MÜJDE MERMİ UCUZLADI
Can Pulak
18 Ocak 2019 Cuma 23:55
Öyle kararlar alıyor ve uyguluyoruz ki, şu kış günü uçan kargaları bile güldürüyoruz.
Hani etin, sütün, ekmeğin, temel gıda maddelerinin, doğalgazın filan fiyatı ucuzlar da, bunu göğsümüzü gere gere millete duyururuz. Ama siz hiç, mermiye yüzde 7 enflasyon indirimi yaptığını ilan eden bir yönetime rastladınız mı? Şaka gibi bir şey. Acaba anası ağlayan milletin bir miktar yüzünü güldürmek için yapmış olmasınlar. Akla başka bir ihtimal gelmiyor çünkü.
Bizi yönetenlerin düşmana ihtiyaçları yok. Zaten muhalefet, çeçe sineği sokmuş gibi devamlı uykuda. Bu durumda yönetime zarar işini de, kendileri üretmek ve yüklenmek zorunda kalıyorlar. Öyle ya, şu Makine Kimya Endüstrisi’nin yaptığı işe bakın. Milli ve yerli üretim tabanca fişeği fiyatlarında yüzde 7,5 indirime gitmiş. Bunu da enflasyonla mücadele adına ve ülkemize (hayırlı olsun)dileğiyle açıklıyor. İnanılacak gibi değil ama gerçek maalesef.
Sanırım böyle bir kararın alınması değil ama ilan edilmesi üst yönetimi kızdırmıştır. Bunca yapılan büyük işleri anlamayan milletin yarısına gel de, fişeği neden ucuzlattığını anlatmaya çalış. Enflasyonla fişeğin ne ilgisi var ki? Fişekle enflasyonun rakamlarını bile vurup indirmek mümkün değil. Peki, kime yarayacak bu fişekteki tenzilat, kime yarayacak söyler misiniz?
Şu enflasyon hesaplarına çivi, çamaşır ipi, mandal, ping-pong topu, takunya gibi ipe sapa gelmez kalemleri de ekliyorlar ki, rakam biraz küçülsün. Anlaşılan şimdi mermiyi de ekleyeceğiz. Hatta mermiyle ölen insanları da eklersek, sadece enflasyonu değil nüfusumuzu da düşürürüz. Eskiden bu ülkenin iyi mizah yazarları vardı. Şimdi çıkmıyor ki, milleti güldürme işi bile iktidara kaldı.
Yeri gelmişken, şu silah meselesinin de üzerinde durmak lazım. Bugün artık silahı olmayan pek kimse kalmadı. Pompalı tüfek bile peynir ekmek gibi kolayca satılıyor. Sivil halkın elindeki silahları toplamaya kalksak, ordumuzun ve polisimizin gücü çok artar. Milletin Polise ve yargıya güveni zedelenmeye başladı mı, o zaman insanımız kendi güvenliğini sağlamaya ve silah sahibi olmaya çalışıyor. Aslında taşıma ve bulundurma ruhsatları çok pahalı ama parası olan kolayca ödüyor bedelini, olmayan ise ruhsatsız kullanıyor silahını.
Cinayetlerdeki artışlara bakın, Teksas’a döndü memleket. Hapishaneler katillerle, canilerle dolu. Her Allah’ın günü kadın-erkek pek çok kişi öldürülüyor Türkiye’de. Bunu önlemeye çalışmak yerine, silah sahibi olanların sayısını arttırıp duruyoruz. Öyle olunca da, her yere hapishane yapmak zorunda kalıyoruz. Bu işleri ciddi şekilde ele almak, silahı güvenlik güçlerinde toplamak ve ciddi devlete yakışan kanunlar çıkarmak gerek. Aksi halde, sorumsuz ellerdeki silahların nerede patlayacağı, kime yöneleceği ve topluma nasıl zarar vereceği belli olmaz ki, böyle bir belirsizlik çok tehlikelidir.
Son günlerde yanlış kararlarımızda müthiş bir artış oldu. Bunların da üzerinde durmamız lazım. Öncelikle seçim ekonomisinin açıkça devreye girdiğini görüyoruz. Böyle bir ekonomi (sosyal devletin gereği) olarak tanımlanamaz. Yok, düzenli sosyal yardım alanlara elektrik desteği verilecek, yok kredi kartı borçluları birleştirilmiş ihtiyaç kredisinden yararlanacak, yok kamuya geçici işçiler alınacak. Bir yandan ekonomik krizi yaşayacağız, diğer yandan tasarruf lafını dilimizden düşürmeyeceğiz, öte yandan kesenin ağzını iyice açıp, hovardaca harcamalar yapacağız. Olmaz öyle şey, olmamalı da ama oluyor işte. Hangi parayla olacağını çok merak ediyorum.103 miyarlık kredi kartı borcuna ihtiyaç kredisini nasıl vereceğiz? Türk bankacılık sisteminde böyle bir para yok ki.
Yerel seçimlere de bir dokunalım. Mevcut şartlarla ve akla esen kararlarla yapılacak olan bir seçimin meşruiyeti devamlı tartışılacak. Şimdiden söylemeliyim ki, adil şartlarda yapılmayan bir seçimin her zaman galibi AKP olur. Devlet imkanlarını ve gücünü kullanarak yola çıkan bir parti, maça 3-0 galip başlar. Diğer seçimlerde olduğu gibi bu seçimin de kazananı, Ankara’yı kaybedeceğini düşünsek dahi, iktidar partisi olacaktır. Bundan hiç şüpheniz olmasın.
AKP’nin başkanına seçim yasağı yok. Yüksek Seçim Kurulu, yasaya göre değişmek şöyle dursun, görev süresi uzatılıyor. Meclis Başkanı Binali bey istifa etmeden propoganda yapacak. Hani Meclis Başkanı tarafsızdı?
Cumhurbaşkanı da tarafsızlık yemini etmedi mi? Peki nasıl oluyor da, yasaları açıkça ortadan kaldıran böyle bir seçime rahatlıkla gidebiliyoruz? Birinin bunu millete izah etmesi lazım. İzaha muhtaç bir başka konu da, partilere hazineden milyonlarca lira para yardımı yapılması... Bunu yasaya göre yapıyorlar ama yine de milletin parasını partilere dağıtmak, doğru bir iş değil. Madem parti kurup siyaset yapacaksın, milletin parasını kullanmanın alemi var mı? Kargaları güldürecek bir başka konu da, dağdaki teröristlerle işbirliği içinde gördüğün ve liderini cezaevinde tuttuğun bir partiye de hazine yardımı yapmak. Bu ne perhiz, ne lahana turşusu demez mi millet?
Yanlışlar çoğaldıkça ülkede işlerin rayına girmesi ve yolunda gitmesi mümkün olmaz. Bunu artık görmek, oyunu kuralına göre oynamak ve hep birlikte konuşup tartışarak sorunları akıllıca çözmek lazım.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2005 Türkiye Turizm