ORGENERAL HAYDAR SALTIKIN ARKASINDAN
Özkan Altıntaş
11 Nisan 2011 Pazartesi 13:48
12 Eylül’de Milli Güvenlik Konseyi Genel Sekreterliği yapan, Emekli Orgeneral Haydar Saltık’ın 1. Ordu Komutanı olduğu dönemde bende Hürriyet gazetesinin Sıkıyönetim muhabirliğini yaptım.
Görevim nedeniyle Haydar Saltık’la bir çok kez birlikte oldum.
Haydar Saltık “tatlı-sert” yapıdaydı.
Ama genelde iyi bir insandı.
Hem 1. Ordu Komutanı, Sıkıyönetim Komutanlığı gibi bir görevi yürüten biriydi.
Belki kimse bilmez onun en büyük tutkusu fotoğraf çekmekti.
Bence yakınları onun çektiği fotoğraflarla bir sergi açımalı.
Çok hoş olur: “Haydar Saltık’ın gözüyle…” gibi..
Çektiği binlerce fotoğraf vardır.
Selimiye karargahının Ordu Foto Film Merkezi Amiri Durmuş başçavuş bir gün bana “Özkan bey, bizim renkli banyo sistemimiz yok. Hürriyet’te var. Komutanın çektiği bazı filmler varmış, onları Hürriyet’te banyo yaptırabilir miyiz?” diye sordu.
Benim için kolaydı, ama yine de Hürriyet Gazetesi Genel Müdürü Nezih Demirkent’te bildirerek izin aldım. Sonra’da Müessese Müdürü Erkan Göksel’den sonra da Laboratuar Şefi Sayıl Eman’dan icazet aldıktan sonra “Tamam” dedim.
Durmuş başçavuş beni komutan Haydar Saltık’ın beklediğini söyledi ve birlikte komuta katına çıktık. Emir subayı bizi hemen içeri aldı.
Haydar Saltık beni güler yüzle karşıladı ve tokalaştıktan sonra, ayakta duran başçavuşa da oturmasını söyledi.
Komuta katının protokol salonunda bayraklar arasında oturduk.
Altındaki tabağına dantelli kağıtlar serili kristal bardaklarda çay geldi.
Haydar Saltık konuşmaya başladı:
“Herkesin seni sevdiği ve güvenilir birisi olduğunuzu öğrendim. Benim fotoğraf merakım var. Size yük olmazsam bana yardımcı olabilir misiniz?” diye nazikçe sordu.
Bende kendisine yapabileceğimi söyledim.
Hafta sonları ayağına blucinini giyip dağ tepe dolaşıp fotoğraf çektiğini anlattı. İnsan ve doğa fotoğraflarını sevdiğini söyledi. Diapotizif film kullanıyordu ve sonra projeksiyonla evde seyretmekten büyük keyif aldığını anlattı. Ancak konumu itibarıyla fotoğrafçılık yönünü pek öne çıkarmadığını anlattı.
Bana birkaç makara çekilmiş film verirken “Aman kimse görmesin. Bir yerlerde yayınlanmasın. Dikkatli ol” dedikten sonra “Ne zaman görebilirim?” diye sordu.
Görüşmemiz sabah saatlerindeydi.
”Akşam üzerine doğru getiririm” dedim.
”O kadar çabuk mu?” diye şaşırarak sordu.
”Muhabirlerin çektiği fotğrafları ekletirsek yarın gazete beyaz çıkar” dediğimde gülüştük.
"Ben şimdi muhabirmiyim?" dedi.
"SBiz özelsiniz. Ama filmleriniz üretimin arasınada banyo edilecek" dedim
Böylece dostluğumuz başladı.
Filmleri gazetenin aracıyla Cağaloğlu'na gönderdim.
Akşama ise banyo edilmiş halde geri geldi ve kendisine götürdüm.
Çok mutlu olmuştu.
Her hafta sonu fotoğraflar çekiyor ve filmleri bana getiriyordu.
Pazartesi günleri birlikte dantelli, kristal bardaklarda çay içiyor ve fotoğraf üzerine sohbetler yapıyorduk.
Babacan, düzgün bir insandı…
Vefatı nedeniyle yakınlarına, sevenlerine başsağlığı diliyorum.
Allah rahmet etsin…
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2005 Türkiye Turizm