MAARİFİN KÜLTÜRÜ TURİZME KAPTIRMASI KISIRLAŞMADIR
Yazar ve Fransızca turist rehberi Besim F. Dellaloğlu,, “Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türkiye Cumhuriyeti, maarifini kültürden arındırıyor ve kültürü ancak turizmle birlikte düşünülebilecek bir şey olarak görüyor” dedi.
12 Ağustos 2021 Perşembe 09:00
İSTANBUL- Yazar ve Fransızca turist rehberi Besim F. Dellaloğlu, Duvar gazetesindeki “Turistik kültür” başlıklı yazısında Türkiye’de maarifin kültürü turizme kaptırması ve kendini eğitimle sınırlaması aslında tam bir kısırlaşmanın tezahürü olduğunu belirterek “Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türkiye Cumhuriyeti, maarifini kültürden arındırıyor ve kültürü ancak turizmle birlikte düşünülebilecek bir şey olarak görüyor. Türkiye Cumhuriyeti, maarifini kültürden arındırıyor ve kültürü ancak turizmle birlikte düşünülebilecek bir şey olarak görüyor” dedi.
Dellaloğlu, “Kültürü turistik bir konu olarak algılamak oldukça sığ ve indirgeyici bir zihniyeti gerektirir. Çünkü kültürü bu çerçevede ele almak, o meşhur ifadeyle “bu topraklarda” geçmişten bugüne üretilmiş her şeyi, “bu ülke”ye dışarıdan ziyarete gelen döviz sahiplerine pazarlanabilir görmek demektir” şeklinde yazdı.
Besim F. Dellaloğlu’nun yazısı şöyle:
Turistik kültür
Türkiye’de maarifin kültürü turizme kaptırması ve kendini eğitimle sınırlaması aslında tam bir kısırlaşmanın tezahürüdür. Üstelik de aslında maarif olması gereken bir de “millî eğitim”e indirgenince, bu kısırlık toplumun kalitesini sistematik olarak düşüren bir işlev haline gelir.
Geçen hafta Gazete Duvar’da yazdığım “Kültürsüz Maarif” başlıklı yazıda “maarif” kavramının hem kültür hem de eğitim anlamına geldiğini ama söz konusu bakanlığın tabela tarihinde “millî eğitim”e geçilerek, bir anlamda, kültürden vazgeçildiğini ve sadece eğitime odaklanıldığını ifade etmiştim. Elbette bu noktada akıllara şöyle bir soru gelmesi gayet doğal: Peki “kültür” nereye gitti? Türkiye’nin siyasi yapısındaki bakanlık tabelaları şöyle bir araştırıldığında “maarif”ten zımni olarak çekilen “kültür”ün turizmle ilgili bakanlığa gittiği görülüyor:
Kültür ve Turizm Bakanlığı. Yani Türkiye Cumhuriyeti, maarifini kültürden arındırıyor ve kültürü ancak turizmle birlikte düşünülebilecek bir şey olarak görüyor. Peki, bu tercih tam olarak ne anlama geliyor?
Yazının geri kalanında büyük ölçüde sorunun cevabını aramaya çalışacağım.
MAARIF ANLAMıYLA KÜLTÜR.
Geçtiğimiz yıl yayınlanan Poetik ve Politik başlıklı kitabımda Raymond Williams’tan esinlenerek kültürü üçe ayırmıştım. İlki içine doğduğumuz, seçmediğimiz kültür olarak antropolojik kültür. İkincisi, bir toplumun bütün kültürel beslenme kaynaklarını, yani bütün kitapları, klasikleri, edebiyatı, tiyatrosu, müziğiyle; geniş anlamıyla, müfredat olarak kültür. Üçüncüsü ise dünyada genel olarak on dokuzuncu yüzyıl sonunda gündeme gelmeye başlayan ulusal zorunlu eğitim, yani maarif anlamıyla kültür.
