri ile soslarda ve salatalarda ise gözdemiz zeytinyağı. Deniz sebzeleri için susam yağını önerebilirim. Kurutulmuş ya da çiğ deniz yosunlan denizden beslendikleri için mineral açısından oldukça zengindir ve salatalarınızda ayrı bir tat yaratır. Keten tohumu içeriğinde Omega 3 ve B12 ihtiva ettiğinden, özellikle hayvan ürünü içermediklerinden çiğ beslenenlerin gözdelerinden.

ÇİĞ BESLENMEYİ UYGULAYANLARA ÖNERİLER NELER?
Her beslenme seklinin önerdiği gibi su çok önemli. En az 2 litre su içmeyi unutmamak gerekiyor. Burada ayrıntı, içtiğiniz suyun asit değerlerini kontrol etmeniz. Japonya`da her ailenin evinde suyu iyonize eden cihazlar bulunuyor. Son dönemde Türkiye`de de bu aletlerin satışının başladığını duydum. İçtiğiniz kolanın asit değerinin 2.2 olduğunu söylersek ve bir bardak koladan sonra vücudu tekrar asit düzeyinin normale dönmesi için 32 bardak suya ihtiyaç olduğunu düşünürsek kutu mevye suları yerine press meyve sularının bedeninize verilen bir ödül olduğunu söylemeye gerek yok.
Bir öneri de yemek sırasında ve sonrasında su içmemeniz. Tatlıyı yemeklerden önce yemeyi tercih edin .Çünkü şekerli yiyeceklerin asit değeri yüksek olduğundan üzerine yiyeceğiniz çeklerin sebze ve yeşilliklerden oluşan bir çiğ salata ile asit baz dengesini kurarak sindirimi kolaylaştırabilirsiniz.Çok sıcak ve çok soğuk yiyecek ve içeceklerden kaçının. İçeceğinizde buz kullanmayın. Özellikle meyve tüketimini gün içerisinde yapmaya çalışın, akşam yemeğinden sonra meyve ya da tatlı yemekten kaçının. Özellikle karaciğer problemi olanlar dikkat etmeli. Bedeninizin ve ruhunuzun değerini bilerek yaşayın ve aldığınız nefesin farkında olarak beslenin...
Biliniyor ki, canlı gıdalar içlerinde enzim, su, mineral ve enerji barındırıyor. Vücudumuzun pH değeri optimum 7.35-7.50`dir. Vücudun pH değeri düştüğünde yani asidic ortama geçtiğinde hastalıklara kapısı açık anlamına geliyor. Besinlerin doğal halleri ile vücudumuzun pH değeri ortalama aynıdır. Bedenimiz en iyi pH değeri alkaline olduğu zaman çalışıyor. Tüm pişmiş yemekler alkaline değeri düşük, asiditesi yüksek gıdalardır. Diğer bir nokta ise bitkilerin enerji dönüşümü.
Bitkiler su, hava, güneş ve topraktan belirli besinleri fiziksel maddeye dönüştürürler. Bu geçişte enzimler büyük rol oynuyor, insanlar da gıdalardan ihtiyacı olan enerjiyi alır. Canlı yaşayan besinler sindirim için gerekli enzimleri sağlıyor.

ÇİĞ BESLENMEYİ ÖNEMLİ KILAN ÖZELLİKLER NELER?
Çiğ besinler bağışıklık sistemini güçlendirici, hazmı arttırıcı bakteri ve mikro-organizmalar içeriyor.
Fazla kilolardan kurtarıyor ve vücudun kendi öz yapısındaki vücut kitle endeksini buluyor.
Pişirilmiş yiyeceklerle besin değerlerini kaybetmek yerine, raw food ile vücuda alınan besinlerde enerjinin yüksek olması nedeniyle gençliğin devam etmesi sağlanıyor hatta yaşlanma yavaşlatılıyor. Aynı zamanda da bazı yaşlılık belirtilerinin geriye dönüşümü sağlanıyor.
Ciltteki lekeler azalıyor. Pigment hücreleri yenileniyor böylelikle saçlar parlaklık ve canlılık kazanıyor. Ciltteki kırışıklıklar azalıyor.
Sindirim sistemini yormayan enerji değeri yüksek besinlerden ve su yüzdesi yüzde 70`lerde olan çiğ beslenme sekli, karaciğeri ve böbrekleri desteklediğinden kronik hastalıkların önlenmesinde önemli rol oynuyor.
Sağlıklı bir uyku döngi ve sabah uyandığımızı dinç bir bedene sahip olmayı sağlıyor. Besinler canlı tüketildiğinde doyma hissinin daha çabuk gelmesinden dolayı, pişmiş besinlerden daha az tüketiliyor. Başlı başına kendimiz, komşumuz, dünyamız ve canlı olan her şeye saygı duymamız için bir temel hazırlıyor.

PİŞİRMEDEN YEMEK NASIL YAPILIR?

Kremalı Ispanak Çorbası: 10 yaprak ıspanak, yarım avakado, sevdiğiniz baharatlardan az bir miktar, tuz, iki bardak su..... Ispanak yapraklarını ve avakadoyu iyice yıkadıktan sonra, üzerine iki bardak suyu ilave ederek blenderdan geçirin. Yeteri kadar tuz ve baharatları ilave ederek servis edin.

 

Coleslaw Salatası: 3 adet havuç, 1/2 kırmızı lahana, 1/2 beyaz lahana, 10 adet ceviz, yarım çay bardağı zeytinyağı, tuz, baharatla... Havuç, kırmızı ve beyaz lahanayı yıkayın. Havuçları rendeleyin. Kırmızı ve beyaz lahanayı kıyın ve blenderdan geçirin. Bir gece çnceden suda bekletilen cevizlerin zarlarını soyun ve blenderdan geçirin. Zeytinyağı, tuz ve baharatları ekledikten sonra tüm malzemeyi karıştırıp servis yapın.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON DAKİKA