KÜLTÜR, TURIZMLE GEÇMIŞLE ŞIMDI ARASıNA SıKıŞıR
Geçen haftadan beri tartışmaya çalıştığım mesele açısından, Türkiye Cumhuriyeti yöneticilerinin epey uzun bir zamandır kültürü sadece antropolojik kültür boyutuyla ele aldıkları ve kültürü bir müfredat ya da maarif konusu olarak görmedikleri aşikârdır. Bunu keşfetmek için sadece ve sadece kültürün hangi bakanlığın tabelasında olduğuna bakmak yeterli olabilir. Kültür, turizmle birlikte düşünüldüğünde öncelikle, geçmişle şimdi arasına sıkışır. Müfredat ve maarif ise kültürü aynı zamanda bugünden geleceğe doğru kavramayı içerir. İzninizle, ancak turizmle birlikte düşünülebilen kültüre “turistik kültür” diyeceğim. Tıpkı yazının başlığında olduğu gibi.
Kültürü turistik bir konu olarak algılamak oldukça sığ ve indirgeyici bir zihniyeti gerektirir. Çünkü kültürü bu çerçevede ele almak, o meşhur ifadeyle “bu topraklarda” geçmişten bugüne üretilmiş her şeyi, “bu ülke”ye dışarıdan ziyarete gelen döviz sahiplerine pazarlanabilir görmek demektir.
“ORYANTALIST” KIM?
Bu açıdan bakıldığında kültür, Topkapı Sarayı’nın, Konya Mevlâna Müzesi’nin, Efes Antik Kenti’nin, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin kapısında giriş bileti satmaktır. Giriş kapısını hemen yanındaki bir dükkânda incik boncuk, hediyelik eşya satmaktır. Beş yıldızlı otellerde turistlere sema gösterisi pazarlamaktır. Kültürü, rakı, şiş kebap, Türk kahvesi, ince belli bardakta çay, baklava, lokum düzeyinde algılamaktır. Yani bu toprakların kültürel anlamda paraya çevrilebilecek her şeyini pazarlamaya çalışan bir zihniyete sahip olmaktır. Kültürü ancak bu şekilde anlayabilen bazı iktidar sahiplerinin “oryantalist” nitelemesini kendileri gibi olmayan, düşünmeyen herkese bir hakaret olarak kullanmaları ise bu yazıda ele almak istediğim meselenin göreli olarak dışındadır. Bu konuyu ilerideki yazılarımla değerlendirmek üzere şimdilik bir kenara koyuyorum. Sahiden “oryantalist” kim tam olarak?
KÜLTÜR, ECDADıMıZLA DEĞIL, EVLATLARıMıZLA ILGILIDIR.
Kültürü müfredat ve maarifle birlikte düşünmek ise şimdiden geleceğe, kurucu, yapıcı, inşa edici bir kültür anlayışına sahip olmayı gerektirir. Bu açıdan bakıldığında kültür bir hazır yapıt değildir. Sadece geçmişi, geleneği, yani antropolojik kültürü içermez. Kültür aynı zamanda, hatta daha çok bugünden geleceğe ne, nasıl olmak istediğimizle ilgilidir. Bu kültür, ecdadımızla değil, daha çok evlatlarımızla ilgilidir.
Gelecekte kendilerini mevcut hallerinden daha kaliteli bir seviyede görmek isteyenler kültüre böyle bakarlar. Kültür, her gencin ebeveynlerinden daha geniş bir müfredattan beslenmesi, daha kaliteli bir maarife kavuşabilmesi, daha geniş bir idrak kapasitesine ulaşabilmesi, daha geniş bir dünya ve insanlık mefhumuna sahip olabilmesidir.
Evlatlarını sadece kendilerinin klonları olarak tasavvur edebilen toplumların antropolojik kültüre kapanmaları mukadderdir. Bu tıpkı ömür boyu lahmacun, gözleme yemeye benzer. İyi beslenme bu değildir.
KıSıRLAŞMANıN TEZAHÜRÜ
Dolayısıyla Türkiye’de maarifin kültürü turizme kaptırması ve kendini eğitimle sınırlaması aslında tam bir kısırlaşmanın tezahürüdür. Üstelik de aslında maarif olması gereken bir de “millî eğitim”e indirgenince, bu kısırlık toplumun kalitesini sistematik olarak düşüren bir işlev haline gelir.
Geçen haftaki yazımda ifade etmiştim: Osmanlı-Türkiye maarif tecrübesi daha çok mesleklendirme/uzmanlaştırma ağırlıklı bir perspektife sahip olmuştur. Bildung, geniş müfredatlı bir maarif hiçbir zaman ana hedef olmamıştır. Yani kaliteli yurttaş değil, acil savaşacak asker, köprü yapacak mühendis, ameliyata girecek cerrah üretmek istemiştir sistem. Konuyu bir de “millî eğitim” çerçevesinde ele aldığımızda, tabakta olan bol hamaset ve doktrinizasyon üzeri az uzmanlıktır. Bu zihniyet de ancak 8 bin 500 dolar kişi başı GSMH üretebilen, kronik sorunlarının hiçbirini çözemeyen bir Türkiye üretebilmiştir.
KALITELI EĞITIM VE ÖĞRETIMI KAMU ÜRETEBILIR
Oysa kaliteli bir toplum ancak ve ancak kaliteli bir maarif ve çoğulcu müfredatla mümkün olabilir. Ancak böyle bir eğitim/öğretim kamu üretebilir çünkü. Zaten kaliteli eğitim/öğretim sistemleri öncelikle kamu üretmeyi hedeflerler.
Belki de bu nedenle birçok ülkede söz konusu bakanlığın tabelasında Kamu Eğitimi yazar. Bunu belki de Türkiye sağcılığının trajedisi olarak da değerlendirebiliriz. Sağcılığın trajedisi, iktidarda kalmaya devam edebilmek için evlatlarının kendilerinden daha kaliteli olmalarına iyi gözle bakmamak, yani bir anlamda ülkenin önünü tıkamaktır. Çok daha vahimi, kaliteli bir eğitimi solculuk sanmaktır.
BESIM F. DELLALOĞLU KIMDIR?
1965’de İstanbul’da doğdu. 1984’de Galatasaray Lisesi’ni, 1990’da Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü bitirdi. Yüksek Lisans ve Doktorasını Mimar Sinan Üniversitesi’nde Sosyoloji alanında hocası felsefeci Ömer Naci Soykan danışmanlığında yaptı. Lisans ve lisansüstü eğitimi esnasında uzun süre Fransızca turist rehberliği yaptı. Memleketin büyük bir bölümünü gezdi. Frankfurt Goethe Üniversitesi’nde (1998), Paris VIII Üniversitesi’nde (2002), Lizbon Üniversitesi’nde (2014), Strasbourg Üniversitesi’nde (2017-2018), Mainz Gutenberg Üniversitesi’nde (2018-2019) doktora sonrası araştırmalarda bulundu ve dersler verdi. Bu vesileler sayesinde dönem dönem Frankfurt, Paris, Lizbon, Strasbourg ve Mainz’da yaşadı. Türkiye’de Mimar Sinan, Marmara, İstanbul Bilgi, Yıldız Teknik, Galatasaray, Kırklareli, İstanbul ve Sakarya Üniversitelerinde dersler verdi. 2019’da üniversiteden emekli oldu. Okuryazarlığa devam ediyor. Mevcudu bulunan kitapları şöyledir: Frankfurt Okulu’nda Sanat ve Toplum (Say), Romantik Muamma (Timaş), Benjamin (Derleme-Say), Benjaminia: Dil, Tarih ve Coğrafya (Ayrıntı), Modernleşmenin Zihniyet Dünyası: Bir Tanpınar Fetişizmi (Timaş), Zamanın İçinden Zamanın Dışından (Heretik), Poetik ve Politik: Bir Kültürel Çalışmalar Ansiklopedisi (Timaş).
- WTM 2024, Londra’ya 200 milyon Sterlin kazandırıyorExcel London'da (5-7 Kasım) düzenlenecek olan World Travel Market’in 44’cü etkinliğine 40.000'den fazla seyahat profesyoneli katılacak .04 Kasım 2024 Pazartesi 19:00MICE
- ABD’de yarın seçim var: Trump’la Harris kafa kafayaAmerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) yarınki başkanlık seçimlerine saatler kala Demokrat Parti’nin adayı Kamala Harris’le Cumhuriyetçi Parti’nin adayı Donald Trump yüzde 48,5’la aynı oranda oya sahip görünüyor.04 Kasım 2024 Pazartesi 18:17GÜNDEM
- Avrupa'nın en iyi, farklı altı kış dağ tatili yeriThe Guardian gazetesi yazarları Laura Coffey, Kerry Walker, Mary Novakovich , Emma Thomson , Mike MacEacheran en iyi altı kış dağ tatili yerini gezdi ve yazdı.04 Kasım 2024 Pazartesi 16:00TURİZM
- Araba kiralamada sürücüleri en çok korkutan ülkelerAraştırmaya göre Hindistan, “yolları otomobillerden motosikletlere, rikşalardan hatta hayvanlara kadar her şeyin paylaştığı öngörülemeyen trafik koşullarıyla” tanınıyor.04 Kasım 2024 Pazartesi 15:00ULAŞTIRMA
- 2025′te seyahat davranışlarında büyük değişim geliyorExpedia ve Booking.com’un trend raporları, tatilcilerin daha az bilinen ve çok daha az kalabalık olan yerlere daha sakin seyahatler yapmayı tercih ettiğini gösteriyor.04 Kasım 2024 Pazartesi 14:00TURİZM
- Yeniden değerleme oranı yüzde 43.93 oldu.Yeni pasaport, kimlik, sürücü belgesi, yurt dışı çıkış harcı, IMEI kayıt ücreti, trafik cezaları, MTV fiyatları yeniden değerleme ile arttı.,04 Kasım 2024 Pazartesi 13:00GÜNDEM
- Rize’de ‘Atmaca Güzellik ve Beceri Yarışması’ düzenlendiRize'nin Ardeşen ilçesinde "5. Atmaca Güzellik ve Beceri" yarışması düzenlendi. Kırmızı, beyaz, siyah ve sarı kategorilerde 25 şahinin yer aldığı yarışmada, jüri kuşları tüy rengi ve baş yapısına göre değerlendirdi,04 Kasım 2024 Pazartesi 12:00MICE
- Keşke bütün yıl festival olsa Picasso da var Hanzala daBakan Ersoy ile Antalya’da sohbet ediyoruz: “2018 itibariyle turizmde yeni bir strateji devreye alındı. Bu stratejinin iki önemli konusu vardı, birincisi artık sadece nicelikle değil, niteliği de önceleyen projeler gerçekleştirmeye başladık.04 Kasım 2024 Pazartesi 11:00TURİZM
- Dünyanın geleceği Asya’dan doğuyorÖnümüzdeki 50 yıl ve daha uzun bir süre boyunca hükümetlerin ve işletmelerin kaderini belirleyecek olan daha az kesin, daha karmaşık bir güç dengesiyle karşı karşıyayız.04 Kasım 2024 Pazartesi 10:00GÜNDEM
- Küresel ticaretin en dinamik 14’üncü şehri İstanbulDünyanın insan kaynağı zengin 8’inci şehri İstanbul, Kearney Küresel Şehirler Endeksi’nde 6 basamak yükselerek 19’uncu oldu04 Kasım 2024 Pazartesi 09:00GÜNDEM
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2005 Türkiye Turizm
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.